5 Ağustos 2009 Çarşamba

cavic'in yeni evi

B92 kanalı Milorad Cavic'e Belgrad'ın kalburüstü semtlerinden Bezanijska'da bir daire hediye etmiş. 84 metrekarelik ev 2 oda 1 salondan oluşuyor. Cavic'in yeni evini ilk ziyaret edenlerden biri de Devlet Başkanı Boris Tadic olmuş.
Tabii ki evdeki bu hareketlilik Cavic'in yeni komşularını da meraklandırmış. Yakın da Milorad Cavic ile ilgili özel haberler duyarsak şaşırmamak gerekiyor. Bu kadar meraklı komşular pek de rahat bırakacak gibi görünmüyor Sırp yüzücüyü.

dragan higl'in kafası

Dünya Yüzme Şampiyonası'nın en önemli sürprizlerinden biriydi 200 metre kurbağalamada Nadja Sigl'in şampiyonluğu. Hele ki Rebecca Soni'nin ilk 150'deki performansıyla müthiş bir dünya rekoru beklerken dış kulvardaki Sırp kızı herkesi şaşırttı. Tabi herkes şaşırdı Nadja'nın Avrupa rekoru kırarak dünya şampiyonu olmasına. Fajat Nadja'dan babası Dragan Sigl kızının şampiyonada başarılı olacağını biliyordu. Hatta Roma öncesinde kızının şampiyon olması halinde derecesini kafasına dövme olarak yaptıracağını söyleyecek kadar ileri bile gidebilmişti. Nadja Sigl 2:21.62'lik derecesiyle Sırbistan'a kadınlarda dünya yüzme şampiyonaları tarihindeki ilk altın madalyayı kazandırdı. Baba Sigl de verdiği sözü tuttu ve kafasına kızının derecesinin dövmesini yaptırdı.
Verdiği sözü tutması hoş da o dövmeyi yaptırması sırasında çektiği acının haddi hesabı yoktur herhalde...

austen everett

Bundan tam 1 yıl önce hayatının en kötü haberini almıştı Miami takımının kalecisi Austen Everett. Doktorlar ona vücudunun üç yerinde -karın, göğüs ve boyun- lenfoma görüldüğünü söyledi. 21 yaşındaki futbolcu için daha kötü haber ise hastalığın en son denilen 4. aşamasında olması ve 4 aylık ömrünün kaldığıydı.
Everett, doktorların verdiği haberle yıkılmak yerine hastalıkla savaşmayı seçti ve oldukça yoğun bir kemoterapi programı görmeye başladı. Aradan 1 yıl geçti, Austen Everett kanserle olan savaşını kazanarak Miami forması ile antrenmanlara başladı. Everett, yaşadığı bu süreçten öğrendiklerini kendine saklamak yerine insanlarla paylaşmak ve kanser hastalarına yardım etmek istedi. Bu nedenle de iki arkadaşının yardımıyla kendi adını taşıyan bir vakıf kurdu. Vakıf aracılığıyla özellikle çocuklara ulaşmayı hedefliyor.
Austen Everett kim bilir belki de hiç bir zaman üst düzey bir sporcu olmayacak. Fakat ismi, "mucizeye imza atan sporcuların" arasında yer alacak...

3 Ağustos 2009 Pazartesi

bi sus be kardeşim

"Sezon başında oynanan, benim nazarımda bir hazırlık maçı olsa da Fenerbahçe-Beşiktaş maçlarındaki hataları ile ünlü bir hakemin ısrarla bu karşılaşmada görevlendirilmesi düşündürücüdür" demiş Levent Erdoğan.
Büyük dediğimiz kulüplerin yöneticilerinde tutarsızlık hastalığına yakalananların örneklerindendir kendisi.
Madem senin nazarında hazırlık maçı neden rahatsız oluyorsun hakem hatasından. 1 maç sonunda alınan gereksiz bir kupanın rakibine gidişini bile hazmedemezken nasıl büyük olunur bilemiyorum.
Yazık ki ne yazık yurdumun sporunu yönetenlere...

roma'nın hesabı - kitabı...

Amacımız hergün ayrı bir değerlendirme yazmaktı fakat ancak ilk gün için bir değerlendirme yazabilince Dünya Yüzme Şampiyonası ile ilgili genel bir değerlendirme yazmak gerekiyor herhalde. Yazacak çok konu olduğundan kısa notlarla gitmekte fayda var.
8 günde 41 dünya rekorunun kırıldığına şahit olduk. FINA’nın bu rekorları kabul etmesi önümüzdeki dönemde dünya rekorları kırıldığını görmemizi oldukça zorlaştıracak. Ocak 2010’dan itibaren teknolojik mayoların kullanılmasının yasaklanmasıyla Roma’daki rekorların geliştirilmesi için 10–15 yıl kadar bekleyebiliriz. Hatırlatmakta fayda var 100 metre kelebekte dünya rekorunun kırılması için 9 yıl bekledik. Sarah Sjöström’ün kırdığı dünya rekoru Sydney 2000’den -Inge de Bruijn’e aitti- beri kırılmayı bekliyordu.
Roma’da yeni bir jenerasyonun gelişine şahit olduk. 1990 ve sonrası doğumlu yüzücüler bangır bangır geldiklerini gösterdiler. 93’lük Sarah Sjöström’ün elde ettiği başarı 90’lılara sadece bir örnek. Tabi bir de teknolojik mayolar olmadan bu jenerasyonun ne yapacağına bakmakta fayda var.
Brezilyalıların takım sporlarında oldukça başarılı fakat bireysel sporlarda takım sporlarındaki kadar başarılı olmadıklarına inanırdım, yanılmışım. Roma’da Cesar Cielo Filho’nun 50 ve 100 serbestte favori iki Fransız’ı geride bırakması şampiyonun en dikkat çeken olaylarındandı. 200 ve 400 metre karışıkta bir diğer Brezilyalı Thiago Pereira’nın madalyayı son ana kadar kovalaması da şampiyonanın bir diğer güzel sürpriziydi.
Michael Phelps için başarılı bir dünya şampiyonası geride kaldı. 6 ay boyunca antrenman yapamamasının kendisini ne kadar olumsuz etkileyeceği bekleniyordu. O, sadece 200 metre serbestte Paul Biedermann’a geçildi. Gerçi bunun tesadüf olduğunu pek söyleyemeyiz. Bu yarıştan 2 sonra gerçekleşen 4x100 karışıkta da Biedermann kendi 100 metresinde Phelps’e yaklaşık 1 saniye fark attı. Gerçi onun bu performansı Alman takımının yarışı kazanmasına yetmedi. Şampiyonanın sonunda aklımda kalan sorulardan biriydi Paul Biedermann, Michael Phelps’ten gerçekten iyi mi? Roma’nın ardından bir gerçek var ki Phelps’in 6 altından 5’ini cebine koyduğu.
Çinlilerden ve Japonlardan daha iyi işler yapmasını bekliyordum. Takım yarışlarını saymazsak kadınlarda sadece Zhao Jing, erkeklerde de Zhang Lin ile kazandıkları bireysel altınlar Çinliler’i de hayal kırıklığına uğratmış olmalı. Japonlarda da Junya Koga’nın performansı şampiyonayı altınla kapatmalarını sağladı. Ryosuke Irie’nin 200 metre sırtüstünde kazandığı gümüş, onun daha çok pişmesi gerektiğini gösterdi.
Emre Yazıcıol’un Eurosport yayınında dediği gibi Milorad Cavic’in koca çenesi onu 100 metre kelebekte kazanabileceği bir altından etti belki de. Karşında Michael Phelps varken sözlerine dikkat etmesi gerekirdi. Phelps’in yüzde 70 performansla 200 metre gibi bir sprint yarışında onu geride bırakması Cavic’in çenesinin uzun süre açılmasını engelleyecektir.
İspanyollar için fena bir şampiyona geçmedi. Rafael Munoz ve Aschwin Wildeboer podyuma çıkmayı ve 3 bronz kazanmayı başardılar.
Roma’dan hayal kırıklığı ile dönenlerden bir tanesi Laszlo Cseh. Macar yüzücü hem 200 hem de 400 karışıkta altın kazanamadı. Üstelik 400 metre karışıkta finale açık ara en iyi dereceyle kalan yüzücü olmasına karşın.
Macarlardan konu açılmışken bir diğer Macar yüzücüyü de anmak gerekiyor. Katinka Hosszu 400 metre karışıkta şampiyon olurken Stephanie Rice’ın üçüncü olacağını kimse beklemiyordu. Hosszu, 200 karışık ve 200 kelebekte de bronz kanarak Macarların yüzünü güldürdü.
Birleşik Devletler ile birlikte yüzme denilince akla ilk gelen ülkedir Avustralya. Bu şampiyonada beklediklerini bulamadılar. Eamon Sullivan virüs rahatsızlığı nedeniyle yoktu Roma’da. Brenton Rickard ve Jessicah Schipper olmasa altınsız döneceklerdi ülkelerine. 50 metre kelebekte Marieke Guehrer’in kazandığı altın gibi Stephanie Rice’ın da kürsünün ilk sırasına çıkamaması Avustralyalıları şaşırtmış olsa gerek. Avustralyalılar için şampiyona kötü geçse desek de Roma’dan 16 madalya ile ayrıldılar.
Tuhaf yarışlar izledik kadınlar 200 metre kurbağalamada olduğu gibi. Rebecca Soni dünya rekoru kırar derken son 50’de temposundaki inanılmaz düşüş ile birlikte Sırp Nadja Higl’in sürpriz şampiyonluğunu kimse beklemiyordu.
Teknolojik mayolara karşı çıkan ve geleneksel mayo ile yarışan Kirsty Coventry’e Roma’da bir kere daha hayran olduk. 200 metre sırtüstünde altın madalyayı kazandı. 400 metre karışıkta da ikinci oldu Coventry. Şampiyonaya geleneksel mayo ile başlayan fakat yarış kazanmanın teknolojik mayoyla olacağını anlayan Rus Yuliya Efimova, 50 metre sırtüstünde dünya rekoru kırarak dünya şampiyonu olması Dünya Yüzme Şampiyonasına ilişkin ilginç notlardandı.
Britta Stefen kısa mesafe serbestte rakipsiz olduğunu gösterdi. Şampiyona öncesi kırdığı dünya rekorlarını Roma'da geliştirmeyi ihmal etmedi Alman yüzücü.

yağmurda koşan adam...

Güzel bir film afişi gibi görünse de Grasshoppers - Young Boys arasında oynanan lig maçından bir enstantene. Bu kadar fazla yağmur yağınca maç ertelenmiş doğal olarak. Koşan arkadaş ise uzaktan çıkaramasak da Ciriaco Sforza.
Severdiğim topçuluğunu İsviçreli'nin, bir de çok fazla sakatlanmasaydı. Şu sıralar Grasshoppers'ın teknik direktörlüğünü üstlenmiş. Fakat takımın başında pek fazla kalabilecek gibi görünmüyor en azından ilk 4 haftadaki performansı itibariyle. Sadece 3 puan ve sondan ikincilik Grasshopperslılar'ın beklediklerinin bu olmadığı bir gerçek...

estadio cornellá-el prat

Estadio Cornellá-El Prat, yapımına 3 yıl önce başlanan ve dün akşam oynanan Liverpool maçı ile resmi olarak açılan Espanyol'un yeni stadyumu. 60 milyon €'ya malolmuş 40 bin 500 kişi kapasiteli Estadio Cornellá-El Prat. Açılış maçındaki çoşku sezon boyunca sürerse, bu yeni stadyumdan puan çıkarmak zor olacak rakipler için.
Hiç kuşkusuz Estadio Cornellá-El Prat için sezonun en önemli maçı 33. haftada -18 Nisan 2010- oynanacak olan Barcelona derbisi.
Yeni bir stadyum, iyi bir kadro; Espanyol için bu sezon iyi geçecek gibi görünüyor.

Fotoğraf: JOSEP LAGO/AFP/Getty Images

2 Ağustos 2009 Pazar

fransız topçular birliği

Yunanistan liginin yenilerinden biri Makedonya sınırına yakın sahil şehri Kavala'nın temsilcisi AO Kavala. En son 1999-2000 sezonunda 1. Lig'de mücadele etmişti Kavala. 9 sezon sonra 2. Lig'de 3. sırada yer alarak lige çıkmaya hak kazandı.
Ligdeki ilk yıllarında düşmemek için iyi bir kadro kurmaya çalıştı teknik direktör Giannis Papakostas. Yunan teknik adam ilginç bir transfer politikası belirleyerek, Ligue 1 tecrübesi yüksek Fransız orjinli bir takım kurdu. Pierre Ducrocq, Frédéric Mendy, Wilson Oruma ve Guillaume Rippert transfer sezonunda takıma katılan Ligue 1 tecrübesi olan ve geçtiğimiz sezonu Ligue 2 ekiplerinde geçiren isimler. Bu isimlere ek olarak takıma katılan bir diğer yeni transfer de Dinamo Kiev'de 7 sezon forma giyen Brezilyalı forvet Diogo Rincón.
Papakostas'ın Fransız futbolcu merakı yukarıda saydığımız isimlerle sınırlı değil. Yunan teknik adam son olarak Toulouse'da forma giyen Fas asıllı Fransız orta saha oyuncusu Bryan Bergougnoux ve Liverpool'da korkuluk olarak görev yapan Charles Itandje'ye göz dikmiş durumda.
Bryan Bergougnoux'nun transferi biraz ütopik gibi dursa da Itandje'nin Fransız topçu birliğini andıran Kavala'nın teklifini kabul etmesi olasıdır. Veteran topçulardan toplama bir takım görüntüsündeki Kavala'yı bu sezon takip edeceğimiz takımlar listemize ekledik.
Son olarak Kavala'nın maçlarını oynadığı Ege Denizi kıyısındaki Municipal Stadyumu'nun da manzara açısından hoş olduğunu söyleyerek postu neticelendirelim.