4 Nisan 2009 Cumartesi

gün akşama kavuşurken...

Sony Ericsson Open, Crandon Park Tennis Center
Andy Murray - Juan Martin Del Potro yarı final maçı
Key Biscayne, Florida

Fotoğraf: Al Bello/Getty Images

prag'da perde kapanırken

Önce TRT'ye iki çift laf söylemek gerek. Madem Indesit Şampiyonlar Ligi'nin yayın hakkına sahipsiniz maçları anladık tercihinizi Avrupa Jimnastik Şampiyonası'ndan kullandığınız için canlı yayınlamıyorsunuz tamam da insani saatlere de mi koyamıyorsunuz banttan yayın için. Final 4 maçlarını gece 01.30 ile 03.30'a koymak hangi akıllını işidir merak ettim. Neyseki TRT'ye saydırırken CEV'in sitesinde maçları LAOLA1 üzerinden bedava izleme şansını sahip olduğumuzu öğrendim de bilgisayar maçından seyrettik ilk maçı. İkincisini birazdan takip etme niyetindeyim...
Voleybolda Avrupa kupalarında sezon bu hafta sonu erkekle Şampiyonalr Ligi Final 4'u ile sona eriyor. Her yıl Final 4'a katılan takımlardan biri ev sahipliği yapardı organizasyona bu sezon değişikliğe gidildi ve Prag Indesit Erkekler Şampiyonlar Ligi maçlarına ev sahipliği yapıyor. Final 4'un ilk maçı Iraklis ile bir zamanlar Arçelik'te de görev yapan Zoran Gajić'in çalıştırdığı Iskra Odintsovo arasındaydı. Iraklis Avrupa voleybolunun en önemli ekiplerinden biri.1987, 89 ve 92'de Avrupa Kupası'nı kazanmıştı. 2000'li yılların neredeyse tamamında Şampiyonlar Ligi Final 4'a kaldı Selanikler. 4 Defa 4'lü finalde yer aldılar. Hiç birinde şampiyon olamadılar. 2002'de Polonya'da üçüncü, 2004'te Rusya'da dördüncü tamamaladılar turnuvayı. 2005'te Selanik'te ev sahibi olmalarına karşın finalde Fransız Toours'a harika bir maç sonunda 3-1 yenilerek ikinci oldular. 20005'i pas geçerken 2006'da 4 bin Yunan'ın desteğine karşın Roma'da finalde bu sefer Sisley Treviso'ya boyun eğdiler. Iskra Odintsovo ise Rusların ara ara boy gösteren ekiplerinden. Rusya'da hiç şampiyonlukları yok, Avrupa'da ise en büyük başarıları 2004'te ki Şampiyonlar Ligi ikinciliği.
Iraklis'in bu sefer olacak diye çıktığı maçta setlerin ilk bölümleri Iskra Odintsovo kontorlünde geçmesine rağmen final puanlarını Iraklis alınca maçtan 3-1 galip ayrıldı ve bir kere daha finale yükseldi. Ruslar ise kafalarını ne kadar duvara vursalar azdır alabilecekleri bir maçı setlerin sonlarında oynadıkları rezil oyunla verdiler. Yunanlıların 2.06'lık Slovak orta oyuncusu Andrej Kravarik maçın adamıdır benim gözümde. Belki de kariyerinin son Şampiyonlar Ligi Final 4'un da (kendisi 38 yaşındadır bu arada) kupayı almaya kararlı görünüyor Kravarik.
Günün ikinci yarı final maçı iki İtalyan arasında. Trentino Volley ile Lube Banca Marche Macerata arasındaki mücadeleden Macerata çıkar diyorum. Final 4'un ilk gün ve final maçı değerlendirmesini de yarın sabah yaparız diye umuyorum.
Son sözün de Yunan taraftarlara. Adamalrı takdir ediyorum nerede olursa olsun takımlarını takip edip, detekliyorlar. Bugün de Prag'da 3 bin Yunan hem salonu keyiflendirdi hem Iraklis için itici güç oldu. Fotoğraflar elimize ulaştığında Yunanlı taraftarların resimlerini de ekleriz bloga...

atina basınında final 4

financial fantasyland

3 Nisan 2009 Cuma

malezya'nın antrenmanları





















Malezya'da antrenman turları tamamlandı. Her iki antrenman turunda da takımların yerleri değişse de Ferrari, Williams, Red Bull ve Brawn GP ilk 8'de yer aldılar. McLaren'ler iki otomobille olmasa da ilk 10'a girmeyi başardılar. Brawn GP'nin otomobilleri için geçen yılın tamamında çalışıldığını biliyoruz. O nedenle performansları hakkında soru işareti yok kafalarda.
İlk 8'de yer alan takımlardan Red Bull'da Adrian Newey etkisini yavaş yavaş görüyoruz. Avustralya'da iyi performans göstermişlerdi Malezya'da da ilk gün performansları onların podyumu kovalayacağını gösteriyor.
Yarın kimin ne yapacağını göereceğiz sıralama turlarında. Antrenman turları sona ererken BBC'ye McLaren Sportif Direktörü Dave Ryan'ın Lewis Hamilton hadisesi nedeniyle istifa ettiği haberi düştü. Ki bahsettiğimiz adam 35 yıldır McLaren'deydi. Bu işin kokusu da çıkar yakında, okuruz...

imparator'a sorular!

İspanya maçı sonrasında soyunma odasında patlamış ve Nihat'ı "sen kendini İspanya kralı mı sanıyorsun, biz can derdindeyiz, sen piyasa" diyerek haşlamışsınız...
- Yıllardır Nihat ve arkadaşları "amansız" tekmeleri, küfürleri yerken siz kameralar size her döndüğünde şov yaparken "piyasa" derdinde değil de ne derdindeydiniz?
- İspanya'dan daha iyi bir takım olduğumuza inandığınız için mi hem deplasmanda hem içeride onlara karşı aynı 11'le çıkıyoruz sahaya yoksa "amansız" inadınız yüzünden mi?
- Mutlak galip gelmemiz ve berabere giden bir maçta Nihat, Arda ve Semih'in yedekleri Batuhan, Sabri ve Nuri Şahin midir?

by taytay

başvurular 1.5 milyonu aştı...

Dünün haberlerinden biriydi 1 milyon 600 bin kişinin satışa çıkan DK 2010 biletleri için başvuruda bulunması. Biletler staışa çıkalı 2 ay oldu neredeyse. Üstelik daha kupaya katılacak takımlar da belli değil. Buna karşın 1 milyon 600 bin çok iyi bir sayı gibi duruyor. Bu sayının yüzde 20'unu ev sahibi ülke vatandaşları oluşturuyor.
En fazla başvuru Birleşik Devletler'den yapılmış. Amerikalıları İngilizler, Almanlar, İtalyanlar ve Avustralyalılar izliyor. Bir nevi kupaya katılması garanti olan ülkelerin taraftarları hücum etmiş gibi biletlere.
Biletler bu yıl bütün büyük organizasyonlarda olduğu gibi kura çekimi ile sahibini bulacak. 15 Nisan'da çekilecek kuranın sonuçları Nisan sonuna kadar 1 milyon 635 bin 136 kişiye elektronik posta ile bildirilecek.
Dünya Kupası'nın ikinci parti bilet satışına ise mayıs ayında başlanacak. İkinci parti bilet satışları kasım ayına kadar devam edecek. Muhtemelen eylül, ekim gibi turnuvaya katılacak takımların kesinleşmeye başlamasıyla da başvurularda büyük bir patlama yaşanacak.

vagner love'dan bir vukuat daha

Vagner Love'un saha dışı vukuatları düzenli olarak devam ediyor. Brezilyalı futbolcu hakkındaki iddia bu sefer Portekiz basınından geldi. Correio da Manhã gazetesine göre Brezilyalı milli maç arasında geçtiğimiz hafta Lizbon'a gelmiş. Lizbon gezmesi sırasında ismi "Vanessa" olan Brezilyalı bir fahişe ile birlikte olmak istemiş fakat fahişenin bu isteği reddetmesi üzerine onu biraz hırpalamış. En azından fahişenin gazeteye anlatıkları bu.
Vagner Love ise geçen hafta Lizbon'da olduğunu doğrulamış. Portekiz'de futbol oynayan bir arkadaşının bazı sorunlarını çözmek için gittiğini ve böyle bir olayın yaşanmadığını söylemiş. Tabi adam açık açık "böyle bir şey" oldu diyecek değil elbette böyle bir olay olmuşsa. Kaldı ki Vagner Love'un isminin nereden geldiğini düşünürsek çıkan söylentinin doğru olabileceği ihtimali hiç de az değil.

hamm yaparım seni

Federer, Djokovic, Murray ve diğerlerinin kortta olmasa da Prats de Lleida, Katalunya'da Rafael Nadal'ı yeme şansları var!

5 yıllığına 41 bin dolar!

İngiltere'de tenis denilince akla ilk gelen kurumlardan biri The All England Club 'tır. Dünyanın en prestijli tenis turnuvası Wimbledon'a da ev sahipliği yapan The All England Club, değişik bir fikri hayata geçirmiş bu küresel krizde. 2011 ile 2015 yılları arasında 5 senelik dönem için Wimbledon'ın bu yıl 15 bin kişiliğe çıkarılan merkez kortundaki 2 bin 500 koltuğu blok satışı yapılacakmış. Bu blok satışa katılmak isteyenler sağlam bir meblağıyı gözden çıkarmak zorunda. The All England Club'ın koltuk başına talep ettiği ücret 40 bin 700 dolar. Bu parayı ödeyince bütün turnuvayı 5 yıl boyunca aynı koltuktan seyretme hakkını elde ediyorsunuz. Eğer 2 bin 500 biletin tamamı satılırsa elde edilecek gelir ise 87 milyon 300 bin dolar. The All England Club yetkilileri bu fikrin ilk kez 1920'de merkez kort inşa edilirken düşünüldüğünü, projenin o fikirden esinlenerek hayata geçirildiğini söylemişler. Ancak ellerinde puro göbek büyüten beyefendiler ile tuhaf şapkalar takan ve çantalar kullanan hanımefendiler Wimbledon için yılda 8 bin 125 doları gözden çıkarırlar...

verbeek'ten moyes'e sağlam taş...

Pim Verbeek tuhaf bir adam. Elinde belki de dünyanın en alternatifli 5-6 kadrosundan biri olmasına karşın oldukça muhafazakar bir tavır sergiliyor. Hiçbir maçta 2 forvet oynatmıyor, 4-3-2-1'den şaşmıyor. Bazen bu inadı pahalıya da mal olabiliyor. Çarşamba günü Özbekistan maçında kadroyu görünce Canerle birlikte bu adam neden Josh Kennedy'i oynatmaz dedik yayında. 60'a kadar gol olmayınca Hollandalı, Kennedy'i oyuna soktu ve 4 dakika ardından da Kennedy'nin golü geldi. Bu Verbeek'in tuhaflıklarından sadece bir tanesi. 10 postluk malzeme vardır elimizde.
Neyse bu postun konusu Verbeek'in Avustralya'ya uygulattığı taktik tercihler değil. Evertonlı Tim Cahill Özbekistan maçı için çağrıldığı Milli Takıma sakat gelmiş. Aradan geçen 10 günde yapılan tedavi ile Cahill sakatlığını atlatmış. Pim Verbeek bu konuya dikkat çekmek istemiş ve basına "David Moyes bize ne kadar teşekkür etse azdır" mahiyetinde bir laf söylemiş ardından da devam etmiş "Bu adam bizim takıma geldiğinde yürüyemiyordu 10 günde bizim sağlık ekibi adamı turp gibi yaptı" diye lafı koymuş. Söyledikleri bununla da bitmemiş "Normalde pek mutlu olmazlar ama bu sefer onu Milli Takıma yolladıkları için mutlu olmalılar" cümlesiyle finali yapmış sağlam bir taş atmış Moyes'e.
Önümüzdeki aylarda Everton'ın Pim Verbeek ile ilgili şikayetlerini duyarsak şaşırmamak gerek. Avustralya bir mucize ötesi durum olmazsa DK 2010 vizesini aldı. Buna karşın Pim Verbeek son 2 maçta da esas kadroyu oynatmayı düşünüyor. Tabi bu tutum başta Everton olmak üzere Avrupalı kulüpleri pek de memnun etmeyecek gibi...

2 Nisan 2009 Perşembe

mazide kalan bologna derbileri





















Geçtiğimiz hafta sonu Bologna derbisi var Lega Basket A'da. Virtus, Fortitudo'yu deplasmanda Vukcevic'in attığı son saniye 3'lüğü ile 74-75 geçti. Heyecan olarak seyrettiğime değse de bundan 10 yıl öncesini hatırlayınca Bologna derbilerinin keyfinin kalmadığını anladım. Ya da bana öyle geldi en azından.
Bundan 7-8 yıl öncesine kadar İtalyan basketbolu Avrupa'nın en zengin liglerinden birine sahipti. Hâl böyleyken ülkenin basketbol şehri Bologna'nin da en iddialı iki takıma ev sahipliği yapması da kaçınılmazdı. Manu Ginobili, Antoine Rigaudeau, David Andersen, Marko Milic ve Alessandro Frosini'nin bir tarafta, Carlton Myers, Gregor Fucka, Gianluca Basile, Giancamo Galanda ve Arturas Karnisovas'ın diğer tarafta olduğu bir şehirde basketbol nasıl sevilmezdi! Genelde her sezon Euroleague'in dörtlü finalinde bir Bologna takımı olurdu. Aradan geçen 8 yılda İtalyan kulüplerinin bütçelerinde yaşanan küçülmeler Bologna takımlarını etkiledi. Sponsorlarını kaybettiler, sportif alanda istenilen sonuçlar alınamayınca Euroleague'de mücadele haklarını kaybettiler. (Virtus'un arada Sani Becirovic hadisesini de unutmamak lazım)Bugün gelinen noktada Fortitudo ligden sondan 2. sırada düşmemek için oynuyor, EuroCup'ta grubundan çıkamadı. Virtus ise ligde ikinci olsa da ancak FIBA'nın 2. sınıf kupasında mücadele ediyor.
Kim derdi Manu Ginobili & Carlton Myers'ın kapıştığı takımların bu hale düşeceğini...

1 Nisan 2009 Çarşamba

ronaldo'nun dünü - bugünü - yarını

internacional 100. yıl serisi

Internacional'in 100. yıl etkinlikleri sürüyor. Reebok tarafından 100. yıla özel 3 farklı polo t-shirtten oluşan bir paket hazırlamış. Paket Rio Grande do Sul'daki, en önemli moda etkinliği olan "Donna Fashion"da tanıtılacak. Paketin satışı ise Internacional'in maçlarını oynadığı Beira-Rio Stadyumu'nun 40. yıldönümüne denk gelen 6 Nisan'da başlayacak. Kendi adıma 3 ürünü de beğendim...

laf arısı #10

Seçim sonrası CHP Başkanı Sayın Baykal AKP'nin aldığı sonucu değerlendirerek "ay tutulması baslamıştır" demiş.

Bir partili çıkıp "Sayın Başkan sizin yüzünüzden bizde yıllardır oy tutulması var" ona ne demeli ?" diye sorsa ya... Soramaz(lar) tabi, çünkü sormaya kalkanın partiden ihraç edilme riski var!

by taytay

avrupa'nın golcüleri

nadal & shakira ?

Yılın başında da yazmıştık Rafael Nadal & Shakira ile ilgili bir post.
İkili Abu Dabi'nin ardından Sony Ericsson Open'da da birlikte fotoğraf çektirmeyi uygun görmüş. Shakira Ortadoğu'dan Amerika'ya kadar her yerde izliyor İspanyol'u! Aradaki yaş farkına bakmazsak pek de fena bir çift gibi görünmüyor. Ortak yönleri de çok. Üstelik ikisi de Latin ikisi de ünlü. Daha ne olsun...

açık ve net!

Milenyum Stadyumu - Cardiff

Fotoğraf: OLIVER LANG/AFP/Getty Images

o tanıdık...

Dünya Kupası Güney Amerika elemelerinden lider Paraguay, Ekvador ile karşılaşmak için Quito'da. Kafile havaalanına indiğinde en çok ilgiyi Enrique Vera görmüş. Kendisine imzalatılmak için uzatılan t-shirtlerin haddi hesabı yokmuş. Neden Enrique Vear'ya ilgi bu kadar büyük diye düşünürken futboılcunun kariyerine bakmanın yeterli olduğunu anladım. Paraguaylı 2006-08 arasında 2 sezon boyunca Copa Libertadores'in son şampiyonu LDU Quito forması gitmişti. Ekvadorlu taraftar da doğal olarak tanıdıkları şehrin "yerlisinden" imzalı formaları alacaklar...

Fotoğraf: REUTERS/Teddy Garcia

ilk vize

Yaklaşık 7 saat sonra Sydney'de Avustralya Özbekistan'ı ağırlayacak. Socceroos'lar 1 maç eksiği ile Japonya'nın 1 puan gerisinde ikinci. Eylül ayında Taşkent'te zor da olsa Scott Chipperfield'ın golüyle 1-0 kazanmıştı Asya'nın futboldaki yeni gücü. Elemelerdeki geçmiş ev sahibi olduğu maçlardaki performanslarına bakarsak Avustralya'nın rahat bir galibiyetin alması gerekiyor. Üstelik rakip Özbekler'de de işler yolunda değil. Herşeyden önce teknik direktör Mirdjalal Kasimov hastalığı nedeniyle (kendisi sağlam üstümüş!) son basın toplantısını yapamadı. Maksim Shatskikh kadroda yok. Onun ardından takımın en önemli hücum silahı Server Djeparov'un ise maça yetişmesi bekleniyor/umuluyor.
Avustralya'nın Özbekistan'ı yenmesi, günün diğer maçında Bahreyn ile Katar'ın berabere kalması onların Güney Afrika vizesi alması anlamına geliyor. Böylece dünya kupası eleme gruplarından 2010 Dünya Kupası vizesi alan ilk takım Avustralya olacak. Bahreyn - Katar maçını bir tarafın kazanması durumunda bile Avustralya'nın yüzde 99 kupa yolcusu olacağını söylemek mümkün. Zira Özbekistan, Bahreyn ve Katar'ın 2 (Avustralya'nın 3) kaldığını ve aradaki puan farkının 6 olduğunu düşünürsek Soccerooslar için diğer maçlar formalite olacak gibi. Üstelik oynacağı son 3 maçtan 2'si de evinde olacak Avustralya'nın. "Görünen köy kılavuz istemez" sözünü hatırlatıp "Avustralya bu akşam 2010 vizesini alır kupaya 14 ay kala Güney Afrika hazırlıklarına başlar" final cümlesi ile postu sonlandıralım...

Avustralya-Özbekistan
1 Nisan Çarşamba, 12.00 TS
Eurosport 2

31 Mart 2009 Salı

ay yıldızlı aragones!

Fenerbahçe taraftarı olmasam da günde bir kez fenerbahce.org'u ziyaret ediyorum. Vitamin gibi mübarek, ya gülüyorum ya da hayretler içerisinde kalıyorum. Temsil misal bugün Aragones'in yandaki resmini görünce kim akıl ettiyse bravo! dedim. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi İspanya'yı Avrupa şampiyonu yapan teknik direktörü Ay Yıldızlı t-shirt ile volta attırmak. Üstelik bunu hastane ya da benzeri bir yerde yaptırmak da cabası.
Fotoğrafın konu olduğu haberi okuyunca aklım biraz karışmadı değil. Fotoğraf yeni çekilmemiş çünkü Aragones İspanya'da. O zaman adama adama bu fotoğraf çektirilmiş haber için de beklenmiş. Vay be! Ben bizim takımın (BJK) sitesinde bu kadar yaratıcı fikirleri hiç görmedim. En fazla birinin doğum günü olur o etkinlikten resimler koyarlar. Editör arkadaşı postu bitirirken bir kere daha tebrik ediyorum Ay Yıldızlı Aragones keşfi için...

bu maratona can dayanmaz

Başlığın cuk oturduğu postlardan biri. 800 tane manyak insan Fas'ın sinema stüdyolarıyla ünlü Ouarzazate kentinin 300 km güneyindeki ülkenin en ünlü çöl bölgelerinden biri belki de en ünlüsü Merzouga'da (tanımlamanın uzunluğuna bak çay demle!) koşturuyorlar. "Sahra Maratonu" adı verilen yarışta finişi görenler kazanmış kadar mutlu olsalar gerek. Hani sıcağı filan es geçtim engebenin bitmediği, koşmayı bırakın yürümenin bile zor olduğu bir ortamda maraton yapanı da bu maratona katılanı da tebrik etmek gerek. Beni koysalar 200 bilemedin 300 metre koşar sonra da kumu öperim Allah bilir!

100. yıl saatleri

Nisan ayı Internacional'in kuruluşunun 100. yılı olması nedeniyle kulüp için ayrı bir önem taşıyor. 100. yıl etkinliklerinden biri de resimde görülen saat. Tissot'ya özel olarak yaptırılan bu saatlerden 500 tane üretildi. Nisan'ın ikinci haftası satışa sunulacak olan saatlerin fiyatı 2900 Real (yaklaşık 1400 dolar) Saatlerin arkasında Internacional logosuna ek olarak 1'den 500'e kadar numaralar bulunuyor. Kulüp Başkanı Vitório Piffero, 100. yılında kulübe başkanlık ettiği için 100 numaralı saatin sahibi olacak. En azından yazılanlar bu yönde.
Saatin ön yüzünde 100. yıl ve Internacional ile ilgili hiçbir logonun olmamasına bir anlam veremedim. Sonuçta özel olarak yaptırılan, kolkesiyon bir saatten bahsediyoruz...

2008'in en zengini david beckham

France Football 2008 yılının en fazla para kazanan topçularını yayımlamış bu pazartesi piyasaya çıkan yeni sayısında. Listenin tepesinde David Bekcham bulunuyor. Geçtiğimiz yıl sadece LA Galaxy'den 6 milyon 500 bin dolar alan İngiliz'in geçtiğimiz yılki kazanancı 42 milyon 700 bin dolar. Beckham'ı Messi izliyor. Arjantinli'nin cebine geçtiğimiz sezon 37 milyon 700 bin dolar girmiş.
Futbolcu olmayanlar kategorisinde ilk iki sırada eski Chelseali teknik adamlar yeralıyor. Kovulması nedeniyle yüklü bir tazminatı cebine indiren Luis Felipe Scoları 16 milyon 500 bin, geçtiğimiz yaz Inter'in başına geçen Jose Mourinho ise 14 milyon 500 bin kazanmış 2008'de.
France Football'un açıkladığı listenin ilk 10'u ise aşağıda...


2008'in en fazla para kazanan futbolcuları
1. David Beckham (Los Angeles Galaxy/AC Milan): $42.7 million
2. Lionel Messi (FC Barcelona): $37.7 million
3. Ronaldinho (AC Milan): $25.8 million
4. Cristiano Ronaldo (Manchester United): $24.1 million
5. Thierry Henry (FC Barcelona): $22.4 million
6. Kaká (AC Milan): $19.9 million
7. Zlatan Ibrahimovic (Inter Milan): $19.9 million
8. Wayne Rooney (Manchester United): $17.8 million
9. Frank Lampard (Chelsea): $17.1 million
10. John Terry (Chelsea): $15.4 million

"alemdeydim kalkamadım"

Cibona Zagreb Amerikalı oyuncularından Brent Wright'a yol vermiş. "Hani canım ne var bir sürü takım oyuncularının performansından memnun olmadığı için yolluyor" diyebilirsiniz. Haklısınız da. Bizim bu postu yazma nedenimiz Brent Wright'ın kovuluş hikayesi. Geçtiğimiz hafta içerisinde Brent Wright takım arkadaşı Alan Anderson ile güzelce alem yapar. Bunda bir sorun yok, kulüp saha dışında kimin ne yaptığına karışmıyor. Alemin yapıldığı gecenin ertesinde takım Dubrovnik ile oynayacak. Otobüs kalkmak üzere Anderson yerini alırken, Wright piyasada yok. Otobüsün kalkma zamanı geliyor Amerikalı teşrif etmiyor, otobüs kalkıyor ve Dubrovnik'e gidiyor. Brent Wright ise o otobüsün doğal olarak da takımın kadrosunda yer almıyor. Buraya kadar da herşey normal. Oyuncu uyuya kalmış ya da hastalanmış olabilir.
Fakkatt ertesi gün Hırvatistan'ın en fazla takip edilen spor sitelerinden Index.hr her nasıl olduysa! Wright & Anderson ikilisinin yaptığı alemin fotoğraflarını ele geçirmiş ve sitesinde yayımlamış. Tabi fotoğrafları herkes gibi Cibonalı yöneticiler de görünce Brent Wright kapıya konulmuş. Biz yukarıya edepli uslu resimlerden birini koyduk. Geri kalan resimleri görmek isteyenlerin tıklaması yeterli.

30 Mart 2009 Pazartesi

140 saat kamu görevi...

90'lı yılların ortalarında parlayan Norveç Milli Takımı'nın orta sahasındaki önemli isimlerden biriydi Erik Mykland. Onun en etkili top oynadığı dönem PAO forması giyidiği yıllardı. En azından benim aklında öyle kalmış. Hollanda, Avusturya, Yunanistan, Almayan ve Danimarka maceralarının ardından 2004'te futbolu bıraktı Mykland.
2006 yılında uyuşturucu satın almak ve kullanmaktan göz altına alındı ve hakkında kamu davası açıldı. Dava devam ederken Kasım 2008'de uyuşturucu bulundurmaktan bir kere daha göz altına alında Norveçli topçu. Bu iki olay nedeniyle yargılanan Erik Myland'ın davasında karar açıklandı. 140 saat kamu görevi yapmakla cezalandırılan Norveçli ucuz kurtardı demek mümkün. Söz konusu cezayı yerine getirmek için 7 ayı bulunuyor Mykland'ın. Aksi takdirde 5 ay hapis cezası ile karşıkarşıya kalacak.
Bu sorunlarla uğraşırken Mykland bir yandan da futbola geri dönüş yapmaya karar verdi. Emekliliğinin üzerinden 4 yıl geçmesine karşın eski kulübü Start ona şans vermeyi uygun gördü. Lâkin Start forması uyuşturucudan tekrar göz altına alınması nedeniyle ile sadece 1 maç oynayabildi Mykland.
Kısmetse devam edecek gibi görünüyor futbol oynamaya tabi kötü alışkanlıklarından uzak durmayı başarırsa...

henry kissinger'ın futbol merakı

Gelmiş geçmiş en önemli diplomatlardan biri olarak gösterilir eski ABD Dışişleri Bakanı Herny Kissinger. Amerikalı diplomat sahip olduğu diplomasi yeteneğini sadece siyasi meseleler için kullanmadı. Örneğin 1988'de Birleşik Devletler 1994 Dünya Kupasını düzenlemeye hak kazanırken Organizasyon Komitesi'ne danışmanlık yapan komitenin başındaki isim Henry Kissinger'dı.
Onun bu yönü hatırlanmış olmalı kı 2018 ve 22 adaylıkları için oluşturulan Organizasyon Komitesi'ne dâhil edildi Kissenger. Birleşik Devletler'in 2018 Dünya Kupası'nı kazanma ihtimalinin az olduğuna inanıyor Henry Kissinger. Ona göre 2018 Dünya Kupası'na bir Avrupa ülkesi ev sahipliği yapacak. Ama Birleşik Devletler'in 2018'e aday olması 2022'yi kazanma şansını arttırması açısından önemli.
Henry Kissinger'ın futbola dair özel norlar da yok değil. Kendisi Almanya doğumlu bir Musevi. Hayatının neredeyse tamamını Birleşik Devletler'de geçirse de Alman Milli Takımını tutuyor ve onların maçlarını mümkün olabildiğince takip ediyor. Agnelli ailesine yakınlığı nedeniyle Juventus'a da sempatizan Arsenal ve Manchester United'a olduğu gibi. Futbola olan ilgisinin oldukça yoğun olduğu söylenebilir Herny Kissinger için. Bunu da 1970'lerde Cosmos'da forma giyen Franz Beckenbauer'e borçlu. Futbolla ilgisinin düzeyinin önemini anlatmak için konusu "milli takımların ülkelerin ulusal karakteri arasındaki ilişki" olan bir makalesinin bile mevcut olduğunu söylemek de gerekiyor.

messi & gasol

Barcelonalı yetenekli bir pasta ustasının maharetleri. Bir yanda Arjantin'den ithal Barcelona'nın yıldızı Lionel Messi, diğer yanda ise Barcelona'nın en önemli ihraç ürünü Pau Gasol...

osmanlı marşları

NTV Tarih her sayısını takip ettiğim dergilerden. 3 sayısı geride kaldı her sayısını bir öncekinden daha iyi ve dolu. İnsanın verdiği paraya değiyor üstelik ülkedeki tek popüler tarih dergisi olması da önemli.
İlk iki sayısında BBC belgeselelrini vermişti. Bu sayıda da süper bir cd vermeyi ihmal etmemiş. Kalan Müzik Arşiv Serisi'nden Osmanlı Marşları cd'si keyifli dinlencek bir ürün. En azından benim için öyle oldu. Reşadiye Marşı'ndan Hareket Ordusu Marşı'na tam 21 adet eser cd'nin içerisinde yer alıyor. "Şiddetle tavsiye edilir" ibaresi ile dinlemenizi öneriyorum...

"black mamba"

Kobe sponsorları arasında İsviçreli saat üretcisi Nubeo'yu da eklemiş. Şirket "Black Mamba" adını verdiği özel bir seri üretecekmiş. Tabi bu isim tahmin edebileceiniz üzere Kobe'den geliyor. Daha doğrusu Kobe'nin nick namelerinden biri "Black Mamba".
Nubeo'nun Birleşik Devletler pazarına sağlam bir giriş için yaptığı bu anlaşmaya göre "Black Mamba" serisi saatler 21 bin ile 285 bin dolar arasında fiyattan satılacak. Ben de bu fiyatları görünce "oha!!!" dedim sonra bu saatlerden sadece bin 100 adet üretildiğini öğrenince; "Doğal, o kadar sayıda hem Kobe'yi ve Lakers'ı seven hem de cebi dolu olan insan vardır elbet" dedim kendi kendime. Saatlerin yanına yaklaşamasak da resimleri basına düştüğünde biz de buradan yayınlarız.

oklar toshack'a

Cardiff'te Finlandiya'ya 2-0 yenildikleri cumartesi gününden beri John Toshack manşetler. Galli'nin evlerindeki maçta oynattığı taktik futbolcular tarafından bile eleştiriliyor. Maça Craig Bellamy'yi tek forvet oynatarak çıkan Toshack'ın takımının maç boyunca yakaladığı gol pozisyonu sayısı 1!
bu istatistiği görenler haklı olarak sorunun John Toshack'ın taktiğinde olduğuna inanıyorlar. Defans oyuncusu James Collins'e göre kazanmak zorunda oldukları bir maçta takımın hücum etmesi gerekli. Fakat ileride Craig Bellamy'i yalnız bırakarak bunun güç olduğunu düşünüyor Collins. Galler hücumunun merkezi olan Bellamy de Collins'e katılıyor. Kendisinin topu alıp, futbolcuları geçen ve gol atan bir tarzının olmadığını, yapılan srvisleri değerlendiren bir futbolcu olduğunu vurgular Cityli topçu. Bu açıklamayla da kendini kurtarmaya çalışıyor vermiş Bellamy.
Yapılan bu eleştirilere karşın John Toshack'a göre sorun takımın genç oyuncuların takımlarında fazla süre bulamaması. Hani takımda fazla süre bulamamak ile hücum yapamamak arasında bir bağlantı kuramadım ben. Neyse Türkiye gibi ülkede mat olmamış bir adam Ada basınını da biçer geçer. Olan hasretle bir organizasyona katılmayı bekleyen Galliler'e olur...

ljunberg sahada...

Ekim ayında Seattle Sounders'a 2 yıllığına imza atmıştı Frederik Ljunberg. Yeni sezon hazırlıklarının ilk haftasında sakatlanmıştı. Onun sezon ortasına kadar döneceğini düşünmüyordum benim yüzümü kara çıkarttı İsveçli. MLS'de 2. hafta geride kalırken Ljunberg yeni seyircisi ile ilk kez buluştu. Seattle Sounders Qwest Field'da Real Salt'i 2-0 ile geçti, 2'de 2 yaptı. Sounders Teknik direktörü Sigi Schmid İsveçli 61'de oyuna soktu.
İlk maçı için -ki adamın neredeyse 7 aydır resmi bir maçta forma giymediğini düşünürsek- fena bir performans sergilemedi. "10 yılını Premier League'in üst düzey bir takımında forma giyerek geçiren bir orta saha oyuncusu için MLS'te vasat üstü futbol oynaması gerekir" saptamasını yapmak isterim. Üstelik Ljungerg ligin yeni takımına gelmiş olsa da ilk iki maç Sounders'ın iyi top oynadığını gösterdi. Kendini biraz kasması durumunda İsveçli'nin yılın futbolcusu ödülünü bile alabileceğini düşünüyorum tabi sağlıklı kalabilir ve sahada yer alabilirse...

5 gol, 22 ölü

Gün onlar için belki de güzel başlamıştı ama üzücü bir şekilde sona erdi. Fildişi Sahilleri 2010 Güney Afrika elemeleri için Abdijan'da Malawi'yi konuk etti. Ev sahibi ekip Malawi'yi 5-0 yendi yenmesine ama karşılaşma sona erdiğinden maçtan daha ziyade 45 bin kişilik Felix Houphouet-Boigny Stadyumu'nun duvarının çökmesi ve bunun sonucunda en az 22 kişinin hayatını kaybetmesi, en az 135 kişinin de yaralanması konuşuluyordu.
Duvarın çökmesi ile yaşanılan izdihamı önlemek isteyen polisin göz yaşartıcı bomba atması insnaların daha da panik yapmasına neden olmuş doğla olarak ezilenlerin sayısı da artmış. Afrika futbolunun kara defterine bir çentik daha attık bu olayla birlikte...

Fotoğraflar:
ISSOUF SANOGO/AFP/Getty Images

29 Mart 2009 Pazar

kuzeyliler güney'de!

Hafta ortasının en önemli maçlarından biri Seul'de oynanacak. Güney Kore, Kuzey'i Olimpiyat Stadyumu'nda konuk edecek. Kuzeyliler "ortama alışalım" demiş olmalılar ki maça 3 gün kala Seul'e ayak bastılar. Güney Kore polisi de Kuzey Koreli topçuları sıkı güvenlik önlemleri ile koruyor. Kuzey Korelilerin Incheon Uluslararası Havaalanına inmelerinin ardından otobüslerine bindiklerinde bile söz konusu güvenlik önlemleri devam ediyor. Muhtemelen 3 gün boyunca da objektiflere farklı enstantaneler yansıyacaktır. Acaba Kuzeylilere Kim Jong-II tarafından otel ve antrenman sahası dışında dolaşma izni verilmiş midir? Soruyu tuhaf bulabilirsiniz. Ama söz konusu ülke Kuzey Kore olunca insan hiçbir şeye şaşırmamalı...

Fotoğraf: KIM JAE-HWAN/AFP/Getty Images

cumartesiden kalanlar...

Bizim İspanya'ya kaybetmemizden daha önemlisi Bosna-Hersek'in Genk'te Belçika'yı 4-2 yenmesi oldu. Belçika tribünlerin çopk renkli olduğu bir ülke değildir. Fakat dün gecenin en renkli tribün görüntüleri Belçika-Bosna Hersek maçından çıkmış. Gerçi Bosnalı taraftarların olduğu her maç ilginç geçmeye aday. (bkz Oslo'da oynanan Norveç - Bosna-Hersek maçı) Unutmadan Bosna, Belçika'ya yaptığı süprizin bir benzerini Euro 2008 elemelerinde Norveç'e yapmıştı hatırlatmakta fayda var.

Belfast'ta Kuzey İrlanda Polonya'yı 3-2 yendi. Resimdeki Polonyalı taraftarı gecenin taraftarı seçtim. İnsanın kendini bu kadar güvenli! hissettiği kaç deplasman olabilir ki. Acaba bu arkadaş Polonya gol attığı sevinebilmiş ya da ağzını açabilmiş midir? Hiç zannetmiyorum!

2010 Güney Afrika'nın süprizi olmaya aday Kuzey Kore. Pyongyang'ta Kim Il-Sung Stadyumu'nda (ülkede içinde Kim geçmeyen bir sokak ya da resmi yapı var mıdır merak ediyorum) Birleşik Arap Emirlikleri'ni 2-0 yenerek grup liderliklerini devam ettirdiler. Çarşamba günü Seul'de Güney Kore'den koparacakları puan ya da puanlar onları Güney Afrika'ya taşıyacak diyebiliriz. Çarşamba öğlen 1.00'de Eurosport'tan Güney - Kuzey Kore maçı seyretmenizi (muhtemelen Caner Eler ya da Dağhan Irak'ın keyifli anlatımıyla) tavsiye ediyoruz.
Maçla ilgili son not bu kadar sakin bir taraftar grubunu da görsek görsek ancak Kuzey Kore'de görebiliriz. Muhtemnelen bu maçın taraftar ayağının provası bile yapılmıştır karşılaşmanın öncesinde. Yetkililer en azından yeşil renk balon vermişler, buna da şükür!

İsrail Yunanistan'ı Tel-Aviv'de konuk etti. Maç 1-1 sona erdi. Üzerlerine harf bulunan t-shirtler giyen taraftarların IQ'leri kaç merak ediyorum. Hani 5-10 yaş grubu çocuklarının yapacağı bir organizasyon olmasından vazgeçtim insna biraz daha özgün, göze hoş gelen birşeyler bekliyor...

İranlılar maçtan önce Suudiler'in Tahran'da kendilerini yenmelerine ihtimal vermiyordu. Mahmoud Ahmadinejad'ın manevi desteğine karşın Ali Daei'nin takımı son 14 dakikaya 1-0 önde girmelerine karşın 86'da yedikleri golle 2-1 yenik ayrıldılar Azadi Stadyumu'ndan. Jose Peseiro ilk maçında kıtanın en zorlu deplasmanlarının birinden galip ayrıldı. Bu galibiyetle kredisi oldukça artmıştır Portekizli'nin...

Fotoğraflar: KNS/AFP/Getty Images - JACK GUEZ/AFP/Getty Images - JOHN THYS/AFP/Getty Images - BEHROUZ MEHRI/AFP/Getty Images - PETER MUHLY/AFP/Getty Images