6 Aralık 2008 Cumartesi

top o top...

George W. Bush ile dünya için felaket bir 8 yıl ne çabuk geçmiş...

edmundo & vasco da gama

toronto fc 2009

antlers şampiyon

J-League'de sezon sona erdi. Geçtiğimiz sezon olduğu gibi bu sezon da Kashima Antlers, ligi şampiyon olarak tamamladı. Üstüste gelen iki şampiyonluk arasındaki fark, geçtiğimiz yıl rahat bir şekilde sezon sonunu getirmişti Antlers. Bu sezon ise şampiyonluğu son 3 haftada aldığı galibiyetlere borçlu. J-League'in bu sezon ilgi çeken tarafı Ashima Antlers'ı bir kenara koyarsak Kawasaki Frontale, Nagoya Grampus ve Oita Trinita gibi orta sıra ekiplerin ligi ilk dört içerisinde tamamlaması oldu. Bunun yanı sıra Asya Şampiyonlar Ligi şampiyonu Gamba Osaka ligi 8. sırada, geçtiğimiz yılın Asya Şampiyonlar Ligi şampiyonu Urawa Reds de 7. sırada tamamladı. Üstelik şampiyon Kashima Antlers, bitime iki hafta kala Urawa'yı deplasmanda 6-1 yendi. Kashima Antlers Brezilyalı teknik adam Oswaldo de Oliveira'nin görevde bulunduğu son iki sezonda kazandığı şampiyonluklarla ligin en başarılı takımı unvanını sürdürdü. Lig şampiyonluğunu 6 defa kazanan tek takım. Üstelik Antlers'tan sonra en fazla şampiyonluk kazanan iki takım, Júbilo Iwata ve Yokohama F. Marinos'un şampiyonluk sayıları ise 3.

son santra

Tuhaf, psikopat, deli; Edmundo'yu tanımlamak için çok sayıda kelime bulmak mümkün. Kimsenin de bu kelimelere itirazı olmaz. Bütün tuhaflıklarına karşın asıl işini gol atmayı çok iyi beceriyor. Eğer Vasco ligde kalmak için son şansını kullanıyorsa bunu Edmundo'nun attığı 13 gole borçlular. İşleri zor, hem Vitoria'yı yenip hem de Figueirense ve Atletico Paranaense'nin kaybetmelerini bekleyecekler. Çıkmadık candan umut kesilmez. Edmundo için yarın ki maçın anlamı sadece Vasco'nun küme düşmesi ya da düşmemesi değil, aynı zamanda son kez santra yapacak olması. Evet Vasco da Gama forması ile 36 yaşında futbola son noktayı koyacak "çılgın adam"...

son umut...

São Paulo'ya beraberlik yetiyor şampiyon olmak için. Mağlubiyet+Grêmio galibiyeti şampiyonluk kupasını Porte Alegre'ye götürür...
Goiás - São Paulo, Grêmio - Atlético-MG
pazar 23.00

maradona kalküta'da

Resimleri görünce Maradona'yı takdir etmemek elde değil. İngiliz Kriket Milli Takımı oyuncuları Mumbai'deki patlamalardan sonra Hindistan'dan ayrılmış, "maç yapmak için de geri dönmeyiz" demişti. O ise tersine programını iptal etmedi ve Hindistan'da 2 gün geçirmeye karar verdi. Bu akşam Maradona onuruna bir gösteri maçı oynanacak. Maça büyük ilgi bekleniyor. Söylenenler 100 bin kişinin stadyumda olacağı yönünde. Muhtemelen bir yerlerde düşer fotoğraflar, biz de bloga koyarız...

istifa

freddie podyumda

MLS'in gelecek sezon ki yeni "expansion" takımı Seattle Sounder ligin en farklı takımı oalcak gibi. Teknik direktörlüğe Sigi Schmid geldi, expansion draftta iyi topçular seçtiler. Transfer ettikleri adamlar da MLS için kalburüstü. Ayrıca ligde bandosu olan tek takım da Sounders. Perşembe günü Seattle Sounder MLS'de bir ilki gerçekleştirdi ve yeni sezon forma ve ürünlerini defile ile tanıtan ilk takım oldu. Bu tip işler biz de rutine bağlansa da MLS'de ilk defa. Podyuma çıkan isimler içerisinde en fazla ilgiyi doğal olarak Freddie Ljungberg gördü...

4 Aralık 2008 Perşembe

kaladze'ler gezmede

Kakha Kaladze almış karısı Anuki'yi yanına, Porsche'sini park etmiş, Milano sokaklarında çıkmış gezmeye.

lazio & pes 2009 forması

Hafta başında yazmıştık Konami'nin Lazio ile tek maçlık forma sponsorluğu anlaşmasını. İnter maçında giyilecek formanın son hali bugün basına düştü. Yukarıdaki formadan sahip olmak isteyecek çok sayıda insan olacaktır muhtemelen. Bulabilenlere "şanslı" diyeceğiz.

madrid'deki hollanda kolonisinin en son üyesi...

copa sudamericana şampiyonu #2

hesap çarşı meselesi

Global ekonomik krizin kazığını yiyen/yiyecek olanlarda biri Güney Afrika. En azından Dünya Kupası'nı düzenlenmek işi onlara daha pahalıya malolacak. Görünen köy kılavuz istemez misali rakamlarda düzeltmeler başladı ve bütçenin hedeflenenin üzerinde olacağı da görülüyor. En son demir fiyatlarında meydana gelen artışın Güney Afrika'ya yansıması stadyumlar için 300 milyon dolar daha fazla harcamanması olacak. Bu rakam bazı İnternet sitelerine göreyse 450 milyon doları bulacak. İşler sadece bütçesel anlamda değil, tesislerin bitirilme tarihleri açısından da istenildiği gibi gitmiyor. En son Port Elizabeth'teki Nelson Madela Bay Stadyumu'nun bitirilmesi beklenen 31 Mart tarihine büyük olasıkla yetişemeyeceği söylentileri dolaşıyor. Stadyumun son haline bakında 31 Mart'a değil Mayıs'a yetişsse iyidir diyorsunuz. Güney Afrika'nın Dünya Kupası işi "evdeki hesap çarşıya uymaz"a doğru gidiyor.

copa sudamericana şampiyonu #1

9. kurban

Arjantin'de Clasura'nın başlangıcından -Ağustos- beri görevine son verilen 9. teknik direktör Velez Sarsfield'ın antrenörü Hugo Tocalli oldu. 20 Yaş Altı Milli Takımı'nın da eski teknik direktörü olan Tocalli'nin kulübün sezona başlarken belirlediği iki hedef, şampiyonluk ya da Copa Libertadores'e katılmayı başaramadığı için sözleşmesi yenilenmenmiyor. Tocalli'de "sözleşmem yenilenmeyecek son iki maçta yer almamın anlamı yok" diyerek bırakmış işi. Arjantin'de Ağustos ayından bu yana River Plate, Independiente, Rosaio Central, Gimnasia La Plata, Estudiantes, Godoy Cruz ve Huracan -iki defa- teknik direktörlerini değiştiren ekipler oldular.

3 yılda 3 kupa

2006'da Copa Libertadores'i kazanmışlardı, bu yılda Güney Amerika'nın iki numaralı kupasını. 2006'nın FIFA Dünya Kulüpler Şampiyonu aynı zamanda Internacional. Porto Alegreliler'in 2 sezon önceki kadrosu oldukça değişti. O zamanlar takımın başında Abel Braga vardı bugün Tite. Kadro değişse ve farklılaşsa da bir Güney Amerika kulübünün kazanabileceği bütün uluslararası kupaları müzelerine götürdüler. Dün işleri kolay gibi görünüyordu. İlk maçı deplasmanda 1-0 kazanmıştı Internacional. Fakat Estudiantes ikinci yarının başında Agustin Alayes ile ilk maçtaki skoru yakaladı. 90 dakikanın skoru 0-1 olunca da uzatmalar kupayı kazananı belirledi. 113'te ocak ayında Avrupa'ya transfer olacağı konuşulan Nilmar beraberliği ve beraberinde de kupayı getirdi Internacional'e. Internacional Başkanı Vitório Piffero da en başarılı kulüp başkanlarından biri olarak Brezilya futbol tarihine geçmeyi başardı. Hem Copa Libertadores'i hem Copa Sudamericana'yı hem de FIFA Dünya Kulüpler Şampiyonası'nı kazanan bir başka kulüp başkanı yok Brezilya'da bildiğim kadarıyla. Juan Sebastian Veron'un bu üzgün halini görünce insan ister istemez üzülüyor. Kariyerinin sonunda bir kupa yakışırdı Arjantinli'ye. Olmadı, bazen olmayınca olmuyor... Postu bitirirken Internacional'in 2002'den beri düzenlenen Copa Sudamerica'yı -Copa Mercosur'un devamı olarak saymazsak- kazanan ilk Brezilya ekibi olduğunu da belirtelim.

universidad san martin

Güney Amerika'da şampiyonların belirlenme zamanı. Bölgedeki çok sayıda ülkede açılış ve kapanış ligi uygulaması söz konusu olduğundan ikinci yarının şampiyonu da aralık ayı içerisinde belli oluyor. Apertura-clasura uygulamasına muhattap olan liglerden biri de Peru da. Ligin bitmesine iki hafta kala Lima temsilcisi Universidad San Martin tarihinin ilk Clasura şampiyonluğunu kazandı. Başkent ekibi geçtiğimiz sezonu Apertura ve ulusal şampiyon olarak tamamlamıştı. Universidad San Martin ilginç bir kulüp. Çok eksi bir kulüp değil, hatta 2004 yılında kurulduğunu da söylemek gerekiyor. Adını Lima'daki üniversitelerden Universidad de San Martín de Porres'ten alan kulüp, 2004 yılında ikinci lig şampiyonu olan Club Sport Coopsol'u alınca kurulduğu yıldan itibaren Primera División Peruana'da mücadele etmeye başladı. Kulübün sahibi Lima Borsası, Bolsa de Valores de Lima'de faaliyet gösteren bir "aracı kurum". İlk sezonun ilk yarısında felaket bir performans gösterdi ve Apertura'da son sırada yer aldı. Sezonun ikinci yarısında ise Clasura'yı ikinci sırada tamamladı. Ertesi sezon ise her iki ligde de ilk beş içerisinde yer aldı, Clasura'yı bir önceki sezon da olduğu gibi ikinci sırada tamamladı. Tabi zengin bir sahip ile her geçen yıl yatırımlar artınca, geçtiğimiz sezon temmuz ayında Apertura, sezon sonunda da ulusal şampiyonluk geldi. Bu yıla iyi başlayamadılar. Apertura'yı şampiyon Universitario de Deportes 12 puan gerisinde üçüncü sırada tamamladılar. Fakat Clasura'da postun başında belirttiğimiz gibi şampiyon oldular. Şu anda sezonun bitmesine iki maç var. Apertura şampiyonu Universitario de Deportes, playoff'a kalmayı başaramazsa -ki şu anda 10. sırada- üstüste ikinci kez şampiyon olacak Universidad San Martin. 2004 yılında kurulan bir kulüp için bu kadar kısa bir sürede iki ulusal şampiyonluk oldukça büyük bir başarı. Clasura'yı kazanarak Copa Libertadores'te de mücadele etmeye hak kazandı Universidad San Martin. Muhtemelen yatırımlar Copa Libertadores'i kazanmak için yapılacak artık...

bilete gel bilete...

Chivas USA, ekonomik krizin kendisini vurmasını önlemek ve taraftarları tribünlere çekebilmek için yeni sezonda bilet fiyatlarını düşürmeye karar vermiş. Böylece 15 bin olan maç başına ortalamayı da yükseltmek amacındalar. Kale arkası biletleri 32 dolardan 26'ya, ortasaha çizgisi etrafındaki tribünlerde maç seyretmenin maliyeti 36 dolardan 34 dolara düşürülmüş. Home Depot Center'ın en pahalı biletleri ise geçen sezon 45 dolara satılırken, önümüzdeki sezon 38 dolardan alıcısını bekleyecek. Gelecek sezon hizmete sokulacak olan "aile bölümünün" biletleri de 22 dolar. Tek tek düşününce yapılan indirimler çok fazla olmasa da 4-5 kişi birden maça gidildiğinde en az 10 dolarlık yani neredeyse bir biletin 1/3'ü kadar bir tasarruf söz konusu. Bakalım bu bilet fiyatlarını düşürme işi istenilen sayıda taraftarı çekecek mi Home Depot Center'a...

3 Aralık 2008 Çarşamba

turuncusuz turkbasket.com

Açıldığından beri hergün en az bir kere ziyaret eden biri olarak turkbasket.com'un yeni halini garipsedim. Zırt pırt değişiklik yapan ya da değişiklikleri seven biri olmamamdan dolayı yeni hali tuhaf geldi zannedersem. Ama insan sitenin bir yerinde o eski turuncu rengi arıyor. Sitenin dizaynında meydana gelen değişiklik içeriği de olumlu yansır diye umuyorum. Turkbasket'in yeni haline alışmam biraz süre alacak. Yeri gelmişken bugünlerde de sık sık uğradığım sitelerde bir değişiklik bir değişiklik anlayamadım. En sın NBA.com tuhaf bir anasayfaya kavuştu, hayırlısı...

premier league'de 1 bardak bira

Abramovich kulübe verdiği paraları sezonluk kombine ve biletlerin yanı sıra bira fiyatlarını da yüksek tutarak geri almaya çalışıyor olsa gerek. Gerçi biri ona anlatmalı bu yolla 100 yılda verdiği parayı geri alamayacağını. Londra kulüpleri ortalama £ 3.50 üzerinden bir bardak birayı satıyor. En ucuz bira Wigan'ın stadyumunda. Chelsea ile Wigan arasındaki fark ise £ 1.30. Chelsea - £4 Arsenal - £ 3.50 Manchester City - £ 3.50 West Ham - £ 3.50 Fulham - £ 3.50 Tottenham Hotspur - £ 3.30 Sunderland - £ 3.20 West Bromwich - £ 3.20 Newcastle - £ 3.20 Aston Villa - £ 3.20 Everton - £ 3.20 Manchester United - £ 3.00 Liverpool - £ 3.00 Stoke - £ 3.00 Hull - £ 3.00 Blackburn - £ 3.00 Portsmouth - £ 3.00 Bolton - £ 2.90 Middlesbrough - £ 2.80 Wigan - £ 2.70

federer'in evleri

Roger Federer, kazandığı Grand Slam turnuvası sayısı açısından Pete Sampras'ın gerisinde olabilir. Fakat kariyeri boyunca kazandığı para ödülü olarak Amerikalı raketi geçmeyi başardı. 43 milyon 280 bin 489 dolar kazanmıştı Sampras. Federer'i bu yıl itibariyle kazandığı para ödülü 43 milyon 317 bin 870 dolar. Gerçi Sampras döneminde turnuvalarda verilen para ödüllerinin miktarı ile Federer döneminde verilen para ödülleri miktarlarını da karşılaştırmak gerek. Bu kadar parayı ne yapıyor sorusunun cevabını verelim; Gayrimenkul satın alıyor. Evet ölü sezonda yaptığı iş ev satın almak Roger Federer'in. En son olarak İsviçre'nin en güzel doğal bölgelerinden biri olarak kabul edilen ve ülkenin doğusunda yer alan Vabella'da bir dağ evi satın aldı İsviçreli. Böylece seçimi kaybeden Cumhuriyetçi John McCain'e komşu oldu. Roger Federer parasını gayrimenkule yatırmayı seviyor. Bu yılki doğumgününde de Zürih Gölü kenarında bulunan Wollerau'da bir ev satın alıp, Felipe Massa, Kimi Raikkonen ve Martina Hingis'e komşu olmuştu İsviçreli raket. Postu kapatırken Federer'in "bu kadar soğuk yeter, güneş de lazım" diyerek Dubai'de de bir ev aldığını söyleyelim. Ne diyelim Allah daha çok gayrimenkul nasip etsin İsviçreli'ye.

maç skoru 1-1, avantaj suwon'da

İkinci yarı daha iyi bir futbol, 2. golü bulur diyordum FC Seoul. Suwon hücuma çıktığında geride çok boş alan bırakıyordu, FC Seoul de tek paslarla hızlı çıkabiliyordu. Lâkin 1-0 yeterli tarzında bir futbol ortaya koyunca FC Seoul, Suwon'un hakimiyetinde bir ikinci yarı geçti. Takımın en etkilisi Adilson kenaae gelip, forvet hattı da ortasaya yakın oynayınca Suwon hücuma rahat çıktı. Gol de bas bas "ben geliyorum" diye bağırıyordu. İkinci maç için avantaj Suwon'da. Gerçi unutmamak lazım normal sezonda deplasmanda 2-0 yenmişti FC Seoul. Şampiyonu görmek için pazar sabaı 07.00'de kalkacağız...

devre 1-0 maca devam...

Maça kötü başlamıştı FC Seoul. Suwon neredeyse yarı sahasına hapsetmişti Şenol Güneş'in takımını. CC'nin bana Seoul'un ne kadar mahkum oynadığı söylediğini futbolcular duymuş olmalı ki maç birden döndü. Karadağlı Dejan Damjanović'in kaçırdığı iki net pozisyonun ardından kornerden takımın diğer yabancısı Brezilyalı Adilson'un kafası FC Seoul'u öne geçirdi. CC'nin dikkat çektiği bir husus ilk yarı boyunca oyunun çok az durması. Tabi bu maçın tempolu ve zevkli geçmesini da sağlıyor. Maç sonu değerlendirmesi de yaparız.

asla asla deme...

“I couldn’t stand United when I was 21 or 22 because they used to win everything. A United fan came up to me once and said ‘I bet you’d love to come to United’. I said ‘I’ll never go there’.”

90'lardan seçme playlistler #2

#1- Make It Happen, Mariah Carey (Nisan 1992)
#2- Stay, Lisa Loeb (Şubat 1994)
#3- Hello (Turn Your Radio On), Shakespears Sister (Kasım 1992)
#4- Phorever People, The Shamen (Aralık 1992)
#5- Phenomenon , LL Cool J (Eylül 1997)
#6- Search For The Hero, M People (Kasım 1994)
#7- Monday Morning 5:19, Rialto (Ocak 1998)
#8- The Way, Fastball (Şubat 1998)
#9- Everybody's Free (To Feel Good), Rozalla (Eylül 1991)
#10- Insensitive, Jann Arden (Haziran 1994)
#11- The Love I Lost, Sybil (Kasım 1992)
#12- Mr. Jones, Counting Crows (Şubat 1994)
#13- Stay, Eternal (Eylül 1993)
#14- If I Ever Fall in Love, Shai (Kasım 1992)
#15- 7 Seconds, Youssou N'Dour & Neneh Cherry (Ağustos 1994)
#16- Real Love, Mary J. Blige (Ağustos 1992)

tarz meselesi

İskoç kulübü Livingstone geçtiğimiz Haziran ayı içerisinde İtalyan avukat Angelo Massone'nin başını çektiği bi konsorsiyuma satıldı. Massone futbolla içli dışlı biri. Bu yıla kadar Shunsuke Nakamura'nın menajerliğini bile yapıyordu. Kulüp Haziran ayında el değiştirdikten sonra işlerin iyi gitmesi beklenirken hiç de öyle olmadı. Satın alma işlemi yapılırken ödeneceği belirtilen borçlar hâlâ ödenmedi. Futbolcular maaşlarını istikrarlı bir şekilde alamıyor. Neyse bizim konumuz şu an için Livingstone'ın içinde bulunduğu mâli durum değil. Takımın sahibi Massone farklı bir tarza sahip. Ki bu tarzı çeşit çeşit başkanın bulunduğu bizim ülkemizde bile görmek mümkün değil.
Hadise şu: Takımın teknik direktörü Robert Landi başkanla yapması gereken olağan görüşmeyi yapıyor, görüşme fena da geçmiyor. Daha sonra o antrenmana tekrar döndüğünde ise kulübün resmi sitesinde kendisinin kovulduğu haberi çıkıyor. Evet Landi, kovulduğunu başkanın ağzından değil internet sitesinden öğreniyor.
Herhalde bir kişinin başlına gelebilecek en tuhaf görevine son verilme şekli bu olsa gerek. Zaten Robert Landi de açıklamayı gördükten sonra "Bu bilgi nasıl İnternet sitesine kondu, bu bilgiyi kim İnternet sitesine koydu bilmiyorum. Çok üzgünüm çünkü sadece 5 aydır görevdeydi. Kovulmamın sebeplerini başkana sormalısınız" şeklinde bir açıklama yapmış. Ki hatırlatmakta fayda var bütün olumsuz koşullara karşın Livingstone, İskoç 1. Ligi'nde (2. lig) lider Saint Johnstone'un 6, ikinci Dunfermline Athletic'in 2 puan gerisinde. Hani saha içerisinde de işler fena değil.
İnsanın aklına bu haberi okuyunca ister istemez bir başkanın bu kadar cesareti yoksa neden o görevi üstlendiği geliyor. Massone'yi bu kadar cin fikirli olduğundan dolayı da takdir etmek gerek. Bakalım kendisi yeni bir yolun öncüsü olacak mı bu cin fikriyle....