Panathinaikos transferleri peşisıra yaparken Olympiakos'tan Olaf Mellberg'in kadroya katılması dışında herhangi bir hareket gelmemişti. Temuri Ketsbaia herhalde önce bu takıma nasıl bir oyun oynatacağını planladı ardından da gerekli yerlere istediği adamları bir kağıda yazıp Socrates Kokkalis'e verdi. Listedeki adamlardan ikisi kadroya katıldı. Jozy Altidore geçtiğimiz yıl 10 milyon €'ya geldikten sonra Villarreal ve kiralandığı Xerez'de toplam 8 maçta forma giydi ve 443 sahada yer aldı. Boş geçen bir sezonun ardından Amerikalı futbolcu Villarreal'de yedek beklemek istemediğini söyleyince Ernesto Valverde de eski takımına yolladı Altidore'u. Diogo, Altidore ve Matt Derbyshire'dan oluşacak hücum 3'lüsü Gürcü teknik adama farklı alternatifler sunacaktır.
Olympiakos'a katılan daha doğrusu katılacak bir diğer isim de Enzo Maresca. İtalyan futbolcu görüşmek için bugün Atina'ya geliyor. Pazar ya da pazartesi de bir aksilik olmazsa imzayı atacakmış Pire ekibine. İtalyan futbolcu ile birlikte hücum da olduğu gibi ortasahadaki alternatifleri de genişliyor Ketsbaia'nın. Yalnız hala sağlam bir ön liberoya ihtiyaçları var. Stoltidis yaşını başını almış, zaten fazla da şans bulan biri isim değil. Papadopoulos da geçen sezon bu bölgedeki bütün yükü neredeyse tek başına çekti. Fena iş yapmasa da tecrübesizliğinin kurbanı olduğu maçlar söz konusu. Katsikogiannis de Levadiakos'da iyi bir sezon geçirse de Ketsbaia ona güvenir mi bilinmez. Kokkalis'in ortasahaya Maresca dışında da takviye yapması şart. Yoksa bu sezonda savunma hattının hemen önünde ciddi sorunlar yaşayabilirler.
11 Temmuz 2009 Cumartesi
jozy altidore & enzo maresca olympiakos'ta
10 Temmuz 2009 Cuma
stephanie de monaco
easyjet ile barcelona'ya
Dün gece düşmüş haberi Jermaine Pennant'ın Real Zaragoza ile 3 yıllık anlaşma imzaladığı haberi. Tabi biz yazamadık ama olayın öncesi var. İngiliz çarşamba günü Easyjet ile Barcelona'ya uçmuş. Off The Post'ta Barcelona'da havaalanında yakalamış İngiliz futbolcuyu. Hatta gelinen şehir Barcelona olunca acaba Espanyol'a mı geldi diye geyikler de dönmüş. Lâkin Espanyol değil de Zaragoza'ymış Pennant'ın gideceği yer. Ama artık La Liga'da top koşturacağına göre bol bol görürüz Barcelona sokaklarında dolaşırken İngiliz futbolcunun resimlerini. Pennant'ın Easyjet tercihi de ayrıca ilginç...
roma'ya 1 hafta kala amerikalılar
Dünya Yüzme Şampiyonası'nın başlamasına 1 hafta kaldı. Hafta sonu ve hafta içerisinde ara ara previewler yazmayı planlıyoruz fırsat bulursak. Roma'ya süre az kalınca herkes İtalya'ya formda gelme telaşı içerisinde. Peşisıra yapılan ulusal şampiyonlarlarda ya dünya ya da yerel rekorlar kırılıyor. Pekin sonrası Amerikalılar'dan pek ses çıkmıyor derken önce çarşamba günü Alain Peirsol 1 Temmuz'da Aschwin Wildeboer'in kırdığı, bizim de burada yazdığımız 100 metre sırtüstü dünya rekorunu geri almakla kalmadı 52 saniyenin altına inen ilk yüzücü oldu. Indianapolis'teki Amerika Şampiyonası'nda 51.94 ile yüzen Peirsol, Roma'da keyifli bir yarış izleyeceğimizin haberini verdi.
Pekin'de kazandığı 8 madalya sonrası hem tatil yapan hem de alem yaptığı ortaya çıkan Michael Phelps çalışmalara geç başlayınca formunu biraz geç de olsa buldu. Alain Peirsol'ın ardından bu sabaha karşı Indianapolis'ten ikinci dünya rekoru haberi Michael Phelps'ten geldi. Ian Crocker'ın 4 yıl önce Montreal'deki Dünya Şampiyonası'nda kırdığı 100 metre kelebek rekorunu 18 salise geliştiren Phelps, 50.22'ye taşıdı rekoru. Gerçi geçtiğimiz ay içerisinde Montreal'de 50.48 ile yüzerek kendi en iyi derecesini yapmış ve sinyalleri çakmıştı. Michael Phelps'e ilişkin ilginç bir dipnot da 100 metre kelebekte 2003'te Barcelona'da dünya rekorunu kırmasıydı. O zaman 51.47 ile yüzen Amerikalı, aradan geçen 6 yılda derecesini 1½ saniyeye yakın geliştirdi. Bu örnek aynı zamanda Michael Phelps'in nereden nereye geldiğini göstermesi açısından da etkileyici.
9 Temmuz 2009 Perşembe
8 Temmuz 2009 Çarşamba
5 yılda 295 milyon €
Porto'nun sadece bu yaz ki transfer vurgunu 42 milyon €'ya ulaştı. Üstelik bu, sadece iki Arjantinli'nin Fransızlara satılmasından kazanılan para.
Portekiz kulübünün 2004'te Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu kazandığı yıldan itibaren transferlerden elde ettiği gelir ise muazzam. 5 sezon boyunca satılan oyunculardan elde edilen gelir 295 milyon €'yu buluyor ki bu rakama takımdan ayrılması olası gözüken Bruno Alves ve Aly Cissokho'nun tahmini değerleri de eklenmemiş. 5 sezon boyunca her yıl ortalama 5 futbolcu satılarak 60 milyon € transfer geliri elde edilmiş. Postun sonuna da 295 milyon €'luk hazineyi ekledik...
Anderson / 31.5m / M. United / 2007
Pepe / 30m / Real Madrid / 2007
R. Carvalho / 30m / Chelsea / 2007
Quaresma / 24.6m / Inter / 2008
Lisandro Lopez / 24m / Lyon / 2009
Deco / 21m / Barcelona / 2004
Bosingwa / 20.5m / Chelsea / 2008
Paulo Ferreira / 20m / Chelsea / 2004
Lucho Gonzalez / 18m / Marseille /
Maniche / 16m / D. Moscow / 2005
Seitaridis / 10m / D. Moscow / 2005
Derlei / 8m / D. Moscow / 2005
Diego / 6m / W. Bremen / 2006
Carlos Alberto / 6m / Corinthians / 2005
Ricardo Costa / 4m / Wolfsburg / 2007
Hugo Almeida / 4m / W. Bremen / 2007
Costinha / 4m / D. Moscow / 2005
Paulo Machado / 3.5m / Toulouse / 2009
Luis Fabiano / 2.8m / Sevilla / 2005
McCarthy / 2.5m / Blackburn / 2006
Nuno / 2.5m / D. Moscow / 2005
Helder Postiga / 2.5m / Sporting / 2008
Nuno Valente / 2m / Everton / 2005
Marek Cech / 1.75m / WBA / 2008
Alenichev / 0.75m / Sp. Moscow / 2004
6 Temmuz 2009 Pazartesi
sepet topu'nun avrupa'daki günlüğü
* 2-3 haftadır konuşuluyordu Nikos Zisis'in Olympiakos'a gideceği. Lâkin Yunan basketbolcu Benetton'un ardından ikinci İtalya seferini yapmak üzere Siena ile anlaştı. Son şampiyon Yunanlı oyun kurucuyu kadroya katadursun, Kaukenas'ın yolu Toscana'da ayrılacak gibi görünüyor. Real Madrid ve Panathinaikos Litvanyalı'yı istiyor. Ben olsam tercihimi Ettore Messina'dan yana kullanırdım. Terrell McIntyre'a da her yaz döneminde olduğu gibi sulanan takımların sayısı bir hayli fazla. PAO, Kaukenas'ı alamazsa Amerikalı'yı almadan bırakmaz Siena'nın peşini. İyi hoş da o kadar oyun kurucu ile ne yapacak Obradovic anlamadım gitti...
* Rus takımları bütçeleri revize ediyor. CSKA Zisis'in gitmesine izin verdi, Terrence Morris'i de yolladı. Buna karşın ilk kez Euroleague heyecanı yaşayacak olan Khimki ise gereksiz yere para verdiği Carlos Delfino gibi adamları yollayarak akılcı transferler yapmaya başladı. Oyun kurucu olarak Raul Lopez ile Carlos Cabezas alındı. Ki Cabezas'ın Malaga dışındaki ilk tecrübesi olacak Rusya yolculuğu. Kariyerine Malaga'da başladığını hatırlatmakta fayda var İspanyol oyun kurucunun. Sergio Scariolo akıllı iş yaptı ve daha önce birlikte çalıştığı iki oyuncuyu kadrosuna dahil etti. Zaten iki İspanyol'un da Khimki'yi tercih etme nedeni İtalyan coach.
* Lottomatica'da kötü geçen sezonun ardından bütçe küçülürken kadroda da ister istemez ayrılıklar olacak gibi duruyor. Sani Becirovic bütçe kısıntısı nedeniyle ücretinde indirim istendiğini bunun da kendisi için zor olduğunu söylemiş. Ayrıca Jasmin Repesa ve Bodiroga olduğu için Roma'ya geldiğini onların ayrılmasıdan rahatsız olduğunu da eklemiş.
* Olimpia Milano takım iskeletini bozmadan akıllı işler yapmaya devam ediyor. Bekleneni vermeyen Michael Hawkins Siena'ya postalanmış. Onun yerine ise kadroya dahil edilen isim Jonas Mačiulis. Litvanyalı üstelik 2 yıl için 1 milyon 200 bin € gibi makul bir rakama oynayacak.
* Maccabi Tel-Aviv her sezon olduğu gibi bu sezonda kadrosuna uzun takviyesi yaptı. David Bluthenthal, Avrupa kıtasına Maccabi ile ayak basmıştı. 5 yıl sonra yeniden Tel-Aviv'de. Partizan'ın iyi bir sezon geçirmesinde önemli rolü vardı Stephane Lasme'nin. O da İsrail takımına gelenlerden biri. NBA'de patlayan sonra da Avrupa'ya geri dönen ve 4 sezondur Rusya'da takılan Maciej Lampe de bir diğer yeni uzun. Son 2 sezondur Rytas'ta muazzam işler yapan Chuck Eidson da Litvanya'dan İsrail'e geçiş yaptı. Geçen sezon ki kadrodan ve 5'ten memnun olmayan Pini Gershon, Alan Anderson ve Andrew Wisniewski transferleriyle de 2009 model Maccabi ile İsrailliler'in karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Hani ptlarsa fena patlayacak türden bir kadro bu. Demedi demeyin...
en sonunda 15...
Etiketler:
ecnebi,
grand slam,
istatistik,
tenis
5 Temmuz 2009 Pazar
orjinal gol sevinci & michael jackson tribute
Michael Jackson'ın ölümünün ardından futbol sahalarında onu anmaya dair çok fazla hareket göremedik. Hafta içerisinde Barueri - Atletico Mineiro maçında Diego Tardelli, Mineiro'nun 3. golünü attıktan sonra gol sevincini "Moonwalk" yaparak kutlamıştı. Botafogo - Goias maçında da Botafogolu Victor Simoes attığı harika golü "Thriller" ile kutladı.
Haftanın, belki de sezonun en orjinal gol sevinci ise Houston Dynamo'nun Sierra Leoneli forveti Kei Kamara'ya ait. Kansas City deplasmanında takımını 1-0 öne geçiren Kamara, golün ardından şortundan çıkardığı beyaz eldiveni eline geçirdi ve resimdeki gol sevinci ile Jacko'yu andı iyi de yaptı.
54 yıllık rekoru da kırdı
Michael Jackson'ın İngiltere'deki patlaması devam ediyor. Ölümünün ardından geçen ikinci haftada da İngiltere Single ve Albümler listesine damga vurmaya devam ediyor MJ. Single listesine geçen hafta 11 numaradan giren Man in the Mirror, ikinci haftasında 9 basamak birden yükselerek haftanın en çok satan ikinci single'ı oldu. Man in the Mirror'ın yanı sıra Billie Jean, Thriller, Smooth Criminal ve Beat It ilk 20'de yer alan diğer Jackson şarkıları. Jacko 5 şarkıyla birlikte ilk 20'de yer alarak aynı zamanda 1955 yılında Ruby Murray tarafından kırılan ilk 20 içerisinde en fazla şarkısı olan şarkıcı ünvanını da ölümünden sonra ele geçirdi.
Michael Jackson geçen hafta ele geçirdiği Albümler listesinin zirvesini bu hafta da bırakmadı. Yalnız, geçtiğimiz hafta "Number Ones" ile 1 Numara olan Jackson, bu hafta ise 19 basamak birden yükselen "The Essential" albümüyle zirvede yer aldı. Jackson'ın 5 albümü ilk 10, 8 albümü de ilk 40 içerisinde yer alıyor. Böylece İngiltere'de her hafta farklı bir rekora imza atmayı da sürdürüyor Jacko.
Postun sonunda Michael Jackson'ın salı günü yapılacak anma töreni için başvuran kişi sayısının 1 milyon 600 bini aştığını da söyleyelim.
ve aykut kocaman göreve başladı
Aykut Kocaman’ın sportif direktörlük görevine başladığının açıklanmasıyla kafalarda oluşan en büyük soru işareti görev tanımı ve müdahil olacağı konulardı ve ilk sinyali Alex gibi bir fenomen ile vermesi bize ufak ta olsa bir fikir verdi.
Zico’nun başarısının hangi etkenlere bağlı olduğunu Aragones’le geçen bir sezon ortaya koydu. Newcastle United maçıyla başlayan değişim süreci kendi futbol anlayışını, takımın ve ülke futbolunun gerçekleriyle yoğurmasıyla devam etti. Doğru zamanda soğukkanlı ve doğru açıklamalar yaparak takım üstündeki baskıyı azaltması, kamuoyuna futbola birbaşka pencereden bakmayı öğretmesi onun hem Aykut Kocaman'dan hemde Daum’dan beklediğimiz özelliklerle ne denli donanmış olduğunun göstergesiydi.
Daum’un bu konuda neler yapacağını önceki sezonlardan iyi biliyoruz bunu gören yönetimin Aykut Kocaman hamlesini takdir ile karşılıyoruz fakat bu hamlenin başarısı sezonun başından sonuna kadar geçen takım olma anlayışına ve sorunlara nasıl müdahil olacağıyla ortaya çıkacak.
Buna gösterilecek en güzel örnek Galatasaray’ın geçtiğimiz sezon Hakan Şükür ‘abisini’ göndermesinin ardından kurduğu kadro kalitesine rağmen yaşadığı başarısızlıktır. Bu durum yerli-yabancı futbolcular arasında, saha dışındaki sorunlar ve takım olma anlayışındaki aksaklıklara doğru müdahaleleri yapamayan hocaların ve yönetimin başarısızlığıdır ki Galatasaray’ın ligi bitirdiği sıranın belkide en büyük sebeplerinden olduğunu söyleyebiliriz.
Şu an ki kadro kaliteleriyle 3 büyükleri sıralamak gerekirse Galatasaray ve Beşiktaş'ın listenin ilk iki sırasını alacağını görmek zor değil fakat saha dışı etkilerde Zico, Lucescu ve Fatih Terim örneklerinden yola çıkarak bakarsak Aykut Kocaman’ın sezon sonuna kadar geçecek şampiyonluk mücadelesine damgasını sezon sonunda vuracağını görmek şaşırtıcı olmayacaktır.
Sonuç olarak fotoğraftaki ikilinin bu sezona farklı bir etki katacağını düşünüyoruz.
Belirtmeden geçemeyeceğim o hep içimizde bir yara olarak kalacak ve Aziz Yıldırım’a bu konudaki kırgınlığımız hep devam edicektir bu yüzden diyorum ki: hey hey hey O Zico é nosso rei
Etiketler:
fenerbahçe,
futbol,
yerel
belluschi dragão'da...
Çok değil 1.5 yıl önce River Plate'teki oyunuyla patlayacak, Avrupa'ya sağlam bir paraya gelecek deniliyordu Fernando Belluschi için. 2008'in Ocak ayında Olympiakos 8 milyon €'ya onu kadrosuna katınca herkes biraz şaşırmıştı. İtalya ya da İspanya'da vasat üstü bir takıma transfer olması beklenirken Arjantinli Atina'nın yolunu tutmuştu. Olympiakos'ta kendisinden beklenenleri pek de fazla karşılayamadı Fernando Belluschi. Geride kalana 18 ayda 52 maçta forma giyerken sadece 9 gol atıp 5 de asist yaptı.
Beklentileri karşılayamayınca Olympiakos da Belluchi'yi gözden çıkardı. Geçen hafta Lucho Gonzalez'i Marsilya'ya veren Porto bu hafta da bir aksilik olmazsa Lisandro Lopez'i Lyon'a satacak. İki Arjantinli'nin Ligue 1'e satılmasıyla birlikte zayıflayan kadroya Fernando Belluschi takviyesi yapılıyor. Olympiakos Avusturya kampından Atina'ya dönerken Arjantinli ise Madrid'e geçti. Yazılanlara göre Porto, Belluschi'nin bonservisinin yarısına 4 milyon 500 bin €'ya sahip olacak. Bonservisin diğer yarısının sahibi ise Belluschi'nin menajeri Pini Zahavi. Arjantinli Olympiakos'tan önce Porto ile anlaşmak üzereydi. Hatta Dragão'yu bile gezmişti. Luka Modric misali o da gezidiği stadyuma değil en fazla parayı veren takıma gitmek zorunda kaldı. 1 ½ yıl gecikmeli de olsa Porto'nun yolunu buldu en sonunda. Kim bilir Diego'nun Bremen'de yaptığı patlamanın bir benzerini Fernando Belluschi de Porto'da yapar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)