Bugün 23 Nisan ama benim aklım birkaç gün sonrasında.
GS-FB maçında yani...
Siz Ali Sami Yen'e gidin; ben maçı Moskova'da oynatıyorum ve Pazar değil, Çarşamba akşamı oynuyorlar.
Çünkü Şampiyonlar Ligi maçları bildiğiniz gibi, Pazarları değil, Çarşambaları oynanıyor.
Bu da final maçı üstelik. İki Türk takımı Süperlig'i unutmuş, Şampiyonlar Ligi finali'ne çıkıyor!
Bütün dünyanın gözü yine bu derbide ama bu kez Şampiyonlar Ligi finali olduğu için izliyorlar...
Umulmadık iki takım finale adını yazdırmış; Platini'nin de keyfi yerinde anlayacağınız...
Maç başlıyor, Arda soldan iniyor, kesiyor, Hakan Şükür bilmem kaçıncı resmi golünü resim çektirir gibi atıyor. Sonra Lincoln sağdan iniyor, Roberto Carlos'u zarif bir çalımla ekarte ediyor ortalıyor top Volkan'dan dönüyor yine Lincoln'ün önüne düşüyor. Lincoln sert vuruyor ama az farkla out. Volkan Lincoln'ü teselli ediyor degaj yapmadan önce...
İkinci yarı başlar başlamaz Alex bir kalça hareketiyle Mehmet Topal'ı 3 metre geride bırakıp hızlanıyor ve nefis bir ara pasıyla Semih Şentürk'ü görüyor; o da yine fırsatçılığını konuşturup nefis bir vuruşla köşeye bırakıyor topu. Hem o, hem bütün Türkler şen. Ali Şen bile...
Maç daha sonra iki Mehmet'in karşılıklı birer golüyle 2-2 oluyor. Önce Topal olanı sonra Aurelio olanı atıyor golleri. Maç uzuyor. Halbuki daha yeni başlamıştı; ne çabuk doldu 90 dakika!
Sevinçten, gururdan gözlerim doluyor. 120. dakikaya gelindiğinde eşitlik bozulmamış. Hakem penaltı atışları yapılmayacağını söylüyor. Az önce UEFA ve FIFA ortak imzalı bir fax mesajı gelmiş Moskova basın tribününe... Yetkililer okuyor, hakem sahanın ortasında kulaklığını tuta tuta dinliyor. Fax'ta şu açıklama yazılı:
Bundan sonra Şampiyonlar Ligi Final maçı kuralları değişmiştir. 120 dakika sonunda eşitliğin bozulmaması halinde kupa iki takım arasıda paylaştırılacak... Tek kupa nasıl paylaşılır diye merak edenler için şu açıklama geliyor: Her sene dönüşümlü olarak bir kulübün müzesinde kalacak, bir sene sonunda kulübün amigoları eşleriyle ve çocuklarıyla beraber kupayı diğer takımın müzesine götürüp kendi elleriyle teslim edecek!
İki takım oyuncuları sahada Aziz Yıldırım'la Adnan Polat tribünde sarmaş dolaş...
Lincoln, Volkan'ı omuzlarına almaya çalışırken altında ezilme tehlikesi geçiriyor, Servet olaya el koyup her ikisini birden bir hamlede omuzuna alıyor... Aynı şekilde Hakan Şükür'ü omuzuna almaya çalışan Alex yere yıkılmak üzereyken Lugano gelip ikisini birden kucaklıyor...
Stadın ışıkları lazer gösterisine dönüşüyor... Gökyüzüne Galatasaray ve Fenerbahçe'nin amblemleri çiziliyor. Türkiye'de herkes sokağa dökülmüş, herkes birbirine kendi takımının bayrak ve formalarını hediye ediyor...
Bu arada Süperlig'de ne mi olmuş?
Onu da Sivasspor götürmüş! Hem de son maça bırakmadan şampiyon olmuş... Onların son maçında da tribünlerin yarısını Kayserililer doldurmuş. Yıllar öncesinde kalan utanç maçının anısını tamamen kazımak için tarihten, Kayseri'den otobüsler dolusu insan ellerinde Türkiye Kupası ile Sivas'ın şampiyonluğunu kutlamaya gelmiş!
Dedim ya bugün 23 Nisan... Hayal doluyor insan !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder