15 Ağustos 2008 Cuma

yine başardı

Geçtiğimiz yıl Osaka'da da beklemiyordum dünya ikinici olmasını, Pekin'de de. Her ikisinde de muhtemelen benim gibi çoğu kişiyi yanıltarak gümüş madalyanın sahibi oldu. Yarış öncesi atletlerin bu sezon ki derecelerine bakınca hiç umutlu değildim. Bu sezon Elvan'dan daha iyi derece yapan 18 atlet bulunuyordu. Ama o kendi temposunu doğru bir şekilde ayarlayarak hem gümüş madalyayı hem de tarihin en iyi üçüncü 10 bin metre zamanına imza atmayı başardı. Çoğu Türk sporcusunun "sakatlık" sebebiyle başarısız olduğu Pekin'de yüzümüzü güldürdü. Aslan gibi koştu, helal olsun diyoruz. Postu bitirirken Etiyopyalı Tirunes Dibaba'ya da "sen insan mısın" diyoruz. 9600 metre koşmuş biri son 400'ü nasıl böyle bir sprintle bitirebilir, gözlerimiz şaşı bakakaldık...

yorumsuz...

14 Ağustos 2008 Perşembe

zorunlu "mola"

Laure Manaudou için kötü günler Luca Marin'den ayrılmasıyla başladı. Daha sonra "özel resimleri" internette çarşaf çarşaf dolaşınca olayın Marin'in işi olduğu konuşuldu. Bu darbelerin üzerine Luca Marin, Manaudou'nun en büyük rakibi Federica Pellegrini ile çıkmaya başladı. Bu sürecin içerisinde 2001 yılından beri antrenörlüğünü yapan, onun bu kadar iyi bir yüzücü olmasındaki en önemli isim Philippe Lucas ile yollarını ayırdı. Özel hayatında yaşadığı bu sancılı süreç Atina'da 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz kazanan Fransız yüzücünün Pekin'de hayal kırıklığı yaşamasının da temel nedeniydi. Pekin'de yarıştığı hiçbir finalde ilk 5'e giremedi. Hatta 400 metre serbest finalinde son sırada yer aldı Laure Manaudou. Bugün kendisinden bir açıklama geldi. Yüzmeye bir süre ara vereceğini açıkladı Manaudou. Bu sürecin 1, 6 ay ya da 1 yıl olabileceğini belirtirken, 2007 yılında yaptıklarını ve yaşadıklarını düşüneceğini söyledi. 1 yıl içerisinde bu kadar düşüş yaşayan ender sporculardan birisi Laure Manaudou. Kariyerindeki belki de en büyük iki hatası; Luca Marin ile çıkmak ve Philippe Lucas'la yollarını ayırmaktı. Bu ara dip yapan kariyerini toparlamak için son fırsat 22 yaşındaki güzel Fransız için...

13 bavul

Marcelinho'nun Flamengo'ya transferi haberini geçtiğimiz günlerde yazmıştık. Kendisi Brezilya'ya dönüşü 13 bavulla yapmış ki Almanya'da kullandığı elektrikli ev eşyalarını bile yanında getirmiş. Brezilya basınının yakın bir arkadaşından öğrendiğine göre Marcelinho'nun şimdiki hedefi Almanya'da kullandığı arabayı Rio'ya getirtmekmiş. Hem bu kadar cimirilik yap elektrikli ev eşyalarını bile yanında getir, hem de o kadar masrafa girip Almanya'dan arabanı getirt. Tuhaf iş doğrusu...

we're going to ibiza...

yüzde 42'si yabancı...

Profesyonel Futbolcular Birliği tarafından yayınlanan "The Annual Review of the European Football Players’ Labour Market" adlı çalışma Avrupa ligleri ile ilgili ilginç istatistikleri ortaya koymuş. Ara ara postlarda bu istatistiklere yer vereceğiz. Avrupa'nın önde gelen beş ligi İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa'da futbolcuların ortalama yüzde 42.4'ü yabancı. Bu oran bir önceki sezona göre yüzde 3.5'lik bir artışı ifade ediyormuş. Yabancı futbolcuların oranı Premier League'de yüzde 59.5'e kadar çıkıyor. Beş ligde atılan gollerin ise yüzde 51.9'u yabancı futbolculardan geliyor.

"It's all politics"

Postun başlığı İsveçli güreşçi Ara Abrahamian'ın antrenörüne ait. Ermeni asıllı güreşçi Atina'da gümüş madalya kazanmıştı, Pekin'de ise bronz. Abrahamian önce yarıfinalde kaybettiği maç sonrası minder hakemleri ve hakem masası ile tartıştı. Madalya töreni sırasında ise podyumdan inerek madalyasını minderin ortasına bıraktı. Abrahamian'a göre altın madalya onun hakkıydı. Kariyerine altın madalya ile veda etmek istiyordu. Ama olmadı, olmamasının nedeni de hakemlerin kararları. Hakemler politik davranarak İtalyan Andrea Minguzzi'yi şampiyon yaptılar. Sporun içerisinde politakanın olduğu kimsenin reddemeyeceği bir gerçek. Ara Abrahamian'ın bronz madalyada kalmasının nedeni politik midir sorusunun cevabını bulmak ise imkansız...

havanın muhalafeti

Pekin'deki yağışlar genel olarak tüm programı engellenmese de açık havada yapılan spor etkinliklerinin sarkmasına neden oluyor. Yoğun yağıştan önceki günlerden tenis karşılaşmaları etkilenmişti bugün de bayanlar ve erkekler kano slalom yarışları şiddetli yağmurun kurbanı oldu ve ertelendi.

Ahmedinejat'ı beklerken...

Yaklaşık 1.5 saattir bu görüntüyü izliyoruz ofisin pencerelerinden. Saat 13:30'da uçağı inecek, 14:15'te Çırağan Sarayı'nda olacak Mahmut Ahmedinejat için neredeyse Avrupa yakası trafiğe kapatıldı. Bu işler her zaman ki gibi planlı olarak yapılmadığından olan yine vatandaşa oldu. Avrupa yakasına geçme talihsizliğini yaşayan insanlar yaklaşık 2 saattir köprü üzerinde bekletiliyor. Otobüs duraklarında da aynı vaziyet söz konusu. Üstelik hava sıcaklığının 30 derecenin üzerinde olduğu bir yaz gününde. Çok mu zordu dün sabahtan itibaren kapatılan yolları ve hangi saatler içerisinde yolların kapatılacağını duyurmak. İnsanların bu eziyeti çekmesi mi gerekiyordu? Bu kadar basit bir planlamayı yapmaktan da mı yoksunuz?

kardeş, abiyi denize döktü

Açık ara gecenin skorudur Anorthosis Famagusta'nın Olympiakos'u 3-0 yenmesi. Küçük kardeş, zengin büyük ağabeyine güzel bir ders verdi. Herhalde Anorthosis Famagustalılar da dahil olmak üzere kimse bu skoru beklemiyordu. Bir önceki turda Rapid Wien'e uyguladıkları tarifinin aynısıyla uğurladılar Olympiakos'u. Rum Kesimi milli düzeyde futbolunu geliştiremese de kulüpler düzeyinde, özellikle de Anorthosis Famagusta ile adımlar atmaya devam ediyor. Newcastle'dan hatırlayacağımız Temuri Ketsbaia'nın teknik direktörlüğünde her yıl bir adım daha ileri gidiyorlar. Ketsbaia 6 yıldır bu kulüpte ve kulübü iyi tanıyor. Takımın tecrübe eksikliğini Cedric Bardon, Dellas ve Savio gibi isimlerle giderdi.
Büyük abi için söyleyecek birşey yok. Ernesto Valverde için işler kötü gidiyor. Transfer döneminde toplam 8 oyuncuya 22 milyon 500 bin avroyu UEFA Kupası için harcatmadılar İspanyol'a. Karaiskákis'te 4 ya da 5 farklı bir galibiyet alamazlarsa Sokratis Kokkalis, kapının önüne koyar Basklıyı henüz 2. ayında. Bahsettiğimiz adam Olympiakos'u son geçtiğimiz yıl son 16'ya taşıyan teknik direktörü kovmuş biri.
Valverde ile ilgili anlamadığım bir nokta Fernando Belluschi'ye olan takıntısı. Hazırlık maçlarında fazla yer vermedi, dün akşamda 11'e koymadı kendisini. 6 milyon 500 bin avroluk üstelik de geçtiğimiz sezonun Arjantin'de en çok ses getiren topçusunu kulübede oturtmak için haklı bir nedeni olmalı insanın.
Son söz Dellas'ın lider olduğu bir savunma kolay kolay atmadan 4 ya da 5 gol birden yemez. Bate Brasov ile birlikte Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşayacak yeni bir takıma şahit olacağız galiba. Bu demek oluyor ki grup maçlarında 0 (sıfır) çekeceklerin sayısı bir hayli fazla olacak.

yorumsuz...

13 Ağustos 2008 Çarşamba

futbol keyfi

Birleşik Devletler'de işler yolunda. Erkek basket takımı ilk iki maçını rahat kazandı. Yarın Yunanistan ile oynayacaklar, geçmiş tecrübelere bakarsak rahat bir maçın kendilerini beklediğini düşünüyorum. Kobe Bryant boş gününü olimpiyat keyfi yaparak geçirdi. Amerikalı basketçi Arjantin'in Sırbistan'ı 2-0 yendiği maçta tribünlerdeydi.

gerrard'ın spor salonu sorunu!

Steven Gerrard evinin arka bahçesine bir spor salonu yaptırdı. 350 bin sterline malolan spor salonu iki katlı. Bu teknik özelliklerin ardından esas olaya gelmekte fayda var. Steven Gerrard'ın mahallesinde oturanlar bu yeni binadan memnun değil. Herşeyden önce şehirde düz çatılı binaların yasak olmasına ve bu konuda şikayet gelmesine rağmen Gerrard'ın spor salonu belediye meclisinden gerekli onayı almış. -Tabi Liverpool'un kaptanı aynı zamanda efsanevi isimlerinden biri olursanız yasa masa hak getire- Bununla da kalmamış spor salonu o kadar geniş bir alanı kaplıyor ki onun için ayrı bir posta adresi ve kodu söz konusu olmuş. Bütün bunlar bir araya gelince de mahalle halkı sinirlenmiş. Buna karşın Gerrard ve karısının özel hayatının korunması için etrafın ağaçlandırılması kararına varılmış. Mahallelilerin işin peşini bırakacağı yok. Lâkin bu yaşananlar Steven Gerrard'ın da umrumda değil, o yapmış spor salonunu keyfini sürüyor.

"dünya yıldızı" guroviç

Galatasaray, Milan Guroviç ile anlaşarak sezonun en iyi transferlerinden birini yaptı. Guroviç bundan 5-6 yıl öncesine kadar maça takılmak istediğinde bir takıma maç kazandırabilecek özelliğe sahipti. Bugün 32 yaşında doğal olarak bazı özellikleriniş kaybetse de hâlâ iyi bir şutör. Guroviç'in sporcu kimliği yanında siyasi kimliği de her gittiği ülkede ön plana çıkıyor. Galatasaray'a transfer olduğunun açıklanmasının ardından bu yönüyle ilgili yazılar, haberler yayınlandı. Bu haberler üzerine de dün kulübün resmi sitesinde basketbol şubesinden sorunlu yönetici Ahmet Dedehayır'ın bir demeci yayınlanmış. Ben demeci bugün gördüm. İçerikten ziyade bir noktaya takıldım. Dedehayır, Guroviç'i bir "dünya yıldızı" olarak nitelendirmiş. Hani Guroviç'in geçmişinde böyle bir unvan olsa anlayacağım. Galatasaray'ın yaptığı büyük iş kabul ediyorum. Ama Guroviç'i dünya yıldızı olarak nitelendirirsek Kobe Braynt'ı ve diğer süper yıldızları geçiyorum Carlos Navarro, Sarunas Jasikevicus, Theodolos Papaloukas gibi oyunları ne sınıfına koyacağız? Onlar için de "gezegen dışı yıldız" sınıflandırmasına gitmek gerek herhalde. Guroviç'in geriye dönüp de kariyerine baktığımızda bir Euroleague şampiyonluğu bile bulunmuyor. Oyununun devamlılığından da söz etmek mümkün değil. Tamam, Milan Guroviç iyi bir şutör ve normalin üzerinde de bir basketbolcu. Ama dünya yıldızı değil. İllaki birşeyleri zorlayıp, tuhaf durumlara düşmek mi gerekiyor...

en son talibi lille

Son bir yılda neredeyse Ukrayna ve Rusya'nın yarısı, Fransa'nın da 2/3'ü istedi Bobo'yu. İsteyen istiyor ama 10 milyon avroluk topçu olmadığı için Beşiktaş YK'nin istediği parayı kimse vermediğinden elde kalıyor Bobo. Bir nevi tok satıcının piyasadaki ürünü konumunda. Bobo ile ilgili gelen son haber Lille'in istediği. Öncelikli tercihleri Lensli Dindane. O olmazsa Bobo. Fransa ve Brezilya basınında çıkan haberin kaynağı ise Le Parisien. Ağustos sonuna kadar yani iki hafta daha bu dedikodu sürer gider, Bobo yine elde kalır...

togo efsanesi

Benjamin Boukpeti, Togo'nun en önemli şahsiyetleri arasında yerini aldı dün itibariyle. Niye aldı, neden aldı sorularını cevabını postun devamında bulacaksınız. Fransız anne, Togolu bir babanın çocuğu olarak Fransa'da doğan Boukpeti, Pekin 2008'de kano bireysel slalomda bronz madalya kazandı. Böylece adına yarıştığı Togo'ya tarihinde ilk olimpiyat madalyasını kazandırdı. İlk kez Atina'da yarışan ve o zaman 18. sırada yer alan Benjamin Boukpeti'nin 4 yılda gerçekleştirdiği aşamanın muazzam olduğunu inkar edemeyiz. Her ne kadar Togo ile bağları babası aracılığıyla olsa da, adına yarıştığı Togo'ya kazandırdığı madalya, ülke için büyük bir olay. Ulaştırma Bakanı Cornelius Aidam, ülkede çoğu insanın bilmediği bir sporda madalya kazanmak güzel bir sürprizin ötesinde" demiş. Kendisi haklı, kimse sorsalar Benjamin Boukpeti'nin madalya kazancağını tahmin edemezdi herhalde. Ki kendisine bu soruyu sorduklarında "İnanmanın zor olduğunu biliyorum ama benim için sürpriz değildi" diye konuşmuş. Postu da bu şekilde bitirelim..

iş kazası

Olimpiyatların en kötü kazası Macar halterci Janos Baranyai'nin başına geldi. 77 kg'de yarışan Baranyai, 145 kg'yi kaldırdıktan sonra, üçüncü hakkında 148 kg'yi denemek istedi. 148 kg'yi kaldırırken halterin altında kalan 24 yaşındaki Macar'ın sağ kolu kırıldı. Çektiği acı bir kenara, insan resimlerine bakınca bile içi ürperiyor. Janos Baranyai'nin bağırışı çektiği acının ne denli büyük olduğunun göstergesi. Kendisine acil şifalar dilemekten başka yapacak birşey yok...

en kârlısı staples center

Forbes farklı farklı, tuhaf tuhaf listeler yayınlamayı seviyor özellikle de spor alanında. En son yayınladıkları liste ABD'de en fazla kâr elde eden spor salonları. Listenin ilk sırasında Lakers ve Clippers'ın maçlarını oynadığı Staples Center bulunuyor. Staples Center'ı ise dünyanın en özel salonlarından biri olarak kabul edilen Madison Square Garden takip ediyor. Listede yer alan rakamlara bakınca insanın dudağı uçukluyor, ve bu salonların neden özel bir yönetim kademesi tarafından işletildiği daha iyi anlaşılıyor. Yılın 365'ünü de hizmet veren bu yapılar, bunun karşılığında sağlam kazançlar elde ediyorlar. Neyse postu uzatmaya gerek yok, listenin tamamı aşağıdadır... 1. Staples Center, Los Angeles 216 milyon dolar 2. Madison Square Garden, New York City 198 milyon dolar 3. Air Canada Center, Toronto Kanada 179 milyon dolar 4. American Airlines Arena, Dallas Teksas 160 milyon dolar 5. United Center, Chicago Illinois 160 milyon dolar 6. TD Bankworth Garden, Boston, Mass. 119 milyon dolar 7. Pepsi Center, Denver Colorado 111 milyon dolar 8. Wachovia Center Philadelphia Pennsylvania 126 milyon dolar 9. Verizon Center Washington DC 108 milyon dolar 10. Fenway Park Boston, Mass. 208 milyon dolar

12 Ağustos 2008 Salı

eve dönüş

Gremio macerasını saymazsak son 8 sezondur Avrupa'da top koşturuyordu Marcelinho. Kısa ve başarısız sayılabilecek bir Trabzon macerası da oldu kendisinin. En son Wolfsburg'da takım kaptanıydı. Fakat son zamanlarda dağıtmıştı. Adı bar kavgasına karışınca da Felix Magath'ın gözünden düşmüştü. Brezilya basını onun ülkeye geri döneceğini yazıyordu. Flamengo'nun adı da sıkça telaffuz ediliyordu. İlk başta satmıyorum dese de Wolfburg, son 5 gündür süren pazarlıklar sonuçlandı ve Flamengo ile anlaşarak ülkesine geri döndü Marcelinho. Wolfsburg yönetimi ve Felix Magath ise giderayak ona bir jest yaptı ve güzel bir uğurlama töreni ile Avrupa macerasına noktayı koydu. Koydı diyorum çünkü yaş gelmiş 33'e, bundan sonra bir daha eski kıta yolları kolay kolay gözükmez gibi Brezilyalı'ya.

indirim

Sezona iki hafta kala Sevilla'da taraftarların ilgisini çekmek için "indirim" başlatılmış. Geçtiğimiz sezonun formaları 17,90 €'ya yani yaklaşık 35 YTL'ye satılmaya başlanmış. Bizdeki forma fiyatlarını düşününce oldukça cazip bir teklif taraftar için.

mahalle sahasi

Fluminense için sezon iyi başladı ama kötü gidiyor. Herşey Copa Libertadores'i LDU Quito'a kaybetmekle başladı. Takım lige geri dönemedi. Şu sıralar son dört sıra içerisinde bulunuyorlar. Küme düşmeme mücadelesi verecekler gibi. Takımın teknik direktörü Renato Gaucho'nun görevine son verildi. Çok başarılı bir sezon geride kalmasına karşın, "dün dündür" mantığıyla yollar ayrıldı. Yerine gelen Cuca'nın işi zor. Üstelik takımın antrenman tesislerinde de zemin sorunu söz konusu. Hani bakımı es geçin, nadasa bırakılsa bu kadar kötü olur bir saha. Bizim mahallenin sahası bile taş-toprak zeminine rağmen bu otlaklık alandan daha iyiydi. Tekrar Fluminense'ye geri dönecek olursak en son ligin dibine demir atan Ipatinga'ya yenildiler. Bu kötü gidişe rağmen şansları küme düşme hattını ayıran çizgiden 4 puan geride olmaları.

bir "ilk"in mutluluğu

Zhong Man ülkesindeki en mutlu Çinli, en azından bugün için. Çünkü adı, Çin spor & olimpiyat tarihine geçti. Man, olimpiyat tarihinde eksrimde altın madalya kazanan ilk Çinli sporcu oldu. Erkekler bireysel kılıçta mücadele eden 25 yaşındaki Çinli sporcu önce yarıfinalde 2004'ün altın madalyalı ise Fransız Jullien Pillet'i, finalde de başka bir Fransız Nicolas Lopez'i yenerek olimpiyatların en güzel resimlerinden birinin kahramanı oldu.

fenomen

Pekin 2008'in en büyük yıldızı Michael Phelps. Yüzme yarışlarını seyretmenin bir numaralı nedeni 24 yaşında bu adamın kıracağı dünya rekoru ve kazanacağı altın madalyalar. Şimdiye kadar 3'ledi. 8'e doğru geri sayım devam ediyor. Yüzmenin ve olimpiyatlarının yıldızının en fazla ilgiyi gören kişilerin başında gelmesi de doğal. Havuzda ve havuz dışında herkes onun peşinde. Bir pop yıldızı msali ona dokunabilenler, onunla resim çektirebilenler bir bir mutlu. Michael Phelps "fenomen" olmuş gidiyor...

11 Ağustos 2008 Pazartesi

kapıyı gösterdiler

LA Galaxy sezonu fena başlamamıştı. Playoff potasında yer alıyordu Batı Konferanasında, hala da yer alıyor. Fakat takımın son 7 maçını kazanamaması Ruud Gullit ve Alexi Lalas'a kapının gösterilmesine neden oldu. Kulüp yöneticileri Chivas USA ile oynanacak perşembe günkü Los Angeles derbisi öncesinde takımda birşeyleri değiştirmek istemiş olmalılar. Bu durum bizim kulüplerin teknik direktörlerin görevine son veriş şekline benziyor. Önemli bir maç öncesi takıma gaz vermek için teknik direktörün işine son verilir ya o misal. LA Galaxy'den yapılan açıklamada Ruud Gulit'in kişisel nedenlerden dolayı ayrıldığı belirtiliyor. Tabi son 2 yıldır playoff bile yapamayan takımın bu yıl da playofflara kalamaması büyük hayal kırıklığı yaratacaktı, üstelik David Beckham'ın verimli oynadığı ve sakatlanmadığı bir sezonda.
Alexi Lalas'ın görevine şimdiye kadar son verilmemesi ise mucize. NY Red Bulls'tan Galaxy'e geçtiğinden bu yana Los Angeles ekibi playoff yüzü göremedi. Hoş Lalas, New York'tayken de Red Bulls playofflara hasretti. İşlerin kötü gitmesine karşın iki hafta önceye kadar daha üst düzey bir göreve gelmesi bekleniyordu Alexi Lalas'ın (Başkanlık ve genel menajerlikten daha öte ne tür bir görev olabilir ki). Fakat kötü gidiş sona ermeyince Gullit ile birlikte onu da aradan çıkardılar. Hollandalı'nın işine son verilmesi ile birlikte yardımcı antrenör Cobi Jones takımın başına geçti. Jones futbolu bırakmasının üzerinden 1 yıl bile geçmemişken böyle bir sorumluluğu taşıyabilecek mi bu büyük bir soru işareti. Ama oldu ki takımı bu zor durumdan çıkarır bir de başarılı bir playoff geçirirse önümüzdeki birkaç yılı garanti altına alır.
Fotoğraf: Getty Images

sezona hazır

Tottenham kaptanı Ledley King, sezonun başlamasına bir hafta kala oldukça formda görünüyor. Gece kulübü çıkışında sarhoş bir halde yerlerde sürünürken "The Sun"a yakalanmış. Zaten ya The Sun ya da News of the World bu tür atraksiyonları kaçırmaz, fena halde de rezil eder adamı. Muhtemelen resimleri görünce Juanda Ramos sağlam bir küfür basmıştır King'e. İnsanın kendisini bu kadar rezil etmesine gerek var mıydı?

olimpiyatların zenginleri

Resimdeki üç arkadaşın da ortak yönü aynı listede yer alması. Roger Federer, Ronaldinho ve Kobe Bryant yıllık kazançlar göz önüne alınarak yapılan "olimpiyatlarda mücadele eden en zengin sporcular listesinde" ilk dört içerisinde yer alıyorlar. Listenin tepesindeki isim 24 milyon 500 bin avroluk kazancıyla Kobe. Onu takım arkadaşı LeBron James izliyor. James'in yıllık kazancı ise 23 milyon 800 bin avro. Listenin tamamı aşağıda mevcut... Kobe Bryant, Birleşik Devletler 24,5 milyon € LeBron James, Birleşik Devletler 23,8 milyon € Ronaldinho, Brezilya 23,2 milyon € Roger Federer, İsviçre 22 milyon € Yao Ming, Çin 17,6 milyon € Dwyane Wade, Birleşik Devletler 16,9 milyon € Dirk Nowitzki, Almanya 15,7 milyon € Jason Kidd, Birleşik Devletler 12,5 milyon € Pau Gasol, İspanya 9,4 milyon €

esinlenme

Manchester City Ve Middlesborough'nun yeni sezon formalarını görünce insanın aklına Milano ekipleri geliyor. City, Milan'dan Middlesborough da Inter'den esinlemiş gibi duruyor. Bunu renkler açısından değil, formanın tasarımı açısından söylüyorum. Üstelik bu sadece benim dikkatimi de çekmemiş, olay Brezilya basınına bile yansımış. Yan yana formaları koyunca ana hatlar açısından bir bir benzerlik kaçınılmaz olarak insanın gözüne çarpıyor.

pekin'in şansızı

Pekin 2008'in şu ana kadar ki en şansız kişisi Welisson Silva. 69 kg'de Brezilya'yı temsil eden Silva, 162 kg'yi kaldırmaya teşebbüs ederken, bu kaldırışın hayatına mal olabileceğinden habersizdi. Brezilyalı haltercinin şansı varmış ki olayı geçirdiği şokla atlattı.

terliksi sorunlar

"Siyah-beyazlı takımın genel menajeri Sinan Engin, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Affetmek büyüklüğün şanındandır. İbrahim Üzülmez ve İbrahim Toraman'ı affettik" dedi."
Yaklaşık 1 aydır gideceklar, satılacaklar, geri dönmeyecekler diye konuş, sonra da affet; affettikten sonra da böyle bir açıklama ile durumu izah et. Takım içi disiplinin nasıl sağlanamayacağına dair iyi örneklerden biridir bu "İbrahimler arası terlik hadisesi"....

bush pekin'de! #2

George W. Bush'un Pekin macerası devam ediyor. Bush, dün Birleşik Devletler basketbol takımının Çin ile oynadığı maçta tribünlerdeki yerini almıştı. Maç esnasında çekilen bu enstantaneyi "Darwin Kuramı"nı savunan bilim adamları rahatlıkla kullanabilirler. Bu yüz ifadesini başka kimsede görmek mümkün olmaz herhalde. Bush'un karısının da pudrası fazla kaçmış, pandomimci mi yoksa mumyamı karar veremedim bir türlü. Aşağıdaki resimde ise takıma olan destek son düzeyde. Arka planda da 1990'lı yıllarda dünyayı savaş alanına çevirmek isteyen Baba Bush duruyor...

yeniden dönüyor

Euro 2004'te Hollanda-Portekiz yarıfinal maçının ardından futbolu bırakmıştı Marc Overmaars. Gerçirdiği sakatlıklar onu bir türlü rahat bırakmıyordu zaten. Aradan 4 yıl geçti, 35 yaşına geldi ve futbola geri dönmeye kaarar verdi. deStentor'un haberine göre ikinci lig ekiplerinden Go Ahead Eagles ile çalışmalara başlamış Overmars. Ne zaman geri döner onu Allah bilir. 4 yıl profesyonel olarak oynamadıktan sonra geri dönüş yapmak pek de kolay değil, üstelik 35 yaşındaysan bir de...