9 Ekim 2008 Perşembe

100 kg pirinç

Nadson Rodrigues de Souza futbol hayatını Japonya'da sürdüren Brezilyalıalrdan biri. Kendisi J League 2'de Vegalta Sendai takımında forma giyiyor. Peki bu Nadson'u bloga konu yapan olay ne? Vegalta'nın sadık taraftarlardından Sendai şehrinin yerel pirinç üreticilerinden Sérgio Iwasaki takımın ve özellikle de Brezilyalı futbolcunun motive olması ve daha çok fol atması için aklına parlak bir fikir geliyor. Brezilyalı'nın attığı her gole 100 kg pirinç ödülü vereceğini açıklıyor taraftar Iwasaka. Şimdilik Nadson'dan şu ana kadar gol sesi çıkmadı. Iwasaka'nın pirinçleri onu beklemeye devam ediyor...

peta için...

Bernie Ecclestone'un kızı Tamara, Peta'nın kampanyası için soyunanlar kervanına katılmış. Babası Formula 1'in sahibi olunca Tamara'nın verdiği pozun ve mesajın Formula 1 ile ilintili olması çok doğal. Peta için daha önce de Amanda Beard soyunmuştu. Ne diyelim yapılan iş kutsal bir amaç uğruna...

jaap stam'ın brezilya turu

Jaap Stam şu sıralar Brezilya'daymış Brezilya basınının yazdığı kadarıyla. Porte Alegre'de önce ikinci lig maçını sonra da Gremio-Santos maçını izlemiş. Bulunma nedeni Manchester United için genç yetenekleri takip ediyormuş. Onun kulüpten ayrılma hikayesini ve Alex Ferguson hakkında söylediklerini hatırlayınca "profesyonelliğin" ne olduğunu bir kere daha anlıyorum. Sevmezsen, konuşmazsın ama işini yaparsan sorun yoktur...

didier dehamps & psg

Paris Saint Germain sezona fena başlamayınca ilk 4'te yer alır yorumları yapılmıştı hemen. Peşisıra gelen haftalarda 1 mağlubiyet, 2 beraberlik ile ikinci 10'a indiler. Gidişatın geçen sezon gibi olmasından endişe ediliyor. Veteranları sağlam, gençleri yetenekli bu kadrodan Paul Le Guen 1,5 sezondur pozitif işler yapamadı. Daha doğrusu işin sonuç kısmına birşeyleri yansıtmadı. Şimdi yeniden onun geleceği tartışılmaya başlandı. Eski takım arkadaşı Didier Deschamp'ın onun yerine geleceği yazılıyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz misli dedikoduların sesi artınca PSG yönetimi de resmi siteye yok öyle birşey tarzında birşeyler koymuş. Deschamp'ın adı Domenech'in yerine de geçiyor. Acaba Saint Germain mi yoksa Fransa Futbol Federasyonu mu erken davranacak. Bu arada Paul Le Guen'in son 2 yıldaki performansı PSG'de değil de Beşiktaş'ta gösterse 15 kere kovulmuştu kendisi!!!

"tam destek, hep destek" zihniyeti...

çarpraz sorgu

8 Ekim 2008 Çarşamba

jose peseiro & gel git

Jose Peseiro'yu Sporting Lizbon ve Panathinaikos'tan hatırlayabilirsiniz. Lizbon ekibini 2005'te UEFA Kupası finaline çıkartmış, evlerinde oynanan maçta CSKA'ya kaptırmışlardı kupayı. Komşudaki tecrübesi de pek parlak geçmedi. PAO'nun başında ancak bir sezon kalabildi. Portekizli bugünlerde Romanya medyasının gündeminde. Sezon başında Rapid Bükreş ile 3 yıllık sözleşme imzalanmıştı Portekizli'yle. Fakat geçtiğimiz hafta kendisine bir tür "Ertuğrul Sağlam muamelesi" yapıldı. 1-1'lik Wolfsburg maçı sonrasında Rapid kupadan elenince kulübün Ürdünlü sahibi ve başkanı Fathi Taher, Peseiro'nun görevine son verdi. Fakat onun yerine de kimseyi bulamadılar. 1 haftadır görüştükleri bütün teknik direktörler Taher'e red cevabı verince, o da çareyi u dönüşü yapmakta buldu ve Peseiro'ya ikinci bir şans verdi. Bunun Portekizli için bir şans mı yok şanssızlık mı olduğunu tartışmak gerek. Rapid'in işi ligde de zor. 10 hafta geride kaldı Lider Dinamo Bükreş'in 12 puan gerisinde 11. sıradalar. Muhtemeşen 2 aya kalmaz bir kere daha kapıyı gösterirler Jose Peseiro'ya...

taktiksel eleştiri

Resimdeki arkadaşlar İsviçre Milli Takımı'nın haftasonu Letonya maçına hangi taktik ile çıkacağına tartışıyorlar olsa gerek. Bundan böyle de "trene baktığı gibi bakma" lafını kullanmadan önce iki kere düşünmek gerek...

palmeiras & ferrari

Bir önceki sponsorları Fiat'tı. İki gömlek sınıf atlayarak Ferrari ile anlamış Palmeiras. Benim bildiğim ilk defa Ferrari bir futbol kulübüne forma reklamı veriyor. Şampiyonluk yolunda Gremio ile kafa kafaya giden Rio kulübü şampiyonlukla sezonu tamamlarsa bu Ferrari'nin uğurundan olsa gerek. Malum onlar kırmızı arabalarıyla kazanmaya alışıklar...

7 Ekim 2008 Salı

sinan engin'den "özlü laflar"!!!

"...Ben Yıldırım Demirören yönetimi ile geldim ve bugünden sonra sadece onlarla beraber giderim. Ayrıca şunu da belirteyim Beşiktaş'ın yeni hocası yabancı olacaktır. Dün ve bugün medyada çıkan haberlerde Mustafa Denizli'nin adı Beşiktaş ile anılıyor. Ama ben bu takımın menajeri olarak kesinlikle böyle bir düşüncemizin olmadığı söylemek isterim. Denizli'nin Beşiktaş'ın teknik direktörü olmayacağını kesinlikle söyleyebilirim. Ayrıca yabancı olmasının düşündüğümüz yeni teknik adamımıza bu takımı en iyi anlatacak kişi benim. Yeni gelecek teknik adamımıza kısa sürede hem ülkemizi, hem de Beşiktaş'ın içinde bulunduğu durumu en iyi şekilde anlatacağıma eminim. Kimse Beşiktaş'ı düşünmüyor. Herkes olayları kendine göre yorumluyor. Ama ortada Beşiktaş var ve bu durumdan en çok zarar gören kulübümüz oluyor. Son oynadığımız Hacettepe maçında beni istifaya davet eden taraftarlarımıza da söylemek istiyorum. Ben istifa edince her şey düzelecek miydi? Bundan sonra herkes Beşiktaş'ın menfaatleri için ne dediğini ve nasıl hareket ettiğine dikkat etmelidir"
İnsan bu açıklamayı ve özellikle de renkli kısımları okuyunca kendi kendine Beşiktaş için hiçbir umudun olmadığını bir kere daha anlıyor. Acı ama gerçek...

zalgiris iflas mı ediyor?

Litvanya basını Zalgiris'in iflas etmenin eşiğinde olduğunu yazıyor. Kulübün 6.7 milyon avro borcu bulunuyormuş, bu nedenle de oyuncuların maaşlarını ödeyemiyormuş. Kulübe para koyacak yatırımcılar ise söz konusu borçtan dolayı vazgeçiyormuş. Zalgiris'in geleceği belirsiz görünüyormuş. Hatta Loren Woods, Jonas Maciulis ve Ratko Varda'nın takımdan ayrılması bekleniyormuş. Hep -miş'li geçmiş zaman kullandım çünkü Litvanya basını baz alınarak bu haberler yapılıyor. Benim anlamadığım kulübün manevi başkanı, sahibi ne derseniz deyin Zalgiris denilince akla ilk gelen isim olan Arvydas Sabonis bu yaşananlara neden seyirci kaldığı ya da seyirci kalıp kalmadığı. En azından Litvanya hükümeti ülkenin en önemli spor kulübüne el uzatır diyorum. 7 milyon avro için bu hale düşmek gerçekten acı...

cr7

Christiano Ronaldo'nun giyim markası CR7, ikinci mağazasını Lizbon'da açtı. Konsepti Christiano Ronaldo'nun metroseksüel tarzıymış. Christiano Ronaldo ve metroseksüellik tuhaf bir ikili, en azından kulağa öyle geliyor...

6 Ekim 2008 Pazartesi

tarihi ruslar yazdı...

Sağolsun Eurosport da olmasa Futsal Dünya Kupası'ndan bihaber dolaşacağız. Akşamüstü 19.00-20.00 gibi keyfili saatlere maçları koyuyorlar pazar gününden bu yana. Şansıma bu akşam Rusya-Solomon Adaları maçına denk geldim ve Rusların tarih yazışını da görmüş oldum. Efendim ilk yarısını 20-0 önde kapadıkları maçı 31-2 kazanan Rusya, Futsal Dünya Kupaları'nın hem en farklı skorunu hem de bir maçta en fazla gol atma rekorunu kırdı. İşin galibi Slav ırkından gelen bu ülkenin milli takımda iki sihayi futsalcının bulunması. Ruslar futsala son yıllarda sağlam yatırım yapıyor. Dinamo Moskova 2 milyond olarlık bütçe ayırıyor. Böyle olunca bu işin ülkesi Brezilya'dan da iki futsalcı devşirilip, Rus tabiyetine geçmiş. Gerçi çok şaşırmamak lazım bayan ve erkek basketbol takımlarını Amerikalı oyun kuruculara temisl etmiş bir ülkeden bahsediyoruz...

global kriz dedikleri...

24 ekim 1929...

farklı olmak...

Fotoğraflar haftasonu koşulan Budapeşte Maratonu'ndan. Farklı olmak bu olsa gerek...

marcelo gallardo & d.c. united

MLS'in en pahalı oyuncularından biri yıllık 1 milyon 900 bin dolarlık kazancıyla Marcelo Gallardo. Üstelik bu miktarın da garanti para olduğunu söylemek lazım. Diz sakatlığı nedeniyle D.C. United'ın normal sezonda kalan 3 maçında da oynayamayacak, yani kısacası sezonu kapattı. Sezon içerisinde de çokça sakatlanmıştı Arjantinli. MLS'de ilk sezonu geride kalırken toplam 15 maçta forma giydi. Ki bunların 14'ün de 11'de yer aldı. Maç başına 77.5 dakika sahada kaldı. Bunun karşılığında 4 gol attı 3 de asist yaptı. Takımın toplam attığı golün 41 olduğunu düşünürsek takımın hücum gücüne katkısı da yüzde 17-18 civarında olmuş. En önemlisi de takımı 3 maç kala konferasnında sondan ikinci. Verimsiz geçen bir sezonun ardından Gallardo ile devam edilecek mi? Bu sorunun yanıtını aralık, ocak gibi alırız...

teselli oktoberfest'te

willie solomon

wnba'de şampiyon detroit shock, mvp katie smith

Hem Detroit organizasyonundan hem de Bill Laimbeer'den pek hazetmem. O ndenle bu post için başlık yeter de artar bile...

belgrad derbisi'nin "incileri"

Haftasonu Belgrad derbisi daha doğrusu Sırbistan derbisi oynandı. Partizan, Kızılyıldız deplasmanından 2. yarıda bulduğu 2 gol ve 2-0'lık galibiyetle döndü. Partizan sezona açık ara formda başlamış, 6'da 6 yapmıştı. Kızılyıldız ise falaket bir başlangıçla ancak 2 galibiyet alabilmişti. Bu açıdan bakıldığında sonuç normal, Partizan'ın bu formuyla Kızılyıldız'a yenilmesi sürpriz olurdu, olmadı... Maçın en ilginç anlarından biri Kızılyıldızlı Edgar ile Partizan'ın Portekizlisi Moreira'nın kapışmasıydı. Kendi evinde ezeli rakibine yeniliyorsun, rakibin de vakitten çalmaya çalışıyor tabi sinir bozucu birşey. Edgar da "hştt, zaman çalma" der misali gidip dayılanmış sahadaki diğer siyahi futbolcuya. Tabi racona uymayan bir durum söz konusu. Resimlerden de anlaşılacağı gibi Edgar kardeşimize Allah bir boy vermiş, Moreira ise boy fakiri. 1.91'lik Edgar'ın 1.67'lik Moreira'ya kafayı çakması için biraz alçaktan uçuş yapması gerekiyor. Kafayı çakmış mı yoksa çakmamış mı bilemem ama Portekizli bundan iyi fırsat olmaz demiş olmalı ki kendini yer bırakmış. Kızılyıldız kalecisi Božović'in değişik yerden kaldırma teknikleri bile işe yaramamış...

5 Ekim 2008 Pazar

mls'de playofflar yaklaşıyor...

"başkan ne iş?!"

Vasco de Gama'da kötü gidiş sürüyor. Onlar gibi son sıralarda bulunana Figueirense ile evlerinde oynadılar. 6 puanlık maçtan 4 gollü mağlubiyetle ayrılınca taraftarlar tribünde gördükleri Başkan Roberto Dinamite'ye "başkan ne iş, yolumuz Serie B mi" demişler. Vascoluların saygısı var Dinamite'ye. Kulüp tarihinin en fazla forma giyen ve en çok gol atan futbolcusu Roberto Dinamite. Bizim kulüp başkanları gibi "param var, herşeyi yaparım, kulübün de içine ederim" tarzında biri değil. Gerçi haksızlık etmeyelim bizim 3 büyüklerden sadece birinde bu tür; futboldan anlamayan, hem kulübün değerlerini mahveden hem de "ben çekip gitmem o kadar para saydım" diyen bir başkan bulunuyor. Bu nedenle tribünde bu tip bir dialog da pek mümkün değil. Hani siz sinirli bir taraftar olarak bu ne iş deseniz muhtemelen size ana, avrat düz giden bir kulüp yöneticisi ya da başkan ile muhattap oluruz. En azından bu duruma örnek geçtiğimiz sezondan bir Beşiktaş maçı mevcut. Neyse biz konumuza dönelim; Vasco'da gidiş iyi değil ligde sonuncular, Campeonato Brasileiro'nun da bitmesine 10 hafta kaldı. Serie B'ye düşmek istemiyorlarsa toparlanmaları gerek. Bardağın dolu tarafı son on sıradaki takımlar arasında 8 puan fark bulunuyor. Üstelik her takım da birbirini yenebiliyor. Böyle olunca da köprünün altından çok sular akar diyebiliriz...

acb'de sezon başladı...