31 Mayıs 2008 Cumartesi

ilk maç cuma sabahı...

6 Haziran Cuma 03:30 TD Banknorth Garden - Boston
10 Haziran Pazartesi 03:30 TD Banknorth Garden - Boston
11 Haziran Çarşamba 03:30 Staples Center - Los Angeles
13 Haziran Cuma 03:30 Staples Center - Los Angeles
16 Haziran Pazartesi 03:30 Staples Center - Los Angeles#
18 Haziran Çarşamba 03:30 TD Banknorth Garden - Boston#
20 Haziran Cuma 03:30 TD Banknorth Garden - Boston#
#: Gerekirse

keyifler yerinde

Fluminense'de keyifler yerinde. Takım lige iyi başlayamasa da Copa Libertadores yarı final ilk maçında Buenos Aires'de Boca ile 2-0 geriden gelerek berabere kalmayı başardı. Rövanşta sonları Atlas gibi mi olur bilinmez ama Boca maçı sonrası taraftarların idmana ve maç biletlerine ilgisi muazzam...


21 yıl sonra tekrar finalde...

Doğu Konferansı şampiyonu Boston Celtics...

29 Mayıs 2008 Perşembe

hamsik, gokhan inler, capel ve hleb

Resmi olarak açıklanmasa da Jose Mourinho'nun Inter'in başına geçmesiyle birlikte, istediği futbolcular hakkında da rivayetler başladı. La Gazetta Della Sport'a göre Portekizli'nin transfer listesinin ilk sırasında Napoli'den Hamsik var. Slovak futbolcunun hücumdaki verimliliği ve yaratıcılığı Napoli'nin bu yılki en büyük artısıydı. Onu transfer etmek için iyi bir parayı gözden çıkarması gerekecek Inter'in. Mourinho'nun kaleasını tamamlayacak diğer isimler ise Gökhan İnler, Capel ve Hleb. Inter'in Capel için Tottenham ve Juanda Ramos'u, Hleb için ise Barcelona'yı ekarte etmesi gerek. İşleri hiç de kolay değil. Bu dörtlü içerisinde Gökhan İnler'i transfer etmek en kolayı gözüküyor. Gerçi Udinese'nin kadrosu da şu sıralar kuşat altında. Önümüzdeki günlerde yeni isimler bu listeye katılır...

satılık...

Getafe Başkanı Angel Torres, Reuters'e kulübü 40 ile 50 milyon avro arasında bir paraya satmaya hazır olduklarını söylemiş. Torres ve ismi açıklanmayan iki kişi daha kulübün yüzde 100'üne sahipler. Danışmanlığını Londralı yatırım bankası Seymour Pierce'ın yaptığı kulüp için çok sayıda İngiliz ve Ortadoğu'lu yatırımcının ilgilendiğini de söylemiş Angel Torres. Kulübün son 5 yıldır kâr elde ettiğini ve sportif performanslarının da fena olmadığını düşünürsek, parası olanlar için iyi bir yatırım olabilir Getafe...

tarihe geçti

Josef Hickersberger onu turnuvaya gidecek 23 kişilik kadro içinde tutunca bir şampiyona rekoruna da imza atmış oldu. Ivica Vastic, Avrupa Futbol Şampiyonalarının en yaşlı futbolcusu olarak tarihe geçti. 38 yaşındaki Hırvat asıllı Avusturyalı, ülkenin katıldığı son büyük turnuva, 1998 Dünya Kupası'nda da forma giymişti...

27 Mayıs 2008 Salı

bilet fiyatları enflasyonu katladı

İngiltere'de Premier League kulüplerinin bilet fiyatları geçtiğimiz sezona göre ortalama yüzde 7.2 oranında artacakmış. Bu oran ülkedeki enflasyonun iki katı anlamına geliyor. Orta halli bir kombine biletin fiyatının 590 sterlin civarında olacağı tahmin ediliyor. Şampiyon Manchester United'ın kale arkaları tribünlerinin kombine biletlerinin fiyatı 665 sterlin civarında. Geçtiğimiz yıla göre bu fiyatlardaki artışın oranı yüzde 6. Durumun özeti şu; İngiltere'de stadyumda maç izlemek enflasyonun 2 katına denk geliyor...

premier league'in yabancı istatistikleri

Sağolsun RKG yollamış BBC'nin yaptığı haberin linkini. İngiliz yayın kuruluşundan Matt Slater ve Simon Austin'ın yaptığı araştırmaya göre gözümüze gözükenin tersine Premier League'de yabancı futbolcu sayısı azalmış. En azından geride bıraktığımız sezonun rakamları öyle gösteriyor. Ligdeki 498 futbolcuların yüzde 34'i yabancı.

En çok yabancı futbolcu oynatan takım Arsenal. Kuzey Londralıların 11'deki ortalama 10.7 futbolcusu İngiliz değil. 11'de en fazla yerli topçu bulunduran takım ise diğer Londralılardan West ham United. Onların sahaya çıkan futbolcularından 6.61'i Adalı.

Diğer liglerle karşılaştırıldığında Premier League, sezonun son haftasında sahaya çıkan 11'lerdeki yerel futbolcu sayısı en yüksek lig durumunda.

kısır döngü

Yıldırım Demirören'in Başkanlığından bu yana Beşiktaş'ta süregelen bir kaos var. Bu kaosu kısır bir döngü içerisinde kulübün bütününde görsek de, futbol ve basketbol da daha da fazla hissediyoruz. Akşamüstü Ergin Ataman'ın basketbol takımının antrenörlüğünü bıraktığı haberini okuyunca 3 sezon öncesi aklıma geldi. O zaman takım, Ülker'i eleyerek finale yükselmiş, finalde Efes'e kaybedince neredeyse takımın tamamı bir suç işlemiş gibi dağıtılmıştı. Ertesi sezon vasat oyunculardan kurulu bir takımla vasat bir basketbol oynayan takımın antrenörü Murat Didin sezon ortasında göevi bırakmıştı.

Bu sezon da benzer bir tablo var. Sezona sağlam bir takım ile başlanıldı. Nisan ayı başına kadar herşey sahada yolunda gidiyordu. Önce ULEB'de çeyrek finalde Galatasaray'a elenildi. Sonra normal sezonda lig lider tamamlandı. Ama playoff'ta yarı finalde takım sezonu kapadı. Telekom'a elenmesiyle birlikte takımın dağılacağını, en azından çoğu oyuncu ile yolların ayrılacağını tahmin ediyordum. Nitekim Ergin Ataman, gelecek sezon işlerin çok daha zor olacağını anlamış olacak ki, sezonun hemen bitiminde "ben yokum" dedi. Oyuncularla ilgili de çeşitli rivayetler söz konusu. Kanaatim, çoğu oyuncunun gideceği ve vasat yabancılardan kurulmuş bir takım ile öylesine bir sezon geçirileceği. Yıldırım Demirören'in zaten vizyonu da "anlık, günlük başarılar" üzerine kurulu olduğu için buna çok da şaşırmadım, şaşırmayacağım da. İstediği kısa vadeli başarılar gelmeyince de herşeyi bir anda yıkmaktan çekinmiyor. Uzun vadeli, kurumsal yönetim ilkelerinden nasiplenmemiş bir kulüp de bunların olması çok doğal. Bize de tebrikler demekten başka birşey düşmüyor!!!

bruno labbadia

Star 1'in Bundesliga'yı yayınladığı dönemlerde sık sık duyardık adına Bruno Labbadia'nın. Pivot santrafor anlayışının temsilcilerinden kendisi. Bayern'in formasının en güzel olduğu (bana göre) dönemde Münih'te forma giydi. 33 yaşında Bielefeld formasıyla 28 gol atarak golcülüğün yaşının olmayacağını göterdikten sonra Karsruhe formasıyla futbola veda etti. Bruno Labbadia'nın Alman futbol tarihine de geçmişliği vardır hem Bundesliga hem de Bundesliga 2'de 100 gol atarak. Labbadia konulu neden bir post yazdın diyorsanız cevabını vereyim. İyi bir sezon ortasının ardından felaket bir yıl sonu bitirişine imza atan Bayer Leverkusen'de Michael Skibe'nin yerine getirilen isim tahmin edebileceğiniz gibi Bruno Labbadia oldu.

Greuther Fürth ile Bundesliga'da fena bir sezon geçirmeyen Labbadia, takımıyla sezonu 6. sırada tammaladı. Rudi Voeller bu performansıo beğenmiş olacak ki onu takımın başına getirdi. Labbadia'nın elinde fena bir kadro yok. Defansa ve ortasahaya yapılacak 2-3 takviye ile üst sıralara oynayabilir. Bundesliga'daki antrenörlük tecrübesine bu kadar üst düzey bir takımda başlamayı kaldırıp kaldıramayacağı onun önündeki en büyük engel...

26 Mayıs 2008 Pazartesi

"guga" başaramadı

Tamam Goran Ivaniseviç tarzı bir mucize beklemek biraz fazla olurdu son 4 yılda sakatlıklardan dolayı sadece 19 maç oynayan ve bunların 5'ini kazanan bir adamdan. Ama hani onu bize tanıtan, "hadi Brezilyalı çocuk" dedirten turnuvanın da daha ilk turunda elenmesi üzücü. Eski günlerin hatırına, 1990'lı yıllarda tenis izlemekten keyif alan biri olarak isterdim ki Gustavo Kuerten, en azından bir çeyrek final görsün Paris'te. Ne yazık ki olmadı. Değil çeyrek final, set bile alamadı Fransız Paul-Henri Mathieu'den. Ama maç sonunda düzenlenen seramoni ve ona verilen ödül, "Roland Garros"un onun için, onun da "Roland Garros" için neden değerli olduğu olduğunu gösterdi. Herhalde Roland Garros'ta bir ilk tur maçında Philippe Chatrier'in bu kadar dolu olduğuna tanıklık edebilmemiz için uzun süre bekleyeceğiniz...

memlekete dönüş...


Ahmed Hassan, 10 yıl önce Kocaelispor'a transfer olarak veda ettiği ülkesine, Al Ahly ile imzaladığı 3 yıllık sözleşmeyle geri döndü...

saint germain'e yeni başkan

Sezonu son anda kümede kalarak ve iki kupada final oynayıp, lig kupasını kazanarak tamamlayan Paris Saint Germain'de bu yıl içerisindeki 3. başkan göreve geldi. Alınan kötü sonuçlar nedeniyle önce Alain Cayzac istifa etmiş, onun yerine geçici olarak Simon Tahar gelmişti. Geçen cumartesi Kupa finaliyle birlikte sezonun tamamlanmasının ardından kulübün yeni başkanı Charles Villeneuve oldu. Villeneuve'u ilginç yapan, mesleğinin gazetecilik, televizyonculuk olması. Geçtiğimiz Nisan ayı sonuna kadar TF1'de "Spor Direktörü" olarak görev yapıyordu. Yani bir nevi Şansal Büyüka'nın Fenerbahçe Başkanı olması gibi bir durum söz konusu PSG'de...

25 Mayıs 2008 Pazar

plushenkolu eurovision

Puanlaması ve sonuçları ortaya konan performanslarla çok da fazla ilgili olmasa da Eurovisionun, en azından sahnedeki performanslar açısından ilgiyle izlenebilecek bir show olduğunu düşünüyorum. Her yıl olduğu dün akşamki eurovision'da da ferlaket performanslar olduğu, iyi şarkılar yer aldı.

Şahsi olarak Ermenistan'ın şarkısının üst sıralarda yer almasını gerektiğini düşünüyordum, öyle de oldu. Yarışmaya dair gözüme takılanlar; Azerilerin ne bu kadar çok puan topladığını anlayamamam ve yarışmanın yeni konseptinin iki dilde söylenen şarkılar oldu. İngilizce ve kendi ana dillerininde şarkılarını söyleyen ülkeler fena puanlar almadılar. Sahne performansı açısından Bosnalılar ilginç bir gösteri sundu. Geceyi 1. olarak kapatan Ruslar ile hem şarkı hem de sahne gösteri olarak ilk sırayı hakettiler.

Evgeni Plushenko'yu bu yarışmanın bir yerlerinde yer alacağını hiç düşünmezdim ama öyle oldu. Dünya ve Avrupa şampiyonlarının galalarındaki gösterisinde kendisine eşlik eden Macar kemancı Edvin Marton bu sefer Dima Bilan için çaldı. Kendisi de belki Bilan'dan daha çok ilgi çeken bir dans göstersi sundu. Sonucunda da Eurovision gelecek yıl Moskova'da düzenlencek. Yarışma sonrası aklımda kalan bir konu; 2009 yılında tekrar dünya ve Avrupa şampiyonlarında yarışacak olan Plushenko'nun gala programlarında "bu şarkı"yı kullanıp kullanmayacağı...

roland garros, fahri ikiler, trt

Uzun zamandır duymuyordum Fahri İkiler'in sesini. Bunda, TRT'nin grand slam tenis turnuvularını yayınlamaması ve CNN Türk'ün almasının da payı var. TRT herhalde kafasına taş düştüğünden olsa gerek uzun bir aradan sonra bir grand slam yayınlamaya karar vermiş. Durum böyle olunca da Roland Garros'u Fahri İkiler'in anlatımıyla keyifli bir şekilde izleyebileceğiz.

albin ekdal

Olaf Mellberg ile birlikte Juventus'un gelecek sezonki iki İsveçlisinden biri Albin Ekdal. 18 yaşındaki İsveçliyi farklı kılan, uzun boyuna karşın tekniğinin çok yüksek olması. IF Brommapojkarna'da oynadığı futbol takımdan 2 gömlek üstteydi. Juventus'ta neler başaracağını önümüzdeki sezonlarda izleyeceğiz...

yorumsuz