23 Ekim 2009 Cuma

derbi gölgesinde


Tribündeki seyirciden, Arda ve Baros’u yanına oturtan Rijkaard’a, sahadaki futbolcudan yöneticiye kadar herkesin aklı Fenerbahçe maçındaydı, inkar edemeyiz. Bu ortamda alınan farklı skor, Galatasaray takımını ligdeki en zor deplasmanı öncesinde moral yönden destekleyecektir, kesin. Daum’un tercihlerine bakıyorum da, onun da aklı yine Galatasaray maçında belli. Hal bu iken biz de analizimizi Fenerbahçe-Galatasaray maçı gölgesinde yapalım.

Dinamo önünde Galatasaray farklı ve rahat kazandı. Çünkü baskı görmedi. Galatasaray’ın hücum konsantrasyonunu bozmanın yolu, savunmasını huzursuz etmekten geçiyor. Bunu görmek zor değil. Rakip için önemli olan bu. Fakat, Galatasaray savunmasını rahatsız etmenin yolu da çok adamla bastırmak. Bu da eşittir zaman zaman arkada açık saha bırakmak demek, ki Keita’nın aradığı şey de tam olarak bu.

Galatasaray’a karşı oynamak zor iş, velhasılı. Fenerbahçe ve diğer tüm rakipler için Galatasaray maçında kilidi açan, avantajı ele geçirmenin yolu (ki avantaj küsüratlarla el değiştirmiyor Galatasaray maçlarında, rakip ya da takım ya tam hükmediyor maçai ya hepten teslim oluyor) oyunun merkezinin nereye oturduğu. Oyun Emre-Alex-Andre Santos-Kazım ekseninde oynandığı sürece, Fenerbahçe maçın favorisidir.

İşte tam bu noktada, oyunun merkezi gündeme geldiğinde, psikoloji hadisesi ana gündem oluyor. Zira Galatasaray’ın, 10 yıllık kazanamama ve stadın yeni halinde galibiyet görmeme baskısı ile sahaya çıkışı, yine Fenerbahçe lehine bir unsur.

Galatasaray’ın avantajı ise, olağanüstü yaratıcı bir hücum hattına sahip oluşu. Başta formuyla zirvelerde dolanan Keita, ardından hangisi oynarsa oynasın fark yaratabilecek oyuncular olan Elano, Arda, Kewell, Baros, Nonda ve Aydın; topa hükmedebildikleri, oyunu rakip yarıalanda tutabildikleri sürece, Galatasaray’ın avantajından bahsedebiliriz.

Daum, derbilerde delilik yerine olabildiğince temkinli olmayı seçen bir adam. Bu maçı kilitleyip, doğal evsahibi+lehte 10 yıllık namağlup olma avantajlarını skorborda yansıtmanın derdinde olacaktır. Temkinlilik halini abartması durumu, Galatasaray’ın lehine sonuç doğurabilir, ifade edelim.

Bireysel değerlendirmeye geçelim. Bloklar halinde (Ömer Üründül’ün kulakları çınlasın) yapalım analizimizi.

Kale – Savunma – Önliberolar : Leo Franco için söylenecek söz yok, iyi kaleci, bu maçta da iyiydi. Dezavantajı, oyunu kalenin fazla önünde takip ediyor, Alex tarafından 18 dışından avlanma olasılığı var. Sabri, oyundan çıkarken imza attığı çirkinlik dışında, futbol yönüyle formda dönemlerinden birini yaşıyor. Hala pozisyon kaybediyor, bu anlarda altından kalkılması zor sonuçlara sebebiyet verebilir Fenerbahçe önünde ancak hücum katkısı, Keita ile uyumu üst seviyede. Caner en iyi maçını oynadı, ama o da hücum eksenli bir bek. Savunma tarafında savruk ancak önceki maçlarına göre toparlanmıştı.

Gelelim stoper ikilisine. Galatasaray’ın elinde, 1 numaralı stoperi Servet Çetin dışında olan stoperler Emre Aşık, Gökhan Zan ve Emre Güngör. Sakatlık durumunu bilmiyorum ancak Emre Aşık oynamayacak ise Fenerbahçe stadında, Gökhan ya da E.Güngör’ü oynatmaktansa benim için Mehmet Topal tercih sebebidir. Maç eksikleri dolayısıyla Gökhan da, Emre Güngör de bir miktar şaşkınlık yaşayacaklardır. Stoper vasfıyla formlarının zirvesinde olduklarını söyleyemeyiz, kaldı ki performans devamlılıkları sorunludur. Bu bnakımdan, her haliyle Mehmet Topal onlar kadar stoperlik yapabilir ve oyun kurulurken de ayaklarına hakim olduğunu söyleyebiliriz. Çok rahatsız edildikleri bir maç olmamakla beraber performansı da vasat seviyesindeydi.

Savunmanın önünde, sakatlık olmaması halinde oynayacak ikili Ayhan ve M.Sarp olacaktır. Galatasaray’da işi en ağır oyuncular da diyebiliriz onlar için, özellikle de Fenerbahçe önünde. Ayhan sakatlık sonrası en derli toplu maçını oynadı Dinamo önünde. Mustafa Sarp ise kısıtlı kapasitesini zorlamaya devam ediyor. (3.golde Keita’nın önüne attığı top çok iyiydi, hakkını verelim.) Barış Özbek, Rijkaard’ın rotasyonunda Fenerbahçe deplasmanında forma bulamaz ancak aldığı dakika, potansiyelinin karşılığı değildir. Rijkaard bu konuda fikirlerini bence gözden geçirmeli.

Hücum hattı : Çok uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Rakipler için ciddi tehlike teşkil etmekte. Özellikle Keita, önünde hangi Fenerbahçe beki oynarsa oynasın (Ki Andre Santos bu maçta Brezilya milli takımındaki yeri olan sol bekte değerlendirilebilir, Keita önünde) o bölge için önemli tehlikedir. Kesinlikle boş alan bırakılmaması gerekir. Elano, bu maç için doğru bir seçim olacaktır. Soğukkanlı oluşu, uzun ve çapraz paslardaki isabet kabiliyeti, büyük maç futbolcusu olması Elano’yu öne çıkartan unsurlar. Ve santraforda bu formuyla kesinlikle Nonda tercih edilmelidir.

Pazar günü Türk futbolunun bayramıdır, bayramınız şimiden kutlu olsun...

by Nurullah Bakır

22 Ekim 2009 Perşembe

başkanlığa aday

Geçtiğimiz sezon Rubin Kazan'da lig şampiyonluğunu kazanmasının ardından profesyonel futbol kariyerine son vermişti Savo Milošević.
Futbolu bıraktıktan sonra 13 yıllık yurtdışı macerasının ülkesine dönen Sırp futbolcu hayatını futbolun yörüngesinde devam ettirecek. Milošević, Aralık ayı içerisinde yapılacak olan seçimlerde Partizan'ana başkan adayı olduğunu açıkladı.
Seçilmesi halinde de Predrag Mijatovic'in Milosevic'in danışmanı olacağı konuşuluyor.  Ki Mijatovic de Blic'e verdiği röportajda bu teklife olumlu baktığını yalanlamıyor.
Savo Milošević - Predrag Mijatovic ikilisinin seçilmesi halinde Sırbistan futbolunun hareketli günler geçirmesi muhtemeldir.

japon işi önlem


Japon Yüzme Federasyonu aldığı bir karar ile sporcuların saçlarını boyamasını, küpe ve piercing takmalarını yasaklamış.
Karara uymayan sporcular takımdan uzaklaştırılmadan, 5 yıla kadar ya da ömür boyu spordan men cezası ile karşı karşıya kalacaklar. Federasyonun bu kararı alma gerekçesi Japon yüzücülerin şarkıcılara -rock yıldızlarına- benzemesini engellemek.
Japon Yüzme Federasyonunun basın sözcüsü bu tip kararların Birleşik Devletler ve Avustralya gibi takımlarda da uygulandığını söylese de ben çok fazla rastlamadım. Küpeli, dövmeli çok sayıda Avustralyalı ya da Amerikalı yüzücü milli takımda bulunuyor. Neyse Japonların bir bildikleri vardır demek gerekiyor herhalde Roma'daki son dünya şampiyonasında sergiledikleri başarılı performansı düşününce.

9 romen


Galatasaray - Dinamo Bükreş maçına bilet için sorduğumuz son sorunun cevabı 9 Romen futbolcu olacaktı. Tamas, Lutu, Niculescu, İlie, Popescu, Hagi, Bratu, Petre ve Filipescu. II. Fatih Terim döneminde kadroya denenmek için katılan Cristian Danea'yı resmi maçlarda oynamadığından cevaba dahil etmiyoruz. Daha önce bilet kazanmamış olup da doğru cevabı veren Selocan24 kullanıcı isimli arkadaşımız bileti kazandı. Kendisi ismini ve adresini bana yollarsa gün içerisinde kurye bileti kendisine ulaştıracak...  

21 Ekim 2009 Çarşamba

koleksiyona son ekleme


Brezilya Devlet Başkanı Lula'nın forma koleksiyonu her geçen gün daha da genişliyor. Şili'de 13 Aralık'ta devlet başkanlığı seçimleri yapılacak. Başkanlık seçimlerindeki adaylardan bir tanesi de Marco-Enriquez Ominame.  Ominame, başkent Brezilya'ya Lula'yı ziyarete giderken onun forma koleksiyonuna düşkünlüğünü biliyor olsa gerek Şili Milli Takım formasını da yanında getirmiş.
Lula'nın koleksiyondaki forma sayısı artarken artık sahip olduğu koleksiyonun tamamını birarada gösterse hiç de fena olmaz.

son bilet....

Avea'nın sponsorluğunda verdiğimiz Galatasaray - Dinamo Bükreş maçına ikinci biletin sahibi Sezai kullanıcı isimli arkadaş kazandı. Kendisi bana ismini ve adresini yollarsa bilet kendisine kurye vasıtası ile teslim edilecek.
Maça dair son biletimizi de bugün veriyoruz. Son bilet için sorumuz aşağıda; Herkese iyi şanslar...
"1996'dan beri Galatasaray'da kaç Romen futbolcu forma giydi? Bu Romen futbolcuların isimleri nedir?

Not 1: Cevaplarınızı lütfen yorum bölümüne yazınız, elektronik posta olarak atmayınız...

Not 2:  Daha önce bilet kazanan arkadaşlar soruya doğru cevap bilse de cevapları değerlendirmeye alınmayacaktır...

asya şampiyonlar ligi'nde son 4


Futbol takviminin alışamadığımız bir noktasında duruyor Asya Şampiyonlar Ligi. Afrikalılar gibi Asya futbolunun kulüpler düzeyinde en büyüğü yılın sonuna doğru belli oluyor. Finale iki kala yarı finallerde ilk maçlar bugün oynanıyor.
İki Arap Yarımadası temsilcisi ile iki Uzakdoğulu yarıfinalde karşılaşıyor. Her takımın şansı birbirine eşit. 2004 ve 2005'te peşisıra iki defa Asya şampiyonu olan Al Ittihad, Cidde'de Prens Abdullah al-Faisal Stadyumu'nda Joshua Kennedy ve arkadaşlarını ağırlayacak. Nagoya Grampus Eight için en büyük sorun 19 derece ve parçalı bulutlu bir havadan, sıcaklığın 38 derece, nem oranının da yüzde 84 olduğu bir şehire gitmek olsa gerek. Üstelik takımın hücumlarına yön veren ismi Naoshi Nakamura'da sakatlığı nedeniyle oynayamayacak. Onun olmadığı son iki J-League maçının kaybedilmesi Nakamura'nın takım için ne kadar önemli olduğunun göstergesi.
Japonlar için Naoshi Nakamura'nın olmaması dezavantaj olsa da Joshua Kennedy'nin fiziksel üstünlüğü de onların saha içerisindeki en önemli avantajı. Avustralyalı forma giydiği bütün Asya Şampiyonlar Ligi maçlarında gol atmayı başardı. Cidde'de de bunu başarırsa şaşırmamak lazım. Suudilerin savunmada çok da uzun topçularının olmadığını düşünürsek Kennedy'nin hava toplarında etkili olmasına şaşırmamak gerekiyor.
Al Ittihad cephesinde ise takım kaptanı Mohammed Noor için bu maçın farklı bir önemi var. Al Ittihad'ın şampiyonlar ligini kazanması halinde turnuva tarihinde kupayı üç defa havaya kaldıran ilk futbolcu olacak Moar. Çok da yaşlı bir futbolcu değil kendisi. Henüz 30'lu yaşların başlarında geziniyor.
Yarıfinalin diğer eşleşmesinde Katar ile Koreliler karşı karşıya geliyor. FC Seoul'u eleyerek yarı finalde iki Korelinin eşleşmesini engelleyen Umm-Salal, Pohang Steelers'a konuk oluyor. Katar liginin para saçmayan nadir ekiplerinden biri Umm-Salal. İki Brezilyalı dışında kadroda Arap olmayan futbolcu yok. Buna karşın Katar fubolunun kulüpler düzeyindeki en büyük başarısını elde etti yarı finale yükselerek. Sezonun ortasında kadroya katılan Asya kıtası tarihindeki en golcü yabancılardan Magno Alves yarıfinalde gollerini sıralarsa şaşırmamak gerek. Pohang Steelers da 1997 ve 98'de kazandığı peşisıra şampiyonlukların ardından kupaya  en fazla yaklaştığı sezonu yaşıyor. Yarı finale gelmişken finalin kapısından sönmek istemez. Üstelik de Denilson'un sezonu gol kralı olarak kapama şansı varken.
İki maçtan Cidde'de oynanacak olanı daha keyifli gibi görünüyor. Gönül ister Joshua Kennedy hatırına Nagoya Grampus Eight - Umm-Salal finalini izlemeyi  7 Kasım'da Tokyo Ulusal Stadyumu'ndaki finalde.

yılın golü


FIFA'nın "Dünyada Yılın Futbolcusu" ödülünün galasında vereceğini açıkladığı yeni bir ödül, "Ferenc Puskás Yılın En Güzel Golü" ödülü. Sepp Blatter'in açıklamasına göre online oylama sistemine göre bu ödül sahibi bulacak. Fikir hoş da; Oylamalaya katılacak olan gollerin belirlenmesi işi ile uğraşacaklar epey yorulacak.  Bütün yıl atılan gollerden hakikaten güzel olup da gözden kaçan çıkarsa insanın canı sıkılır...

20 Ekim 2009 Salı

ikinci bilet

Galatasaray -  Dinamo Bükreş maçına bilet vermeye devam ediyoruz. Avea'nın sponsorluğundaki ilk bileti scugnizzi kazandı. Düne göre bugün daha kazık bir soru ile bileti vermeyi amaçlıyoruz. Şanslı arkadaşa bilet, kurye vasıtasıyla adresine kadar ulaştırılacak. Tekrar hatırlatmak isterim ki yorumlarda elektronik posta adresinizi yazmanıza gerek yok. Kazanan arkadaşın direkt mail atması yeterli olacaktır.
Günün sorusu; Graeme Souness’ın stadın ortasına bayrak diktiği Fenerbahçe- Galatasaray maçında Dean Saunders’ın attığı golün ortasını hangi futbolcu yapmıştı?

çok pardon !


İlk olarak özür dilerim, yazı için zaman bulamadım, tabi bu durum Fenerbahçe'nin ilk mağlubiyetine denk gelince biraz ilginç oldu...
Fenerbahçe kaybetti. Bunu ilk baştan kabul etmek gerekir. Maçın bitiminde skor tabelasında Gaziantep : 2 - Fenerbahçe: 1 yazıyordu..Artık daha dikkatli yazıyorum (yazdıklarım rakip taraftarları incitmesin diye)...
Fenerbahçe ikinci yarıda kötü oynadı hatta büyük bir takıma yakışmayacak bir şekilde kapanmaya çalıştı. Aslında erken gelen gol birazda Fenerbahçe'li futbolcuları eski alışkanlıklarına doğru itti..
Daum oyuncu değişikliklerini geç kullandı...Kazım sahada gezdi ve buna göz yumdu...Aslına ilk yarıdaki paslaşmalar umut vericiydi..Emre'nin devamlı pres yapması, Mehmet Topuz'un olumlu pasları Alex'i aratmayacak gibiydi...
Ama olmadı ve Fenerbahçe zor bir deplasmanda çok önemli puanlar kaybetti....Bütün bunlar oldu ama geçen hafta Vezir olan Fenerbahçe neden bu hafta Rezil oldu ?
Ben haftalardır medyada ki tutarsızlığa dikkat çekmek istiyorum...Birisini bir hafta göklere çıkartıp, bir sonraki hafta yerin dibine sokamazsınız...bunun bir anlamı yok...
Barcelona bile puan kaybedebiliyor...Fenerbahçe ligde tüm maçlarını kazanamayacak ama umarım bu dönemde bizler biraz daha sabır kazanırız...
Çünkü Türk futbolunun tüm başarısızlıklarında istakrarsızlık ve sabırsızlığın yattığı gerçeğini kabul etmek gerekir....

honda'nın kaybettikleri


Honda yöneticileri pazar günü İnterLagos'ta Brawn GP'nin garajını gördüklerinden beri kafalarını duvarlara vuruyor olsalar gerek. Formula 1'den çekilmeyi bir sezon ertelerse bugün 5 yıldır verdikleri emekleri geri almış olacaklardı.
Serhan Acar'ın da çok sayıda yayında söylediği gibi Brawn GP'nin bu sezon kullandığı araba, geçen sezon Honda'nın geliştirdiği otomobil. Ross Brawn'ın başında bulunduğu ekibin geliştirdiği otomobilin başarılarını görmek Brawn'a nasip olunca İngiliz Margaux Matrix Ltd şirketi de Honda'nın geri çekilme ve ardından elde edilen bu başarıyla yaşadığı kaybı analiz etmiş.
Şirketin yaptığı analize göre Honda bu sezon Formula 1'de yer almaya devam etseydi en az 221 milyon $ kazanacaktı. Japonların bu sezona devam etmemelerinin kaybı ise 255 milyon $. Sezonun ilk 15 yarışı baz alındığında Brawn GP otomobilleri toplam 8½ saat boyunca ekranda gözükmüşler. Bu bir önceki sezon Honda'nın yarış yayınlarında gözüktüğü saatin 3 katından daha fazlası anlamına geliyor. Brawn GP ayrıca ekranda görünürlük adına bu sezon Ferrari'yi de geride bıraktı.
Bütün bu veriler Honda yöneticilerinin kafalarını duvara vurmaları için iyi bir sebep teşkil etmiyor mu?

19 Ekim 2009 Pazartesi

rosario & maradona...


galatasaray, dinamo bükreş, ali sami yen, avrupa ligi, bilet, maç...


Haftanın İstanbul'da oynanan tek Avrupa kupası maçı Galatasaray ile Dinamo Bükreş arasında oynanacak olan Avrupa Ligi maçı. Geçtiğimiz hafta olduğu gibi bu hafta da Avea'nın sponsorluğunda maç biletleri vermeye devam ediyoruz..
Hergün 1'er adet olmak üzere 3 adet kapalı üst tribün bileti vereceğiz sorduğumuz soruyu bilen arkadaşa.
Biletler ile kazanan arkadaşların verdikleri adreslere kurye ile ulaştırılacaktır. Soruya cevapları yorum olarak bırakan arkadaşlardan ricam elektronik posta adreslerini belirtmemeleri. Bileti kazanan arkadaşın nickini ya da ismini açıkladığımızda bana elektronik posta ile dönmeleri yeterli...
Galatasaray - Dinamo Bükreş maçına ilk bileti kazanmak için aşağıdaki sorunun cevabını yorum olarak bırakmanız yeterli...
"Galatasaray'ın UEFA Kupası'na katıldığı ilk sezonda kupa finali hangi takımlar arasında oynandı? Maçın skoru neydi? Golleri kimin attı?"

santana'dan bu kadar...


Güney Afrika Milli Takımının başına tesadüfen geçmişti Joel Santana. Görevi bırakması da beklenmeyen bir zamanda oldu. Turnuvaya 8 ay kala ev sahibi bütün hesaplarını sil baştan yapmak zorunda.
Konfederasyon Kupası'nda oynanan futbol ve alınan sonuçlar Güney Afrikalılar'ın umutlanması sağlasa da istatistikler Brezilyalı hocanın sonu oldu. Bafana Bafana oynadığı son 9 maçın 8'ini kaybetti. Ki son oynadıkları ve sahadan 1-0 mağlup ayrıldıkları İzlanda maçında sergilenen futbol evlere şenlikti. Bize benzer bir şekilde, onlarda FIFA'nın sıralamasında önlenemez bir düşüş yaşadılar. Dünya Kupasına katılan/katılma ihtimali olan takımlar içerisinde en alt basamaktalar. -son 15 yılın en düşük sırasındalar; 85. sırada yer alıyorlar.- Ki Özbekistan, Küba ve Karadağ'ın arkasında kalmaları da cabası.
Gerçi bu kadar kötü sonuca karşın turnuvaya 8 ay kala teknik adamın görevine son vermek akıl işi mi sorusu geliyor akla. Yeni seçilen ve geçtiğimiz hafta ilk toplantısını yapan Güney Afrika Futbol Federasyonu yönetim kurulunun yaptığı oylama Brezilyalı ile devam etmeme yönünde oldu. Gerçi 2010 Afrika Uluslar Kupasına katılamama ve 2012 Afrika Uluslar Kupası elemelerine ön eleme turu ile başlanması Joel Santana'nın işine son verilmesini haklı gösterecek sebepler arasında yer alıyor.
Muhtemelen harika spor basınımız Atletico Madrid'in ardından birkaç güne kalmaz Güney Afrika Milli Takımı için de aday gösterir Fatih Terim'i. En azından benim beklentim o yönde...