
Rijkaard ve Neeskens Galatasaray’ın teklifini kabul etmeden önce acaba kaç kere Cruyff ile konuşmuşlardır? Sarı fare onları teşvik mi etmiştir, mani olmaya mı çalışmıştır acaba? Ne olursa olsun işe başladıktan sonra sürekli irtibat halindedirler ve belki Cruyff Lig TV bile bağlatmıştır evine. Ama yetmez…
Arda, Keita, Elano, Baros, Kewell şenliği Cruyff’u bu sezon bir elin parmaklarından daha fazla kere getirecektir İstanbul’a eminim. Dünya futbolunun en yüce kişiliklerinden biri, gölgesini Galatasaray’ın üzerinde hissettiğimiz Cruyff da gelmeli, izlemeli bu takımı. Her geçen maç buna biraz daha layık bir takım haline geliyor Galatasaray.
Memleketimizin takımına bir torpil yapalım ve bu sefer misafir takımdan başlayalım analize. Kayserispor, bu sezon Galatasaray önüne çıkan en sert ve dişli takımdı. Anadolu takımları içinde en ciddi hücum hattını gördük ilk 11 sahaya çıktığında; Cangele, Gökhan Emreciksin, Makukula ve James Troisi. Ama görevlendiriliş şekilleri, dizilişleri, en verimsiz olabilecekleri şekildeydi. Sağ dışta Cangele, sol dışta Gökhan Emreciksin, Troisi ile Makukula da bildiğimiz çift forvet. Orta alanda yaratıcılığı Bilal Aziz’den bekleyip, Troisi’nin sırtını savunmaya yaslatmak, fena bir taktik hata idi bence.
Makukula’dan faydalanmak gerek. Bu da teknik heyetin görevi. Olembe iki yıldır adam akıllı top oynamıyor. Aghahowa bir Fener maçı oynadı, arkasına bakmadan gitti. Oyuncuları hedefe motive etmek, hazır tutmak, küstürmemek teknik heyetten başkasının işi değil. Kayserispor’un Makukula konusunda hata yapma lüksü yok. Yönetim, Tolunay Kafkas ve ekibine müthiş bir santrafor getirmiş durumda. Ligin en “kapı” iki stoperi denebilecek Gökhan ve Servet bile adamın yanında küçük kaldılar, gerisini siz düşünün. Zayıf, kısa stoperlerle oynayan takımları müthiş bir eşleşme problemi bekliyor. Kayserispor ise oyun planını bu koz üzerine bina etmeli; ki Galatasaray önünde böyle bir şey yoktu.
Galatasaray muhteşem oynamadı. İşin güzel tarafı da bu, takım oyununun vasat olduğu günlerde bile duran top ya da yıldız farkı Galatasaray’ı parlatıyor. Sezonun flaş transferi, son iki maçın yıldızı Keita’nın ilk yarı keyfi yoktu, değil mi? O çıktı ve Elano girdi; sonuç malum. İlk ve ikinci goller, duran top organizasyonu sonucu. 3,5 civarı bir gol ortalaması ile hücum ediyor Galatasaray takımı; çok önemli bir sonuç bu.
Ve yine yazıyorum, olağanüstü bir Arda Turan seyrediyoruz. Son goldeki yaratıcılık bir yıldıza yakışandı ancak bu adamın oyun açan pasları olağanüstü.
Ve elbette Elano… O top ayağına geldiğinde ne tribünde, ne ekran başında “vuracak” diyen kimse yoktu, eminim buna. Vurdu adam, soluyla, gelişine; inanılmaz bir gol oldu. Arda ile sol taç çizgisinde kontrolsüz tek toplarla presten çıkışlarını görmediyseniz bulun, seyredin, facebook’a ekleyin, herkes de görsün.
Ve iyi hücumculara karşı oynanacak bu maçta Galatasaray stoperlerinin performansı önemliydi. Açıkçası tüm Galatasaraylıların Gökhan Zan’ın şahsi performansından, Servet’in de Gökhan ile kolektif uyumundan şüpheleri vardı. Başta Fatih Terim, sanırım herkes şu an bu ikiliyi keyifle takip ediyorlardır. Makukula’dan korner organizasyonu sonucu kafa golü yemek, başarısızlık değildir. Çalışılması gerekir, ama mani olamayabilirsiniz. Ancak yerden gelen hücumlarda, zamanlamaları, müdahaleleri ve yardımlaşmaları gayet iyiydi.