25 Temmuz 2009 Cumartesi
halef & selef
muricy ramalho'nun palmeiras çıkarması
Son 10 yılda Brezilya futbolunun en başarılı teknik adamıdır Muricy Ramalho. São Paulo'ya 3 yılda 5 kupa kazandırdıktan sonra kapıya konulmasının hikayesini bloga daha önce yazmıştık.
Campeonato Brasileiro gibi teknik direktör sirkülasyonunun son derece yüksek olduğu bir ligde Ramalho'nun kısa sürede iş bulacağı belliydi. São Paulo şehrinin diğer büyüğü Palmeiras, Keirrison hadisesinden dolayı Valerio Luxemburgo'ya yol verdikten sonra Ramalho'yu gözüne kestirmişti. 1 Haftadır süren görüşmeler sonucunda São Paulo'nun eski hocası 2010 sonuna kadar Palmeiras'ın başında yer almak için anlaştı Palmeiras yönetimiyle.
Dün Muricy Ramalho'nun resmi imza töreni vardı. Başkan Luiz Gonzaga de Mello Belluzzo ile birlikte tesislere gelen Ramalho önce kulübü gezdi, ardından koca bir gazeteci ordusu önünde imzayı bastı ve formayla poz verdi.
Biz de ancak Rafael Benitez ya da Jose Mourinho için böyle bir imza töreni düzenlenir. Palmeiras ise ezeli rakibinin kovduğu teknik adam için böyle bir töreni yapıyor.
Törenin en ilginç kısmı ise atılan imzanın ardından Ramalho'nun Palmeiras soyunma odasına inmesi ve yöneticilerin yanında yeni takımına yaptığı konuşmaydı. Bu görüntüyü görünce acaba bizde de böyle bir manzarayı görme şansımız olur mu diye aklından geçirmeden edemedim.
Muricy Ramalho, Palmeiras'a iyi geldi hoş geldi de geçtiğimiz yıl oynanan ve seyircilerin gaz bombası attığı o olaylı Palmeiras - São Paulo maçı geliyor insanın aklına. Olayların ardından oldukça sert konuşmuştu Palmeiras taraftarı için Ramalho. Üstelik taraftar Luxemburgo yerine görevi idareten yürüten yardımcı antrenör Jorginho'nun performansınnda da oldukça memnundu. Fakat kulüp yönetimi Ramalho'da karar kıldı ve takımın başına getirdi. Şimdi ilk antrenmada göreceğiz Palmeiras taraftarı o günleri hatırlıyor mu yoksa sineye çekip Ramalho şampiyon yapsın bizi diye bekliyor mu?
chelseali nba'ciler
Eşit olmuş hem iki konferanstan da birer Chelseali söz konusu. Kevin Garnett'in futbola merakını geçen yıldan biliyorduk. Didier Drogba'nın da arkadaşı KG. Carmelo'nun da futboldan çaktığını bilmiyorduk. Hani çakmasa da en azından gelip Chelsea - Milan maçını izlediğini göre merakı var. Gelen NBA'in en iyi 10-15 oyuncusundan biri olunca forma hediye etmemek olmazdı. Chelsea de öyle yapmış, Inter çakması yeni deplasman formalarından hediye etmişler Melo'ya...
24 Temmuz 2009 Cuma
ciao henry
Formula 1'de Macaristan Grand Prix'i haftasonu. Jaime Alguersuari hafta boyunca en fazla konuşulan isimdi Formula 1'de. Toro Rosso'nun çaylak İspanyol pilotunun bırakın yeterince tecrübe sahibi olmasını, bir F-1 otomobiliyle çok az antrenman turu yaparak bir Formula 1 haftasonunda yer alması bazı pilotlar tarafından eleştirildi. Bugün yapılan iki antrenman turlarında da son sırada yer aldı genç İspanyol.
Alguersuari antrenman turlarında Caner'in de burada değindiği, geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden arkadaşı Henry Surtees'i kaskında anmayı ihmal etmedi.
23 Temmuz 2009 Perşembe
2014 için 40 milyar $
2010 Dünya Kupası yapılmadna 2014'e dair haberler yazılıp çizilmeye başlandı. Globo'nun yaptığı hesaba göre 2014 Dünya Kupasına ev sahipliği yapacak şehirlere altyapı yatırımları için en az 41 milyar 700 milyon $ harcanması gerekiyor. Bu altyapı harcamalarının içerisine ulşaım, sağlık, güvenlik gibi alanlar giriyor. Söz konusu meblağının finansmanında kamu ve özel sektörün de ortaklığı söz konusu.
İşin kapsam boyutundan ekonomik boyutuna geçtiğimizde bu 12 şehir içerisinde en fazla paranın São Paulo'ya gideceğini görülüyor. Ülkenin en büyük şehrine 2014 hazırlıkları için 19 milyar 100 milyon $ civarında bir mablağ harcanması öngörülüyor. Bütçeden aslan payını São Paulo alırken ülkenin başkenti Brezilya'ya ise sadece 315 milyon dolarlık harcama planı söz konusu. Bu paranın da büyük çoğunluğu Mane Garrincha Stadyumu'nun yenilenmesine ayrılacak.
Ara ara her şehir için yapılan projeksiyonları ve harcama bütçelerini yazacağız...
team radioshack
Bisikletin bu ülkedeki en yetkin kişilerinden biri Caner olduğundan onun bu konudan bahsetmesi daha uygun olurdu. Lâkin biz de konuyu kendi çapımızda da olsa takip etmeye çalıştığımızdan yazmadan duramadık.
Tour de France'ın son haftasında en çok konuşulan konulardan biri Lance Amstrong'un gelecek sezon kendi takımıyla yarışlara katılacağı. Dedikodular Amstrong tarafından yalanlanmadığından dolayı gerçeklik payının olduğu düşünülüyor. Konuyla ilgili olarak ESPN'e en son düşen haberlerden biri Lance Amstrong'un Astana'nın Sportif Direktörü Johan Bruyneel ile birlikte kurması beklenen takımın sponsorunun RadioShack olacağı.
Amerikalı perakende elektronik malzemeleri satıcısı ilk kez bloga konu olmuyor. Hatırlayanlar olacaktır yılın başında Birleşik Devletler ile Meksika'nın oynayacağı dünya kupası eleme maçı öncesi Meksika'da dağıtılacak vodoo bebeklerinin sponsorluğu üstlenen RadioShack, daha sonra gelebilecek tepkiler üzerinden bu kararından vazgeçmişti.
O RadioShack, şimdi ise postun başında da dediğimiz gibi bisiklet dünyasına iddialı bir giriş yapmayı planlayan Amstrong & Bruyneel'e sponsor olmaya karar vermiş. "Team RadioShack" olması planlanan takımın teamradioshack.com İnternet adresi bu ayın 20'sinde Lance Amstrong'un şirketi tarafından alınmış bile. Bu adım işlerin lafta kalmadığını, ciddi ciddi takımın kurulma aşamasına geldiğini gösteriyor.
Haberi sızdıran kaynaklara göre bugün ya da yarın konu ile ilgili olarak bir açıklama yapılması da bekleniyor. Yeni bir takım, üstelik Amstrong & Bruyneel'in işin içinde olduğu bir takım bisiklet dünyasında başa oynamak isteyecektir. Team RadioShack hadisesiyle ilgili olarak hareketli günler bizi bekliyor galiba...
22 Temmuz 2009 Çarşamba
bastos + cristian = 5.2 milyon €
Michel Bastos ve Cristian'ın satılmasından sadece Lille ve Corinthians para kazanmadı. Bu transferlerden para kazanan bir üçüncü kulüp de söz konusu; Atletico Paranaense.
Her iki futbolcu da Lille ve Corinthians öncesinde Paranaense forması giyiyordu. Futbolcuların bu kulüplere transferi sırasında yapılan anlaşmalarda bir sonraki transferlerden Parana kulübünün de belirli bir pay almasına dair birer madde söz konusuydu. Bastos'un transferinde bu oran yüzde 20 iken, Cristian da ise yüzde 33.
Olympique Lyon Michel Batos için 18 milyon öderken bu rakamın yüzde 20'sine denk gelen 3 milyon 200 bin € Atletico Paranaense kasasına girdi. Cristian için Fenerbahçe'nin ödediği bonservis ise 6 milyon €. Bu meblağın da 1/3'ü 2 milyon €'ya denk geliyor. Böylece Lille + Corinthians'ın Atletico Paranaense'ye ödediği para 5 milyon 200 bin €'yu buluyor. İyi ticaret yapmış Paranaense yöneticileri zamanında.
21 Temmuz 2009 Salı
takas gülü
NBA rekoru bu adama mı ait biliyorum ama 20 günde üç defa takas olmak da ayrı bir başarı. Quentin Richardson önce draft gecesi Darko Milicic karşılığında Memphis'e takas edildi.
Aradan 15 gün geçmeden QRich bu sefer Zach Randolph karşılığında LA Clippers'ın yolunu tuttu. Clippers'ta da 1 haftayı bulmadı takas edilmesi. Bu sabaha karşı Sebastian Telfair, Mark Madsen ve Craig Smith karşılığında Minnesota'ya yollandı. Quentin Richardson'ın bu yaz ki takas macerası T'Wolf ile mi sona erdi yoksa daha devam edecek mi bunun için beklemek gerekecek.
Yalnız kendisinin de bu durumda epeyce eğlendiğini 4 saat önce Twitter'ına yazdığı mesajdan anlıyoruz.
"Round and round I go on this NBA tour. Where o where will it stop no one knows. Lol. Right now I'm a t'wolf. Tomorrow? Who knows? Lol"
20 Temmuz 2009 Pazartesi
eski günler...
Fotoğraf Chelsea'nin soyunma odasından. İki eski dost Ashley Cole ile Freddie Ljungberg şu sıralar farklı kıtalarda ve liglerde top koştursalar da Arsenal günlerinden yad edecekleri çok anıları olsa gerek.
Bu arada bir hatırlatma yapmak gerekirse; Chelsea Amerika turnesi kapsamında Seattle'da Sounders'a konuk oldu, MLS takımıyla bir hazırlık maçı yaptı. Qwest Field'daki maçı 65 bin kişi izledi, İngilizler sahadan 2-0 galip ayrıldı.
14 milyon €'ya dubai'ye...
Son birkaç yıldır her transfer döneminde ya Fenerbahçe ya da Galatasaray ile adı anılır Ricardo Oliveira'nın. Fakat o kadar yazılıp çizilmesine karşın iş sadece Brezilyalı futbolcunun adının anılmasıyla kalırdı. Herkes bizim kulüpler gibi değil! Abel Braga "Ünlü bir Brezilyalı forvet alacağız" dedikten sadece 5 gün sonra Ricardo Oliveira, Al-Jazira ile anlaştı. Dubai kulübü Brezilyalı için ülkenin transfer rekorunu kırdı ve 14 milyon € ödedi. Rafael Sobis sakatlanıp, Fernando Baiano da Al-Wahda'ya transfer olunca Abel Braga'nın da elinde forvet kalmamıştı.
Ricardo Oliveira'nın kariyerinde de küme düşme endişesi yaşamayan bir takımda forma giymek varmış. Adam önce gitti Betis'i küme düşürdü. Bununla da yetinmedi ertesi sezon Zaragoza'nın ipini çekti. Hani üçlemeyi tamamlayayım demiş olmalı ki tekrar Betis'e geri döndü ve yine küme düştü Betis. Oliveira sen ne uğursuz adammışsın...
köln orta sahası portekizlilere emanet
Porto'daki Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu sonrası kariyeri yokuş aşağı giden bir adamdır Maniche. Dinamo Moskova, Chelsea, Atletico Madrid, Inter derken boşa harcanmış bir 5 yıl söz konusu Portekizli oyuncu için. En son sezon sonu gelmeden Atletico Madrid postalamıştı onu. Geçtiğimiz haftalarda da Ankaragücü ile adı çıkmıştı. Darius Vassell'i Ankara'ya getirdikten sonra Maniche'in de Süper Lig'de oynama ihtimalini hiç de az görmemiştim. Zamanında Moskova'ya giden adam kariyerinin taban yaptığı bir dönemde neden Ankara'ya gelmesin.
Ankaragücü gerçekten girişimde bulundu mu bilemiyorum ama Maniche Bundesliga'yı tercih etmiş. Köln ile anlaşmış Portekizli. Alman takımının orta sahası zamanında Portekiz Milli Takımı'nın göbeğindeki ikiliye, Maniche & Petit'e emanet. Bundan bir 5 yıl önce olsa ne sağlam ikili derdik şimdi ise bakalım Bundesliga standartının üzerine çıkabilecekler mi diyoruz...
henry surtees - rip
Hayatı sorgulamaya vaktiniz bile olmuyor bazen. En acı sillesini çok sert bir şekilde ard arda yüzünüze vurabiliyor. Önce değerli Orhan Şengürbüz vefatı ve bugün de gencecik henüz 18 yaşındaki pırlanta bir sporcunun hayatını kaybedişi. Yayına hazırlanırken bir sıkıntı vardı içimde. Güne duygusal anlamda zaten yoğun başlamıştım. Yiğit Top anlattığı Formula 2 yarışı yayınından çıkıp " Caner kaza oldu" dedi. Ben de "evet bir lastiğin uçtuğunu gördüm ama uzaktaydım tam ne olduğunu anlayamadım" dedim. O da "çok garip ve korkutucu bir kaza oldu, bizim Henry Surtees'in başına doğru gitti teker" dedi. Umarım iyidir çocuk diye eklerken endişeliydi gözleri. Biz de bir anda ya Surtees'in babası ne adamdı diye muhabbet etmeye başladık. Sonra yayına girdim, günlük koşuşturma içerisinde çıktım eve geldim, tam bizim haberlerde ne var diye bakarken, kazadan sonra Londra'da hastanede tüm müdahelelere rağmen kurtarılamayan Henry Surtees'in hayata gözlerini yumduğunu dinledim. O anda ekrana doğru bakarken donup kaldım. Daha bir iki hafta önce ne kadar yetenekli, ilerde Formula 1'de çok büyük bir yıldız olabilir diye onu yayında anlattığımı hatırladım. Sonra yaşam, ölüm, gelecek, amaçlar, dünyevi kaygılar... ve daha niceleri sıralandı hücrelerde... Huzur içinde uyu Henry Surtees. 18 yaş... Tüyler diken diken oluyor...
Etiketler:
ecnebi,
formula 2,
Henry Surtees
19 Temmuz 2009 Pazar
roma'nın ilk sürprizi espinosa
Dünya Yüzme Şampiyonası başlayalı iki gün oldu. Dediğimiz gibi ilk haftanın etkinlikleri atlama ve sutopu. 2 yıl önce Melbourne'deki yarışmalarda 10 altından 9'unu kazanmıştı Çinliler- Bir tek erkekler 10 metre platformda Rus Gleb Galperin Çinliler'den altın çalabilmişti- Roma'da da 2 yıl öncesinde olduğu gibi Çinliler favoriydi. Fakat beklenmeyen bir sürpriz yaşandı ve Meksikalı Paola Espinosa kadınlar 10 metre platformda olimpiyat şampiyonu Chen Ruolin'i geride bırakarak dünya şampiyonluğunu kazandı.
Espinosa için gerçek bir sürpriz demek yanlış olmaz. Dünya şampiyonaları ve olimpiyatlarda üst sıralarda fazla yer almayan bir isim. En önemli uluslararası başarısı Pekin 2008'de 4. sırada yer almasıydı Espinosa'nın. Ki ilk 3 ile arasında puan açısından büyük fark bulunuyordu. Meksikalı sporcunun altınları Pan American ve ünivesite oyunlarında kazandıklarından ibaret. Zaten dünya sıralamasında da 27. sırada bulunuyor. Roma'da da yarı finalde yarışacak sporcular arasına 18. ve son sırada kendini atabildi. Durum böyle olunca Paola Espinosa'dan altın gelmesi Dünya Yüzme Şampiyonaları tarihindeki en büyük sürpriz belki de.
Bu şampiyonluk Meksikalı sporcu kadar onun Çinli antrenörü Ma Jin için de büyük önem taşıyor. 2002 yılında Meksika ile Çin arasında yapılan sportif anlaşma çerçevesinde Orta Amerika ülkesine giden 34 Çinli antrenörden biri Ma Jin. Yaklaşık 4 yıldır Espinosa ile çalışıyor Çinli antrenör. Altın madalya ilgili olarak kendisi de sporcusundan böyle bir performans beklemediğini, Paola Espinosa'nın performansının üstüne çıktığını itiraf etmiş. Öğrencisinin kazandığı bu altını ise 6 yıldır Meksikâ'da yaşadığı zorlukların bir ödülü olduğunu da belirtmiş Ma Jin.
İlk haftanın sürprizlerinin Paola Espinosa ile sınırlı kalmayacağını umuruyoruz. Devamlı olarak sevinen Çinli sporcuları görmek bir süre sonra sıkmaya başlıyor insanı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)