7 Haziran 2008 Cumartesi

arkadaş yolu şaşırmış!

yeni mekanı atina

Bu gidişle Panathinaikos bloguna dönüşeceğiz. Bir post altta basketbol takımının şampiyonluğuna yer vermiştik. Bu postta da futbol takımının yeni patronundan bahsedelim dedik. Sadece 10 gün sürdü yeni işini bulması Henk ten Cate'nin. Cuma günü 6 saat süren görüşmeler sonunda yıllığı 1 milyon 500 bin avroya iki yıllık imzayı basmış. Resmi imza ve basına tanıtım ise Pazartesi günü yapılacak. O kadar Laudrup diye git sen oyala herkesi, ondan sonra da Hollandalı ile anlaş. Oldu mu şimdi... Garip bir 180 derecelik bu dönüşün ardından Yunan spor medyasını PAO ile ilgili eğlenceli haberler dolu bir sezon bekliyor.

4 Haziran 2008 Çarşamba

enrique iglesias ve euro 2008

Euro 2008'in ilginç bir turnuva olacağının işareti midir bilemiyorum ama herhalde ilk defa bir turnuvanın iki adet resmi şarkısı olacak. Zannedersem organizasyon komitesi de Shaggy'nin turnuva şarkısının iğrenç olduğunu düşünmüş olmalılar ki Enrique Iglesias'ın "Can you hear me"sini de turnuvanın resmi şarkısı ilan etmişler. Enrique, şarkıyı aynı zamanda 29 Haziran'daki final maçından önce de söyleyecekmiş. Arzu edenler için şarkı bir tık ötededir..

manchester'dan mexico city'ye

Sven-Goran Eriksson ilginç bir seçimle Meksika Milli Takımı'nın başına geçti. Benfica, Chelsea ve bilimum takım adı geçen haberlerin ardından Avrupa'dan kopup gitmek kolay bir tercih değildi. Meksikalılar 3 ay önce kovdukları Hugo Sanchez'in yerine doğru adamı zor da olsa buldular. Ligde yer alan takımların sahipleri ya da kulüp başkanlarının yaptığı oylaymayla Eriksson seçilmiş diyor AP'nin haberinde. Acaba bizde de böyle bir uygulama yapılsa sonucu ne olur diye geçirdim kafamdan. Neyse postun konusuna dönersek, Eriksson'un işi kolay olmayacak. Karşısında kendisine inanmayan futbolculardan oluşan bir kadroyla nasıl başarılı olacak ya da bu futbolcuları nasıl eleyecek, bu şu an için onun en büyük sorunu gibi duruyor.

Borgetti, Eriksson ismi kuvvetli bir şekilde telaffuz edildiğinde takım için şu anda Avrupalı bir teknik adamın olmayacağını söylemiş, bunun yapılması halinde futbolun düşünülmediğini açık açık ifade etmişti. Bu açıklamaları yapmasına karşın kimse ona aba altından sopa göstermedi, sen kimsin de eleştiriyorsun lafını sokmadı, sokmaya çalışmadı. İsveçliye eleştiri getiren futbolculardan bir diğeri de PSV'li Salciodu da biraz "avanakça" bir açıklama ile dil problemi olacağından bahsetmiş. Arkadaş herhalde Erikkson'un Portekiz ve İtalya günlerinden bihaber olsa gerek. Zaten o da basın toplantısında bu soruyu "Portekiz ve İtalyanca bilen birinin İspanyolca öğrenememesi ya da bilmemesi salakça" şeklinde yanıtlamış. Erikkson muhtemelen takımı 2010 Dünya Kupası'na götürür. Orada ne iş yapar onu turnuvada göreceğiz. Arada sağlam bir teklif gelirse belki görevi bırakır. Zannımca Meksika'dan sonra kuzeye doğru Los Angeles ya da New York'a da bir uzanır derim ben postu sonlandırırken...

3 Haziran 2008 Salı

verkaç tekrar yayında...

Son birkaç gündür hosting sorunları nedeniyle sitenin yayınına ara verilmek zorunda kalmıştı. Neyseki bugün o işleri hallettik siber alemin en eski Türkçe futbol blogunun. 2001 yılından bu yana 2000'in üzerinde yazı yayımlanmış bir futbol blogununun, sitesinin takdir edilmesi, saygı görmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Kim ne kadar beğenir ya da saygı gösterir bilemiyorum ama iyi işler yapmaya devam edecek Verkaç. Birkaç gün içerisinde yeni formatıyla birlikte yayında olmayı umuyoruz. En azından Geyisi öyle diyor. O deyince de yapar. Euro 2008 boyunca sıcak sıcak yazılar ile misafirleri bekliyor olacağız...

üzüldük...

Bu ülkedeki futbolla ilgili cok sayıda blogun açılmasının sebeplerinden bir tanesidir "aceto balsamico." "Yazacak birşeyimin kalmadığı gün bu blogda" kapanır diyordu lâkin yazacak şeyleri olmasına karşın haklı bir sebepten dolayı bloga son vermeye, kepenk indirmeye karar vermiş. Kendisini tanıdığım ölçüde bu kararından vazgeçmeyeceğini düşünüyorum, biliyorum. Takip ettiğim bir yıl boyunca yazdığı keyifli postlar ve anektotlar için kendisine teşekkür ediyorum. Postun başlığında da dediğim gibi gerçekten de üzüldüm, üzüldük...

"madalyayı geri vereceğim"

Postun başlığı Michael Johnson'a ait. 200 ve 400 metrede dünya rekorlarını hâlâ elinde bulunduran Amerikalı sprinter, Sydney 2000'de altın madalya kazanan 4x400 Amerikan takımının üyelerinden Antonio Pettigrew'in doping yaptığını itiraf etmesiyle, madalyayı istemediğini ve Uluslararası Olmipiyat Komitesi'ne iade edeceğini söyledi. Bu haberle birlikte 1990'lı yılların sonu ve 2000'li yıllardaki bütün atletizm yarışlarından şüphe etmeye başladım. Atletizmi seyretmemin nedenlerinden Marion Jones ve Maurice Green'in her ikisinin de dopingli çıkması rekorlara ve elde edilen başarıların gerçekliğini sorgulatıyor.

"hep beraber" ikinci lige

Bir zamanlar La Liga'da yer alan hatta UEFA Kupası'nda mücadele etmeye hak kazanan Rayo Vallecano, bugünlerde Segunda Division yani ikinci lige geri dönmenin hazırlıklarını yapıyor. Önümüzdeki pazar ve ayın 15'in de oynacağı Zamora CF'yı geçerse ikinci lige merhaba diyecek. Taraftarlarda da yeniden ikinci lige dönmenin heyecanı gözleniyor. Fotoğraflar geçtiğimiz hafta oynanan ve 1-0 kazanılarak finale yükselmeyi sağlayan Benidorm CD maçından. Vallecanolu taraftarlar hızlarını alamayarak kaleyi fethetmişler!


efektiflik

Maccabi Tel Aviv, Nikola Vujcic ile yolları ayırmış. Euroleague tarihinin tek triple-double (hem de iki defa) yapan oyuncusu Vujcic. Maccabi'deki en kötü sezonunu geride bıraktı Hırvat. Sezonun neredeyse tamamında sakattı. Avrupa Ligi'nde sadece 12 maçta forma giyebildi. İstatistikleri de vasattı. Hele Final-Four'da takıma katkısı "0"dı. Maccabi yöneticiler, sahada verdiği katkı ile aldığı para arasındaki efektiflik oranının eksilerde dolaşmasından olsa gerek 5 yılın ardından takımın en önemli oyucuncusuna kapıyı gösterdiler. Avrupa basketbolu için iyi bir rakama 1 milyon 700 bin dolara oynuyordu Nikola Vujcic. Muhtemelen Dinamo Moskova, Barcelona gibi onu ağzından sular akarak isteyen takımlardan birine 2 milyon dolar civarında bir paraya imza atacaktır.

"singing section"a özel...

Kötü bir sezon geçiren ve küme düşmekten son anda kurtulan Bolton Wanderers yeni sezon için taraftara jest yaptı. Stadyumların ruhu olarak nitelendirebileceğimiz yani bağıran, çağıran, takıma devamlı detsk veren taraftarlardan oluşan "singing section" tribünlerinin önemini bilen ve seyircisini kaybetmek isteyen Bolton Yönetimi, o tribün özelinde sezonluk biletlere yüzde 14 indirim yapacakmış. Böylece gelecek sezon singing section'da maç izlemek isteyen biri 299 sterlin ödeyecek. Çocuklarda ise indirim oranı sağlam olmuş. Yüzde 64'lük indirim karşılığı sezonluk biletin fiyatı 49 sterlin.

online panini albümü

Yapılan her turnuva ile birlikte bu tür organizasyonlara ait web siteleri de kendini aşıyor. Her ne kadar FIFA'nın düzenlediği turnuvaların sayfaları biraz tekdüze olsa da uefa.com uzerinden ulaşılan Euro 2008'in resmi web sitesi son noktaya ulaşmış gibi. Fan Zone bolumu oldukça iyi tasarlanan Euro 2008 resmi sitesi, vakit ayırmaya değer gibi görünüyor. Artık geleneksel hale gelen "fantazi futbol" olayını bir kenara bırakırsak benim ilgimi en çok normalde kitapçı ya da gazete bayiinden aldığım sonra da çıkartmalarını keyifli yapıştırdığım "Panini Albümü"nün online versiyonu çekti. MSN'le bağlantılı olarak oynanan "Panini"nin online versiyonu daha yorucu. Bu arada Valencia'yla birlikte felaket bir sezon geçiren ve Alma Milli Takımı'na seçilemeyen Timo Hilderand'la video quiz'de başarılı bir çalışma olmuş diyelim postu sonlandırırken...

2 Haziran 2008 Pazartesi

fikstür...


Turnuvaya 4 gün kala şampiyona havasına girmeye başladık. Sağolsun "When Satuday Comes" Haziran sayısıyla birlikte esprili ve güzel bir Euro 2008 fikstür poster vermiş. Biz de ofisteki duvarlardan birine astık. Umarım herşeye rağmen, final maçı bölümüne yazdığımız takımlardan birinin ismi "Türkiye" olur...

dipten zirveye

Meksika'da Clasura (kapanış) liginin şampiyonu Santos Laguna oldu. Şampiyonun ilginç bir hikayesi var. Şöyle ki geçtiğimiz kapanış ligi'nde 17 maçta tek bir galibiyet alan Laguna, ligde kalmayı Cruz Azul'u 2-0 yenerek başarmıştı. Böyle kötü bir performansın ardından takıma Milli Takım'ın da kaleciliğini yapan Oswaldo Sanchez de dahil olmak üzere 4 futbolcu alındı. Sanchez'le birlikte bu transferlerden en önemlisi Arjantinli Vicente Matías Vuoso'ydu. Santos Laguna'nın aradan geçen bir yıl içerisinde grubunu lider tamamladı ve playofflarda çeyrek finale kaldı.

Yeri gelmişken Meksika'da lig farklı bir formatta oynanıyor. 18 takım 6'şarlı 3 gruba ayrılıyor. Normal lig formatında yapılan maçların ardından elde edilen puanlarlar 18 takım sıralanıyor. Bu sıralamada ilk 8 sırada yer alan takım playoff çeyrek finalinde mücadele ediyor. İki maçlı eleminasyon sistemi ile finale çıkan takımlar, finalde de iki maç üzerinden birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışıyor. Garip, çok değişik bir format hakikaten de...

Neyse biz Santos Laguna'ya dönelim. Kulübün geçtiğimiz yılın Ocak ayında yaşadığı bu durumu karşın taraftarların takıma büyük ilgi gösterdi. Hatta bu durumu o zamanlar Verkaç'a da yazmıştık. Son anda düşmekten kurtulan takımın yaptığı transferlerle gördüğü ilgiyi.

Clasura'daki çeyrek final mücadelesinde önce Nexaca'yı elediler. Yarı finalde de Monterrey'i gol averajı ile safdışı bırakınca finalde ilginç bir tesadüf kendilerini bekliyordu. 1 yıl önce yenerek küme düşmektem kurtuldukları Cruz Azul bu sefer finaldeki rakibiydi Santos Laguna'nın. 1-1 biten ilk maçın ardından evleri Estadio Corona'daki finalin ikinci maçından 2-1 garip ayrılarak tarihteki 3. şampiyonluklarına ulaştılar.

15 ay içerisinde küme düşen bir takımdan, şampiyonluk yaşayan bir takıma dönüşen Santos Laguna'nın bu "mucize"si Mekiska futbolunda ayrı bir yerde anılacaktır...

round dört, berabere

Sahaya atılan yabancı! (hem de bayağı yabancı) maddeler nedeniyle maç geç başladı. Olympiakos taraftarını zapetmek pek de kolay olmadı. Sahaya atılan onca yabancı ve yanıcı maddenin ardından oynanan maçta ise son 40 saniye atılan serbest atışlarla Olympiakos, şampiyonluk şansını son maça taşıdı. Yaşanan bunca olayın ardından onlar için deplasmandaki 5. ve son maç zor geçecek. Benim bildiğim PAO taraftarı bu yapılanların altında kalmaz...




1 Haziran 2008 Pazar

iş kazası...

Brezilya futbolunun yeni yıldızlarından Corinthianslı Lulinha'nın başına gelene dense sende "iş kazası" denir hem de öyle böyşe değil görünmeyen kaza türünden. São Paulo ekibinin Fortaleza ile oynadığı maçın 22. dakikasında atılan uzun topa hareketlenen Lulinha hızını alamayınca fotoğrafta da görüdnüğü gibi kendini merdivenlerde buldu. Olayın videosu buradadır. İzleyince demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız...

etkinliklerden dolayı kapalıyız!

Manchester City, "en centilmen takım" kontenjanından UEFA Kupası'nda mücadele etmeye hak kazandı. Kupaya en baştan yani 1. Ön Eleme'den başlayacak City, harıl harıl stadyum arıyor. City of Manchester'da Temmuz ayı içerisinde konser ve box maçları gibi etkinlikler nedeniyle City ilk tur maçlarını başka bir stadyumda oynamak zorunda kalabilir. Bunun için de şehre 30 dakika uzaklıkta yer alan Preston North End's'in "Deepdale"i gündeme alınmış. Bu, akıllı bir karar olabilir. Temmuz ayında 60 bin kişilik bir stadyumdaki ön eleme turu maçına pek fazla taraftar ilgi göstermeyecektir. Preston'ın sahasında oynanacak bu tür bir maç ise oldukça fazla taraftar toplayacaktır. İstemn dışı da olsa Manchester City için sağlam bir kalabalık kendisini bekliyor olacak...

hangi edmundo?

Birinci resimdeki kahküllü hali ve sarışınlık Edmundo'ya yakışmış gibi...

le mans dağılıyor

Üstün performans gösterip de dikkat çeken ufak takımların kaderidir sezon sonunda büyük takımlar tarafından yağmalanmak. Fransa'da geçtiğimiz sezonun en iyilerinden Le Mans'ın bugünlerdeki durumu bu. 11'in neredeyse tamamı transfer sezonunun gözdeleri arasında. Japon Mitsui, Saint Etienne'in yolunu tutmuştu. Brezilyalı forvet Túlio de Melo Palermo'ya, Hassan Yebda'da Benfica'ya imza attı. Kaleci Yohann Pelé'nin talipleri çok. Sevilla'dan Roma'ya, Juventus'tan Liverpool'a büyük kulüplerin adı anılıyor. Fiyatı da 5 milyon avro gibi makul bir seviye de olunca takımdan gitmesi kesin gibi. Stoper Marko Basa'nın tercihi Borussia Dortmund oldu. Le Mans'ın istediği 8 milyon avro ile Dortmund'un verdiği 6 milyon avro arasındaki rakam farkı çözülürse Sırp topçu, Ruhl Bölgesinde futbol hayatını sürdürecek. 3 sezondur takımda bulunan Fildişili ortasaha oyuncusu Koffi Ndri Romaric, Sevilla ile anlaştı fakat bu transfer için Başkan Henri Legarda'nın onayı gerekiyor. Gerçi Skysport'un haberine göre Romaric için Galatasaray ve Monaco'nun da adı geçiyor.

Le Mans'ın en fazla talep gören isimlerinden biri de Stéphane Sessegnon. Beninli ortasaha oyuncusunun Newcastle United'la anlaştığı haberleri dolaşsa da, onu isteyenler arasında Arsenal de var. Arsene Wenger, onu Flamini'nin yerini doldurmak için istiyor. Yaya Toure'nin transferi gerçekleşmesse Sessegnon'u Emirates'de görmek büyük olasılık. Tabii bu durumda Beninli'nin talipleri arasında yer alan Barcelona'nın da Yaya'yı Arsenal'e satması durumunda onu kadroya katmak için uğraşacağı da konuşuluyor.

Sol kanat Ibrahima Camara'nın Nancy ya da Wolfsburg'a, ortasahadan Mathieu Coutadeur'un Bordeaux, Monaco, Portsmouth, Dortmund dörtlüsünden birine, bir diğer Fildişili Gervinho'nun ise Arsenal'e gideceği konuşulanlar arasında.

Bu isimlerden hangilerinin takımdan ayrılacağı, ayrılanların yerinin nasıl doldurulacağı Le Mans yönetiminin bu yaz boyunca uğraşacağı konuların başında gelecek. Yalnız bu transferler sonucunda kesin olan birşey varsa o da kulübün bilançosunun bayağı kâra geçeceği...

9.72

Berlin Olimpiyat Stadyumu'ndan rekor haberi beklerken ters köşeye yatırıldık adeta. Usain Bolt'un bu sabah karşı kırdığı yeni 100 metre rekorundan bahsediyorum. Golden League'de sezon, bugün Berlin'deki ilk ayakla başlıyor. Hani hava güzel, ortam da müsait, birkaç rekor girişimi olur diyorduk, halen de diyoruz ama kariyerinin 5., evet beşinci 100 metre yarışına çıkan Jamaikalı Bolt, Reebok Grand Prix'de 9.72 koşarak Asafa Powell'ın rekorunu 2 salise daha geliştirdi. Gerçi geçtiğimiz ayın başında 9.76 koşarak sinyaller çakmıştı Bolt ama bu kadar kısa bir sürede de rekoru geliştirmesi herkes için sürpriz oldu. Rekorun ne kadar onun elinde kalacağını göreceğiz...