19 Aralık 2008 Cuma

roma'daki finalin değeri 110 milyon 350 bin €

MasterCard'ın her yayınladığı bir araştırmadır Şampiyonlar Ligi'nde takımların kazanacağı para. Bu yıl erken yayımlamışlar araştırmayı. Mastercard'ın çalışmasına göre gruplardan çıkan takımlar ortalama 38 milyon 450 bin avro kazanacak. Roma'daki finalde şampiyon olan takımın kasasına ise 100 milyon 350 bin avro girecek. Bu kazancın içinde UEFA katılım ücretleri, UEFA ödül parası, UEFA ticari turnuva kazançlarından gelen pay (havuz ödemeleri), bilet satışları, sponsorluk gelirleri, markalı ürünler, yiyecek ve içecek satışlarından oluşan ticaret ve pazarlama gelirleri ve şampiyonlukla artan takım değeri yer alıyor. Şampiyon takımın gelirinin 21 milyon 900 bin avrosu ödül olarak hesaplarına geçecek. Takımın ayrıca havuzdan 9 milyon 500 bin avro pay alması, bilet satışlarından 19 milyon 950 bin avro, ürün satışı ve pazarlamadan 14 milyon avro, sponsorlardan alınacak primlerden 30 milyon avro kazanması ve takım değerinin de 15 milyon avro artması bekleniyor.

18 Aralık 2008 Perşembe

"yılın atleti"

Birleşik Devletler Spor Akademisi'nin geleneksel ödülüdür "yılın atleti". Erkekler ve bayanlarda adaylar sağlam. Oylama 25 Aralık'a kadar sürecek, bayanlar ve erkeklerde yılın en iyi üç ismini adaylar arasından seçerek, oy veriyorsunuz. Oy vermek isteyenler için linki de posta ekledik. Bitirirken de erkekler ve bayanlar da adayları yazalım da tam olsun. Not; Erkeklerde Usain Bolt veya Michael Phelps odülü alır. Bayanlarda da gönlümüz Isınbayeva, Tirunesh Dibaba ve Rebecca Adlington'ten yanadır... Adaylar Erkekler: Usain Bolt, Michael Phelps, Kobe Bryant, Brain Clay, Roger Federer, Rafael Nadal, Tiger Woods, Haile Gebrselassie, Ryan Howard, Jimmie Johnson, Eli Manning, Tim Below.
Bayanlar: Rebecca Adlington, Kirsty Coventry, Tirunesh Dibaba, Guo Jingjing, Nastia Liukin, Lorena Ochoa, Candace Parker, Paula Radcliffe, Lindsey Vonn, Chrissie Wellington, Serena Williams.

17 Aralık 2008 Çarşamba

global kriz #19

volkswagen'in otobüsleri

Volkswagen Ocak ayı içerisinde hem Internacional'e hem de Serie B yolunu tutan Vasco da Gama'ya yeni otobüslerini teslim edeceğini açıkladı. Otobüslerin şekli şemali benzer görünüyor, tabi renkler kulüpleri temsil eden renkler olmuş doğal olarak. Internacional'in de 2 yıl önceki Dünya Kulüpler Kupası şampiyonluğu hatırlatılmış. Otobüslerin özellikler benzer; LCD televizyon, sakat futbolcular için yataklar, toplantı odası. Internacional'in otobüsünde fazladan mini bar var. Herhalde ligden düşen Vascolu oyuncular cezalandırılmak istenmiş olsa gerek.

hoşgeldin

putin'in nazarı

CSKA Moskova tam 28 maç sonra kendi sahasında bir Euroleague maçı kaybetti. Real Madrid'e 78-82 yenilen Rusları, en son Panathinaikos 2005-2006 sezonunda yenmeyi başarmıştı. 4 Ocak 2006 tarihinde oynanan maçtan Atinalılar 84-89 galip ayrılmıştı. Bu akşam oynanan Real Madrid maçıyla ilgili ilginç bir not, karşılaşmayı izleyenler arasında resimde de görüldüğü üzere Vladimir Putin bulunuyordu. Postun başlığında da yazdığım gibi CSKA'ya Putin'in nazarı değdi herhalde...

“gelenekten geleceğe” yansımalar

Btbirikim'in kafasını yiyordum bloga neden yazmadığı konusunda. Şimdilik yazmasa da ilerleme kaydetti ve onun ilgi alanına giren bu konserin postunu girmek için beni dürttü. Yansımaları çok sevdiğini biliyorum. Konserin postunu da msn üzerinden bana yolladı...
"Geleneksel musikimizin eşsiz kültürünü modern müzik ile harmanlayarak, yaptiklari müzikle gönüllere hitap eden yansimalar grubu konserlerine cemal reşit rey konser salonunda bir yenisini daha ekliyor sehir hayatının karmaşasından bir demde olsa kurtulup biraz sadelik ve huzur arayanlara tavsiye edilir." diyor Btbirikim. Yeni yıla 2 kala 29 Aralık'ta Cemal Reşit Rey'deki konserin ayrıntıları da bir tık ötede...

faruk k'nın osman çilesi...

Sağolsun Mete Aktaş, batug forum'da yazmış da bu garip haberden haberdar olduk. Hürriyet'in tuhaf magazin haberlerinden biri. Şu Osman adlı kediyi çok merak ettim. Faruk K'ya ne yaptıysa kediden "ruh hastası" olarak bahsetmiş devamlı... YELİZ DÖVÜYOR OSMAN ISIRIYORDU Şarkıcı Faruk K kendisinden 20 yaş büyük, şarkıcı Yeliz ile yaşadığı aşkın neden bittiğini 'Orada Neler Oluyor'da açıkladı. Faruk "Bu ilişki başladığında herkes bana aradaki yaş farkının sorun olacağını söyledi. Sorun yaş farkı değil, Yeliz'in bana uyguladığı şiddetti" dedi. Yeliz'den 3 kez dayak yediğini itiraf eden popçu sözlerine şöyle devam etti: Yeliz çok zor ve uçlarda yaşayan bir kadındı. Bütün gün evden çıkmaz, ruh hastası kedisi Osman ile oturur. En küçük bir tartışmada üzerime yürüyüp, vurmaya çalışırdı. İlk ikisinde ses çıkarmadım. 'Hassas bir dönemden geçiyor' diye düşündüm. Ama üçüncü kez yaşadığımız olay utanç vericiydi. Yeliz Bağdat Caddesi'nin ortasında, kalabalığın içinde bana tekme, tokat vurmaya başladı. 'Dur' dedikçe delirdi, bağırdı. Ondan ve beni ikide bir tırmalayıp, ısıran ruh hastası kedisi Osman'dan zor kurtuldum" dedi.

16 Aralık 2008 Salı

yeni yeni fantaziler!

Son dönemlerin en revaçta etkinliklerinden biri "fantasy games"ler. Birçok ofiste, çalışanlar arasında UEFA Şampiyonlar Ligi oyunu, her sezon düzenli olarak oynanıyor, NBA ve Euroleague’in fantezi oyunları pas geçilmiyor. Olayın, "bu kadarı da tamam" dedirten şekle bürünmesi Kaan Kural'ın Slam’in Ekim Yahoo’nun NBA oyunu hakkında tüyolar veren yazısıyla şekillendi. Bunun da üstüne Ekim ayı içerisinde The Walll Street Journal’da, Jon Weinbach’ın yazdığı bir yazıyı okuyunca "pes" dedim kendi kendime. Olayın ayrıntıları postun gerisinde... Şu sıralar global kriz nedeniyle bol bol sakinleştirici kullanmak zorunda kalan Wall Street’in zengin çocukları, kendi aralarında bir fantezi futbol oyunu kurmuşlar. Amerikan Futbol Ligi NFL üzerine kurulan oyununun katılımcıları arasında; hedge fon endüstrisinin babalarından sayılan Paul Tudor Jones, dünyanın en büyük hedge fon gruplarından biri olarak kabul edilen Galleon Group’un kurucularından Raj Rajaratnam ve 35 milyar dolarlık bir portföyü yönettiği söylenen Fiertess Invesment Group’un Başkanı Michael Novogratz da yer alıyormuş. Tıpkı diğer oyunlar gibi draft ile başlanıp, oyuncuları takas ederek, takımın daha iyi duruma getirilmesini ve ligin ilk sırada tamamlanmasını hedefleyen bu oyunun farkı ise, toplam ödülünün bir milyon dolar olmasıymış. 2002 yılından beri devam eden bu oyuna katılmak için, 100 bin dolar ödenmesi gerektiğini yazıyor Jon Weinbach. Milyar dolarlık fonları yöneten Wall Street’in zengin çocukları için, bu rakam sorun olmasa gerek. Üstelik oyunu kazananın, 600 bin doların sahibi olduğu, ikincinin, 300 bin, üçüncünün ise 100 bin dolar aldığı, bu yüksek miktardaki ödülleri kazananların, kazandıkları paraları genellikle yardım kuruluşlarına bağışladıkları da Weinbach’ın verdiği bilgiler arasında. Örneğin 2004 yılında oyunu birinci olarak tamamlayan Galleon Group’un kurucularından Raj Rajaratnam, kazandığı parayı Doğu Asya’da meydana gelen ve 200 bin kişinin yaşamını yitirdiği tsunami felaketi için düzenlenen kampanyaya bırakmış. Wall Street’deki bu fantezi oyun, aşırı uçtaki bir örnek olsa da dünyada milyonlarca kişi bu fantezi oyunlara merak sarmış durumda. Sadece NFL’in fantezi oyununu oynayan kişi sayısı 20 milyonu buluyor. NBC’nin fantezi oyunu iki ligden oluşuyor ve liglerden birinde birinci olan bir yarışmacı, 100 bin dolar kazanıyor. Eğer her iki ligde de aynı kişi şampiyon olursa, bu ödül 1 milyon dolara ulaşıyor. ESPN, Yahoo, CBS gibi Birleşik Devletler’in önde gelen yayın kuruluşlarının hepsinin İnternet sitelerinde fantezi oyunlar bulunuyor.
İstatistikî veriler fantezi oyunlara olan ilginin her geçen yıl arttığını gösteriyor. Yahoo’nun ücretsiz olarak oynanan Amerikan futbolu oyununa, bu yıl 4 milyona yakın kişinin kayıt yaptırmış durumda. Bu rakamın, 2002 yılına göre yüzde 300’lük bir artışı ifade ettiğini de belirtelim. Görünen o ki, fantezi oyunlar her geçen gün hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri olma yolunda ilerliyor.

3 erkek, 1 kadın

Elle'in İspanya edisyonu, yeni yılın ilk sayısının kapağı için İspanyol sporunun en önemli üç ismi; Rafael Nadal, Pau Gasol ve Iker Casillas'ın yanına süper model Eugenia Silva'yı eklemiş. Herhalde Silva'nın yerinde olmak için çok sayıda kız can atıyordur.
Kapağın da renklerinden tutun da kişilere kadar buram buram İspanya koktuğunu belirtmek de fayda var.

atlantik'in iki yakası..

okay karacan'ın istifası

Medyatava'ya yaklaşık 2 saat önce düşmüş Okay Karacan'ın istifa haberi. Aslında 3 hafta önce yaşanılanlar, programlarındaki konukların; Mustafa Doğan, Uğur Meleke ve Mehmet Demirkol'un değişmesi ya da değiştirilmesi aklımda soru işareti doğurmuştu. Bugün itibariyle Habertürk'ün Spor Müdürlüğünden istifa etmiş kendisi. Bundan yaklaşık 7 ay önce, Sporist'in Haziran sayısı için bir röportaj yapmıştık kendisiyle. Röportaj sorularımızdan biri Habertürk'e geçişiydi. O da bize şunları söylemişti; "Özel nedenlerle NTV'den ayrılmam gerekiyordu. Habertürk beni o zaman aradı ve bir teklif sundu. Hatt teklif aldığımda, NTV'deki son iki günümdü. İki ay dinlenmeyi ve Kanada'ya yerleşmeyi düşünüyordum. Ne yazık ki hâlâ da ikinci planım bu." Evet Habertürk'ün teklifi olmasa Kanada'ya yerleşecekti Okay Karacan. Bu planından vazgeçip geçmediğini bilmiyorum. Ama umarım ülkenin en iyi spor yayıncılarından biri 1 yıl önce aldığı kararı uygulayıp, mesleğini bu genç yaşta bırakmaz.
Postu, Kanada'da ne yapacağı sorusuna cevabı ile bitirelim; "Kanada'da bir arkadaşım pizza, kağıt ve tekstil işinin içinde. Benim babam tekstilci olduğu için, tekstili bilirim. Sonuçta Kanada'da iki pizza dükkanını da herhalde işletebilirim. Orada onun işlerine bakacaktım. Çok daha iyi şartlarda yaşayabilecektim. Çok daha fazla seyahate edip, istediğim Formula 1 yarışını, istediğim futbol maçını yerinde en iyi koltuktan izleyebilecektim. Kanada'dan Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş maçlarına da takip edebilirdim. Tek eksik futbol maçı anlatmak olacaktı."
Yeri gelmişken Okay Karacan röportajını da bir ara posta koymak lazım...

takımların kaderini belirleyen son maçlar #2

1999-2000 sezonunda UEFA, Şampiyonlar Ligi’nin formatında değişikliğe gitti. Takım sayısının 32’ye çıkarılmasıyla, grup mücadeleleri de iki aşamada uygulanmaya başlandı. İlk gruplarda Dinamo Kiev ile birlikte gruptan çıkma mücadelesi veren Alman temsilcisi Bayer Leverkusen, grubun en zayıf takımı Maribor ile berabere kalarak, puanını 7’ye çıkardı. Evinde grup lideri Lazio’ya yenilen Dinamo Kiev ise Sloven temsilcisinin yardımı ile bir üst gruba çıkmaya hak kazandı. İlk tur gruplarında şanı yaver giden Dinamo Kiev, ikinci tur gruplarda ise o kadar şanslı olmuyordu. Son haftaya Real Madrid ile aynı puanla giren Ukrayna temsilcisi, Bayern Münih’i yenmeyi başardı. Fakat Madrid’in de Norveç deplasmanından galibiyetle dönmesi, averajla İspanyol ekibini çeyrek finalist yapmıştı. O sezonun unutulmayan maçlarından biri, ne Şampiyonlar Ligi’nin kaderi çizdi, ne de bir takımı bir üst gruba çıkardı. Lâkin Türk futbol tarihinde bir takımın UEFA Kupası’nı kazanmasının ilk fitili ateşleyen maçtı o. Şampiyonlar Ligi’nin son grup maçında Galatasaray ile Milan, İstanbul’da karşı karşıya gelecekti. Grup üçüncüsü olması ve UEFA Kupası’nda mücadele etmesi için Galatasaray’a galibiyet gerekiyordu. Maçın son dakikasında bulduğu penaltı golü ile İtalyan rakibini 3-2 yenen sarı-kırmızlı ekip, futbolseverlere son maçların ne denli önemli olduğunu gösteriyordu.
2000-2001 sezonunun Şampiyonlar Ligi’ndeki en zorlu mücadeleler, C ve D gruplarındaydı. C Grubu’nda son maçlar öncesinde 9 puanla grubun ikinci basamağında bulunan Olympiakos, Lyon deplasmanına gidiyordu. Fransız ekibi, 6 puanla üçüncü sırada yer alıyordu. Fransızlar kendi evlerinde alacakları bir galibiyetle, Olympiakos’a hem ikili averajda hem de gol averajında üstünlük sağlayacaktı. Lyon, zor olanı başardı Olympiakos’u yenerek, ikinci tur gruplarına kaldı. D Grubu da Şampiyonlar Ligi tarihinin en ilginç maçlarından birine sahne olmuştu. Son maçlar öncesinde grupta yer alan dört takımın da ikinci tur gruplarına çıkma şansı bulunuyordu.
Sturm Graz’ın 9, Galatsaray ile Glasgow Rangers’ın 8, Monaco’nun ise 6 puanı bulunuyordu. Galatasaray ve Monaco, son maçlarını evlerinde oynayacaklardı. Galatasaray, Sturm Graz ile Monaco’da Glasgow Rangers ile aynı skorla 2-2 berabere kaldı. Glasgow Rangers’ın Monaco ile 2-2 berabere kaldığı haberinin gelmesi, Ali Sami Yen Stadyumu’nda ilginç gelişmeye neden oldu. Fransa’dan gelen skor, Galatasaray-Sturm Graz maçının da 2-2 olması nedeniyle, hem Galatasaray’ın hem Avusturya temsilcisinin ikinci tur gruplarına çıktığı anlamına geliyordu. Bu nedenle maçın son bölümlerinde ne Galatasaray, ne de Sturm Graz hücum etmemiş, her iki takım da aralarında pas yaparak, sürenin dolmasını beklemişti. Basketbol maçlarında kazanan takımın belli olduktan sonra vakit geçirmek için oynanan “garbage time” denilen bölümünü andırıyordu sahada yaşananlar…

global kriz #18

15 Aralık 2008 Pazartesi

mls'den kisa notlar...

MLS'in Avrupa'ya ihraç etmeye hazırlandığı oyunculardan biri Sacha Kljestan. Chivas USA forması giyen 23 yaşındaki Kljestan için çok sayıda Avrupa kulübünün MLS'in kapısını çalacağı yazılıyor. Ligin en teknik ortasaha oyuncusu olarak gösteriliyor Sacha Kljestan. Monaco, Heerenveen, FC Twente, Bayer Leverkusen, Schalke 04, Wolfsburg, Olympiakos ve Zenith St. Petersburg'un onu isteyen kulüpler olduğunu ifade edilirken, onun tercihinin Almanya, İtalya ya da İspanya ligi olması bekleniyor. En azından kendisi bu üç ligden birinde oynamak istediğini söylüyor. MLS istatistikleri 79 maçta 27 asist ve 9 gol, hiç de fena rakamlar değil. Kljestan'ın Premier League'i değil de Almanya, İspanya ya da İtalya'yı tercih etmesi ilginç geldi bana. En azından diğer üç ligi Premier League'e göre daha teknik olarak nitelendirmesi farklı bir yaklaşım olmuş. MLS'ten gelen ilginç bir haber de LA Galaxy'nin Andrés D'Alessandro için Internacional kulübüne 10 milyon dolar teklif etmesi. David Beckham ve London Donovan'ın Avrupa'dan geri dönmeyeceklerini düşündüklerinden mi olsa gerek Arjantinli'yi kadroya katmak istemişler. Fakat Brezilyalılar oralı bile olmamışlar, satmaya niyetleri yokmuş D'Alessandro'yu. Arjantinlilerin konusu açılmışken felaket bir sezonu geride bırakan Marcelo Gallardo da Buenos Aires'e geri dönmeye hazırlanıyormuş. River Plate Başkanı José María Aguilar, Gallardo için D.C. United'ın kapısını çalacakmış. Ki neredeyse 0 fayda ile oynayan Arjantinli için United'ın da olumlu cevap vermesi ihtimali yüksekmiş...

manga

*Geçtiğimiz yıl 1787 adet yabancı çizgi roman Fransızca'ya çevrilmiş. Bu rakamın yüzde 64'ü Japon çizgi romanları. Birleşik Devletler'de de Japon çizgi romanlarının satışları yüzde 5 artmış. IVC2.com'a göre mangaların Birleşik Devletler'deki piyasa değeri 210 milyon doların üzerinde.
*Christian Science Monitor

3'lü final

Arjantin'de şampiyon hâlâ belli değil. 3'lü final sonunda San Lorenzo, Tigre ya da Boca Juniors'tan biri şampiyon olacak. Bülent Timurlenk yazmış ayrıntıları zaten. Yüzüklerin Efendisi'nden hatırlayabileceğiniz Viggo Mortensen da üşenmemiş atkısını, şapkasını takmış Argentinos Juniors maçı için San Lorenzo tribünlerindeki yerini almış. Kendisini takdir ettim. Çıldıran Tigre ve Osama Bin Ladin maskeli Boca taraftarı da bu haftasonundan kalanlardan...
Unutmadan River Plate için felaket bir sezon geride kaldı, 2 galibiyet ve 14 puan ile son sırada tamamladı Apertura'yı...

14 Aralık 2008 Pazar

drew carey

Dünya üzerinde Mark Cuban ile birlikte en tuhaf takım sahibidir Drew Carey. Seattle Sounders ligde yer almaya başlayınca onun ne kadar tuhaf bir insan olduğunu daha iyi anlayacağız. En son Sounders'ın yeni sezon formalarının tanıtımının yapıldığı defilede podyuma çıktı, çılgın figürleriyle kendinden bahsettirdi.

rastgele sir

Alex Ferguson, White Hart Lane'den çıktıktan sonra tekneyle balık avlamaya gidiyor olsa gerek...

charles smith & carlos arroyo

Euroleague'de haftanın istatistiklerine imza atan arkadaşlar Charles Smith ile Carlos Arroyo oldu. Smith sezon başından beri Efes Pilsen'in en büyük sorunu. Onun top kullanmasının sınırlandığı, hücumda top çevrildiği zaman Efes Pilsen'in iş yaptığını görüyoruz. Fakat genelde toplar setin sonunda değil de başında Charles Smith'e geldiğinde hücum seti tamamlanmadan top potaya yollanıyor Amerikalı tarafından. Bu daha çok Abdi İpekçi'deki maçlarda kendini gösteriyor. Hele ki Efes Pilsen maçtan kopmak üzere olduğu dakikalarda. Smith'in "her topu atarım" olayı özelliklerle 3'lükler kendini belli ediyor. Euroleague'de Abdi İpekçi'de yüzde 16.7 (4/24) 3'lük ile oynayan Charles Smith, deplasmanda biraz daha fazla imana gelip eline her geleni şut olarak atmadığından yüzde 52.2'e (12/23) kadar çıkartabiliyor. İki oran arasında gece ile gündüz kadar fark var. (bu arada Nikita ve Anony.'a teşekkürler, her nasılsa deplasman ile evde oynanan maçlardaki yüzdeleri tam tersi şekilde yorumlamışım:)) Haftanın diğer süper istatistiği Maccabili Carlos Arroyo'ya ait. Arroya kaç yıldır kırılamayan ve Anthony Parker'a ait olan Maccabi tarihinin en kötü index rakamı rekorunu Avellino deplasmanında kırmayı başardı. 1/7 2'lik, 0/4 3'lük, 1 ribaund, 1 assist istatistikleri yakalayan Porto Rikolu, maçı -10 index sayısı ile tamamladı. Bu tuhaf istatistiği yakalayan İsrailli gazeteci Arale Weisberg'e teşekkür etmek gerek. Maccabi tarihinin en pahalı oyuncusuna verilen paralar bu istatistikleri elde etmesi için verilmedi tabii ki.
Gerçi haksızlık etmeyelim 1995-1996 sezonunda oynanan Barcelona maçında Tom Chambers sağlam! bir performans sergileyerek harika istatistikler yakalamış. 0/11 2'lik, 0/3 3'lük atan Chamber 2 sayı, 9 ribaund, 3 asist ve 3 top kaybı ile karşılaşmayı tamamlayan Chambers'ın Maccabi tarihine geçmesine o yıllarda index istatistiğinin hesaplanmaması engel olmuş.

yeni kaptan

Şu sıralar sakatlık sorunlarını yenmeye çalışan Ajax kalecisi Maarten Stekelenburg, 11'e dönüşle birlikte bir taşla iki kuş vurmuş olacak. Takım kapatanı Klaas-Jan Huntelaar'ın Real Madrid'e transferiyle birlikte Stekelenburg da Ajax'ın yeni kaptanı oldu. Böylece hem sakatlıktan kurtuluşunu hem de kaptanlığı kutlar artık...