19 Aralık 2009 Cumartesi

rekor kutlaması


César Cielo Filho belki de Brezilya'nın yüzme tarihindeki en başarılı ismi. Sadece yüzme tarihindeki değil, bireysel sporlar içerisinde de Brezilya spor tarihinde yer alacak. En son dün São Paulo'da, 50 metre serbestte Frederick Bousquet'nin Nisan ayında Montpellier'de 20.94'lük rekorunu 20.91'e çekmeyi başardı.
Cielo için rüya gibi iki yıl geride kalmak üzere. Pekin'de olimpiyat rekoru kırarak 50 metre'de altını kazanmış, 100 metre'de ise bronzla yetinmişti.
Bu yıl Roma'da hem 50 hem de 100 metrede dünya şampiyonu oldu Brezilyalı. Üstelik 100 metre'de dünya rekorunu, 50 metre'de de şampiyona rekorunu eline geçirmişti.
César Cielo Filho'nun dört yıl boyunca Auburn tedrisatından geçtiğini de unutmamak lazım.
Brezilyalı yılı hem 50 hem de 100 metrede dünya şampiyonu olmasının yanı sıra dünya rekorlarının sahibi olarak da kapatıyor. Kulübü Pinheiros César Cielo Filho'nun bu başarısını kulübün duvarına bir plaket asarak kutladı. Zaten kendisi de bu yılın hayatında unutamayacağı sene olduğunu söyledi 50 metrede dünya rekorunu kırmasının ardından...
Ocak ayından itibaren teknolojik mayoların yarışlarda kullanılmayacak olması Brezilyalı yüzücünün rekorlarının uzun bir süre kırılamayacağı anlamına gelebilir....

güney afrika yolları tuzlu!


Güney Afrika yolculuk için hem ters hem de masraflı bir yer. Futbolseverin dünya kupasını izlewyebilmesi için cebinde sağlam miktarda parayı çıkarması gerekecek maç biletleri dışında.
Arjantin'de Güney Afrika yolcuğu için bir sivil toplum örgütü kuruluyor. Fikrin babası resimdeki işadamı Marcelo Malla adındaki iş adamı. Kurulacak sivil toplum örgütü aracılığıyla yardım toplanacak. Ve böylece Arjantinli taraftarların Güney Afrika'ya takımlarını desteklemek için gerekli para tedarik edilmniş olacak. Planın ne kadar işeleyeceğini görebilmek için Haziran ayını beklemek gerekecek.

yeni zelandalıların güney afrika keyfi

Kendileri de bekleniyordu dünya kupasına katılmayı Yeni Zelandalıların. Bahreyn'i elemeleri yılın en önemli spor olayı olarak kabul ediliyor ülkede. Adamlar gerçekçiler, dünya kupasında üç grup maçı sonunda veda edecekleri biliyorlar. O nedenle Güney Afrika gezilerinin eğlenceli geçmesi istiyorlar olsa gerek. Ne de olsa bir daha dünya kupasına ne zaman katılacakları belli değil.

Slovakya, Paraguay ve İtalya ile grup maçlarında karşılaşacak olan Okyanusya temsilcisi Güney Afrika'da kalacakları yer olarak Johannesburg Havaalanına 10 dakika uzaklıkta altı yıldızlı bir butik oteli seçmiş.
9 ayrı evden oluşan butikte her evin kendi yüzme havuzu bulunuyor. Ayrıca tesis içerisinde de bir golf sahası ile oyun parkı da var. Yeni Zelandalılar için altı yıldızlı butik otelin tek eksikliği antrenman sahasının bulunmaması.
Fakat bu durum Yeni Zelandalıları rahatsız etmemiş. Yeni Zelanda Futbol Federasyonu Başkanı Frank van Hattum, yardımcı antrenör Brian Turner ve menajer Alex Chiet tesis hakkında olumlu izlenim edinmişler.
Okyanusyalı futbolcuların saha içerisinden mutlu ayrılmayacakları kesin gibi fakat saha dışında oldukça keyifli anlar geçirecekler Güney Afrika'daki dünya kupası boyunca.


partizan'ın yeni yıldızı aleks maric

Partizan'ın her sezon Avrupa basketboluna bir uzun armağanı bu yıl da devam ediyor. İki sezon önce Pekovic, geçtiğimiz sezon da Veličković parlamıştı Euroleague performansları ile. Her ikisi de harika geçen sezonların ardından Avrupa'nın büyük kulüplerinin yolunu tuttu.
Partizan'ın bu sezon parlattığı isim ise Aleks Maric. Avustralyalı\Sırp pivot, Pekovic ve Veličković kadar genç değil, 25'inde. Fakat Avrupa basketbolunun ilgisini Euroleague'de oynamaya başlayınca çekti. Bu sezon iki defa haftanın oyuncusu seçildi Euroleague'de. Ki bunlardan birinde Efes Pilsen'e karşı sergilemiş olduğu 34 sayı ve 16 ribaundluk performansla haftanın oyuncusu seçilmesini sağladı.
Alesk Maric'in ilginc bir hikayesi var. Ailesi 1970'lerde Avustralya'ya yerleştiği için o da Sydney'de doğmuş. Neredeyse her Avustralyalı sporcu gibi spora spor enstitüsünde başlamış. Australian Institute of Sport'un ardından lise öğrenimi için Birleşik Devletler'e gitmiş. Daha sonra Nebraska Üniversite'sinde 4 yıl oynadıktan sonra İspanya'ya gelmeye karar vermiş. Üniversite performansı hiç de fena değildi. hem 2007'de hem de 2008'de Big 12'in en iyi ikinci beşine seçildi. Kansas State'e 41 sayı, Missouri'e karşı 31 sayı-19 ribaund, Iowa State'e 36 sayı-12 ribaundluk performanslar gösterdi. Fakat atletik özelliklerinin çok çok sınırlı olması nedeniyle NBA şansı söz konusu olamadı Maric'in.

ACB'de de kötü bir sezon geçirdi. Granada'da çok fazla süre bulamadı. Coach Trifón Poch onu 12 dakika ortalama ile oynatınca istatistikleri de göz doldurmadı doğal olarak.
Sezon başında Partizan'dan gelen teklifi değerlendirdi ve doğru bir iş yaptı. İspanya'da aldığının neredeyse 2.5 katı kadar bir süre alıyor Maric. Bunun sonucunda da Euroleague'de yüzde 72 2'lik yüzdesiyle 18 sayı 10 ribaund ortalamaları ile oynuyor. Maric'in bu performansına şaşırmamak lazım. Basketbolun daha teknik oynandığı Avrupa basketbolunda yüzü dönük şutu olan, her iki elini de kullanabilen bir pivotun iş yapmaması çok zor kendisi istemediği sürece.
Aleks Maric Europleague'de normal sezonun 8 haftası geride kalırken en değerli oyuncu sıralamasında birinci, sayı ve ribaund kategorilerinde de ikinci sırada. Avustralyalı/Sırp oyuncunun bu performansında Duško Vujošević'in de hakkını yememek lazım.

Maric'in bu olağanüstü performansı farklı bir konuyu da gündeme getiriyor. Partizanlı basketbolcu hem Avustralya hem de Sırbistan vatandaşı. Hatta Avustralya'nın şampiyon olduğu 2003 yılındaki FIBA 19 Yaşaltı Dünya Şampiyonası'ndaki kadroda yer alan isimlerden biriydi. 2005'teki 21 Yaşaltı Dünya Şampiyonası'nda da Avustralya Milli Takımı'nda yer alıyordu.
Normal koşullarda Avustralya Milli Takımı'nda oynaması bekleniyor Maric'in. Fakat bu haftaiçi Sırbıstan antrenörü Dusan İvkovic, Maric gibi kaliteli bir oyuncunun Sırbistan Milli takımı'nda yer almasını her antrenörün isteyeceğini belirtti. Ardından Sırbistan Basketbol Federasyonu Başkanı Dragan Kapicic de bu konuyla ilgili olarak Avustralyalılar ile görüşeceklerini söyledi.
Avustralya cephesinde ise Maric'in İstanbul'da milli takım forması giyeceğinden emin olduğu açıklaması yapıldı. Partizanlı basketbolcunun tercihinin ne olacağı şimdilik belli değil. Avustralyalıların, Maric'in kendilerine milli takımda yer alacağını söylediğine dair açıklamaları olsa da.
Son 6 aydır Belgrad'da yaşayan ve Vlade Divac'a olan hayranlığı nedeniyle 21 numaralı formayı giyen bir basketbolcuya Sırbistan Mill Takımı'nda oynaması için teklif yapıldığında bu teklifi reddetmesi oldukça zor görünüyor.
Ki Neven Subotić ve Milorad Čavić gibi örnekleri de unutmamak gerekiyor. Aleks Maric'in Sırbistan adına oynamak istediğini belirtmesi halinde bile Avustralya'nın bunun için izin vermesi gerekiyor. Aksi takdirde Maric'in Sırbistan forması giymesi mümkün değil. Postu sonlandırırken hatırlatmakta fayda var Türkiye'deki Dünya Şampiyonası'nda Sırbistan ile Avustralya aynı grupta mücadele edecek.

18 Aralık 2009 Cuma

ilk etabın en fazla kazananı bordeaux


MasterCard her yıl oılduğu gibi bu yılda Şampiyonlar Ligi'nin maddi yönünü detaylandıran bir rapor yayımlamış. Rapora göre bu yıl Şampiyonlar Ligi'nde mücadele eden bir kulübün 50 milyon avro gelir elde etme şansı bulunuyor. Bu 50 milyon avroya kulüplerin turnuvadan aldıkları para ödülleri, ticari ödüller ve maç günü gelirleri de dahil.

MasterCard için hazırlanan raporda Şampiyonlar Ligi'nin Avrupa ekonomisine 6 milyar dolarlık bir katkı yaptığı da belirtiliyor.
Bu yıl Şampiyonlar Ligi'nde mücadele eden bir takım galibiyetler 800 bin avro, beraberliklerde ise 400 bin avroluk para ödülünün sahibi oluyor. Şampiyonlar Ligi'nde bu sezon şampiyon olacak takım sadece turnuvadaki para ödülllerinden 31 milyon 200 bin avro kazanacak.
Şampiyonlar Ligi'nde şu anda kadar en fazla gelir elde eden takım grupların en büyük sürprizi olan Bordeaux. Fransız ekibi 11 milyon 500 bin avroluk gelir elde ederken, gruplarını lider olarak tamamlayan takımlardan Chelsea ve Fiorentina da 11 milyon 100 bin avro gelir ile Bordeuax'u takip ediyorlar.
Şampiyonlar Ligi'nde son 16 turuna kalamayan Liverpool ve Juventus'un kaybı ise 18 milyon avroyu buluyor...

17 Aralık 2009 Perşembe

black eyed peas'den portekiz'e destek

twitter'dan al haberi...


Bizim ülkemizdeki kulüp başkanları Twitter'ın nimetlerinden faydalanmasa da Brezilya'da başkanlar ve teknik adamlar teknolojinin nimetlerinden yararlanmayı ihmal etmiyorlar. Daha önce yazmıştık Corinthians teknik direktörü Mano Menezes'in taraftarlardan gelen eleştiriler için twitter hesabı açtığını.
Atletico Mineiro Başkanı Alexandre Kalil de başka bir aktif Twitter kullanıcısı. Mineiro ile ilgili son gelişmeleri Kalil'i Twitter'dan takip ederek öğrenmek mümkün. Vanderlei Luxemburgo'nun teknik direktörlüğe getirildiğini Twitter'da yazan Alexandre Kalil dün gece de Availi ortasaha oyuncusu Muriqui'nin transferini haber verdi.
Brezilyali başkan ve teknik adamlarin yolunu şu Avrupalı ve Türk kulüp başkanları ve teknik adamlar takip etse de biz de birinci elden, Twitter yoluyla son gelişmeleri öğrensek hiç de fena olmaz...

16 Aralık 2009 Çarşamba

#6 satışta...


Dün yapılan resmi açıklamanın ardından Corinthians'ın storelerında Roberto Carlos'un #6 numaralı formasının satışına başlanmış. Arkada duran İnter'i anımsatan forma hoş duruyor...

15 Aralık 2009 Salı

estádio 11 de novembro



Estádio 11 de Novembro, Angola'nın başkenti Luanda'da yapılan 50 bin kişilik yeni bir stadyum. 10 Ocak'ta başlayacak ve 31 Ocak'ta sona erecek olan Afrika Uluslar Kupası'nda açılış ve final maçıyla birlikte toplam 7 maça ev sahipliği yapacak Estádio 11 de Novembro.
İsmini ülkenin Portekiz'den bağımsızlığını ilan ettiği 11 Kasım 1975 tarihinden alan stadyumunun içi turnuva için hazır gibi görünse de, etrafının yoğun bir çevre düzenlenmesine ihtiyaç duyduğu kesin. Afrika Uluslar Kupası'na bir aydan az bir süre kala Angolalılar bu işi başarabilecekler mi çok merak ediyorum doğrusu...

14 Aralık 2009 Pazartesi

abisinin anısına...


Meksika'da Apertura şampiyonu belli oldu. Final serisinde ilk maçta 4-3 yendiği Cruz Azul'u Estadio Azul'da da 2-1 yenen Monterrey, 6-4'lük tur skoruyla 2003'teki Clasura şampiyonluğundan bu yana ilk şampiyonluğunu elde etti. 64 yıllık tarihindeki 3. şampiyonluğunu kazanan Monterrey'de şampiyonluk sevincini yaşayanlardan biri de Antonio de Nigris'in kardeşi Aldo de Nigris. Necaxa'dan kiralık gelen Aldo, 33 maçta 17 gol atarak şampiyonlukta önemli işler yaptı.
Şampiyonluk kutlamalarında geçtiğimiz ay vefat eden abisi Antonio'yu da unutmadı Aldo. Kupa törenine abisinin kara kalem çizili olduğu bir t-shirt ile çıkarak onu andı...

Fotoğraf: LUIS ACOSTA/AFP/Getty Images

libby trickett da bıraktı

Aslında çok da büyük bir sürpriz değil Libby Trickett'ın yüzmeyi bıraktığını açıklaması. 8 dünya şampiyonluğunun ardından Temmuz'da Roma'daki dünya şampiyonasındaki hayal kırıklığı performansı ve karşılığında gelen 2 bronz madalyanın ardından havuza geri dönmemişti Avustralyalı yüzücü. Ki Mart ayında "Commonwealth Oyunları" olacağını da göz önünde bulundurursak Trickett'ın antrenmanlara başlaması gerekiyordu. Sponsorların da bu durumun farkında olması ve Avustralyalı yüzücüden bir açıklama istemesi Libby Trickett'ın karar verme sürecini hızlandırdı.
24 yaşındaki yüzücü North Sydney Pool'da bugün düzenlediği basın toplantısında kararını resmileştirdi ve yüzmeyi bıraktığını açıkladı. Trickett'ın basın toplantısına ilişkin en önemli cümle "Hayatımın ve kariyerimin bir sonraki aşamasına geçmeye hazırım"dı.
Yüzmeseverler için 2009 pek de keyifli bir yıl olmadı. Önce Laura Manaudo ardından da Libby Trickett. 2000'lı yılların havuzdaki iki önemli ismi birden aynı yıl yüzmeye veda ettiler. Yüzücülerin tenisçiler gibi kararlarından kolay kolay caymadıklarını da düşünürsek her ikisinin de havuzlara geri dönüşü pek de söz konusu değil...

13 Aralık 2009 Pazar

tiger woods'un uçkur hesabı...


Tiger Woods'un orta yere patlayan çapkınlık maceraları sadece karısı Elin Nordegren ile ilişkisini etkilemiyor. Çizdiği kötü imaj nedeniyle sponsorluk anlaşmalarınının da iptali ile karşı karşıya Woods. Amerikan basını bu tür konuları analiz etmeyi seviyor. En son Tiger Woods'un uçkur macerelarının kendisine ne kadara mal olacağının hesabı yapılmış.
Ortaya üç adet senaryo konmuş.
İlk senaryoya göre önümüzdeki 10 yıl boyunca yıllık geliri yüzde 7 düşecek. Bu hesaba göre Woods'un yıllık kazancı 1 milyar 20 milyon dolar civarında olacak.
İkinci senaryoya göreyse 2009'da elde ettiği gelirin yüzde 25'i 2010'da düşecek, 2011'de de geliri yüzde 50 düştükten sonra her yıl yüzde 10 artmaya başlayacak. Buna göre Tiger Woods'un 500 milyon dolarlık bir kayıpla 521 milyon dolar gelir elde etmesi bekleniyor.
Üçüncü ve son senaryo ikinci senaryoya göre biraz daha iyimser bakıyor Woods'un gelir kayıplarına. 2009'da yüzde 25 düşüyor gelirleri Woods'un. ardından 2 yıl boyunca sabit kaldıktan sonra 2012'den itibaren her yıl yüzde 10 artiyor gelirler. Bunun sonucunda da 300 milyon dolarlık bir kayıp ve 692 milyon dolarlık bir gelir söz konusu.
Yapılan tahminlerden hangisinin doğru çıkacağına görmek için gelecek yılın sonunu beklemek gerekiyor en azından. Bu hesaplar yapılırken benim aklıma takılan sorulardan biri de karısını kaç kadınla aldattığı. Yazılanları okuyunca 50'ye yakın isim ortaya çıkıyor. Bu kadar güzel karısı olan birinin gözünün dışarıda olması da hakkaten ilginç!