17 Mayıs 2008 Cumartesi

şampiyonun adı slavia

Çek Cumhuriyeti'nde bizdekine benzer bir lig sonu yaşandı. Bitime 6 hafta hala 5 puan önde olan Sparta, bu avantajını kullanamadı. Son haftaya gelindiğinde Slavia 2 puan öndeydi. Kırmızı beyazlılar kendi evinde 90'da yediği golle Jablonec ile 2-2 berabere kalmasına rağmen, Sparta da Sloven Liberec'e takılınca tam 12 yıl sonra şampiyonluk sevincini yaşadı. Bu şampiyonluk Vladimir Smicer'in de şansı olsa gerek. 1996'da şampiyon olan kadroda yer alan Smicer, Lens, Liverpool, Bordeaux derken bu sezon tekrar döndüğü Slavia'da bıraktığı yerden devam dedi.






yeni bir avustralyalı daha

Avustralyalıların yazdığı doğruysa resimdeki beyaz formalı arkadaş Bruce Djite, Gençlerbirliği'nin yeni sezonki ilk transferi olacak. Yazılanlara göre geçen çarşamba ön imzayı atmış, önümüzdeki hafta perşembe günü ise Ankara'ya gelecekmiş. Djite toprak bağları ilginç bir futbolcu. Babası Fildişi Sahilleri asıllı bir akademisyen, annesi ise Togolu. Kendisi Washington D.C doğumlu. Büyüdüğü yer ise Sydney. Hani 1-2 kere Adelaide United maçı seyretmişliğim var. Beni o kadar etkilememişti oynadığı futbolla. Şu sıralar A-League'de bir Avrupa furyası var, genç topçuların çoğu sözleşmelerini feshettirip Avrupa yolunu tutuyorlar. Djite'de bu furyadaki isimlerden biri. Bu transfer haberi okuduğumda aklıma Nick Carle ve Mile Sterjovski takıldı. Her ikisi de Ankara'daydı geçen sezon. İkisi de sezonu tamamlayamadan gitti. İkisi de memnun değildiler başkentte. Hatta Sterjovski, ayrılma sebeplerinden biri olarak maç öncesi kampları göstermişti. Djite'nin, iki vatandaşının yakın geçmişteki bu olumsuz Ankara tecrübelerinin askine Gençlerbirliği'ni tercih etmesi ilginç geldi bana. Neyse önümüzdeki hafta Çin'den Ankara'ya geldiğinde bu konularda üç aşağı beş yukarı aydınlanır...

53'ten 1'e...

Bu haftaki Billboard Listenin iki yıldızı var. Biri Bahamalı bayan bir vokal, diğeri ise İngiliz bir grup. Listedeki 4. haftasında 53 numarada bulunan Rihanna, bu hafta 52 basamak birden yükseldi ve 1 numaraya yerleşti. Take a Bow, Rihanna'nın Billboard'da ilk 5'e giren 5. single'ı. Rihanna haftanın 1 numarası olsa da haftanın yıldızı Cold Play. Londralı alternatif rock grubu, bu hafta ilk 40'a iki şarkıyla birlikte merhaba dedi. 12 Haziran'da çıkacak olan "Viva la Vida or Death and All His Friends" albümlerinden aynı anda piyasaya sürülen Viva La Vida 15, Violet Hill ise 40 numaradan Birleşik Devletler'e giriş yaptı. Her iki şarkının da ilk 10'a girip girimeyeceğini ve akıbetlerini gelecek haftalarda göreceğiz. Albümler listesine baktığımızda ise geleneksel olarak 1 numara her hafta el değiştirmeye devam ediyor. Hatta bu hafta ilk 2 sırada yepyeni albümler yer alıyor. 67 yaşına basamak dayamış Neil Diamond'ın Home Before Dark"ı Madonna'yı yerinden ederken, country müzikçi Toby Keith de albümler listesinin 2 numarası. Postu kapatırken listenin ayrıntıları için buraya tıklamanın da mümkün olduğunu belirtelim...

"bak bak eva'ya!"

billboard radio 87.7

Bu frekansa en son uğradığımda, Kadir Çöpdemir'in başında olduğu tuhaf radyo "roket" ikamet ediyordu. Geçtiğimiz gün Kylie Minogue ablamızın konser afişinde gördüm "Billboard Radio"yu. Gördüğüm günden beridir de ofise gidip, gelirken mütemadiyen dinlemekteyim. Her ne kadar sabah açılışını yapan programcı arkadaş biraz fazla "geyik" olsa da sağlam müzik çalıyorlar. Gerçi işin başında Emrah Saka'nın olduğunu düşünürsek, bu projenin kötü olmasını beklememek lazım. Eğer dinlemediyseniz Billboard Radio 87.7'yi tavsiye ederim...

16 Mayıs 2008 Cuma

o şimdi asker...

Birmingham City'nin Finli forveti Mikael Forssell, Premier League'de sezonun bitmesi ile birlikte soluğu ülkesinde aldı. Daha doğrusu almak zorunda kaldı. 27 yaşındaki topçunun tamamlaması gereken bir zorunlu askerlik hizmeti söz konusu. Ordu yetkililerin yaptığı torpille Forssell, 6 aylık zorunlu görevin sadece 3 ayını kışlada geçirecek. Geri kalan 3 ayı ise Birmingham City'de forma giyerek tamamlayacak. Arkadaşın önümüzdeki 3 ay boyunca Fin ordusunun en fazla ilgi çeken askeri olacağı kesin.


13 Mayıs 2008 Salı

zoru başardı...

Sezon başlarken Avrupa şampiyonunun İspanyol ya da Alman olacağı belliydi. Şampiyonlar Liginin neredeyse yarısını bu iki ülkenin takımları oluşturuyordu. Son dörde iki Alman, iki İspanyol kaldı. Finalde de iki sene öncesinin şampiyonu BM Ciudad Real ile geçtiğimiz yılın şampiyonu THW Kiel oynadı. İlk maçı İspanya'da Almanlar 27-29 kazanınca İspanyolların pek şansı kalmadı demiştim, ama yanılmışım. Rövanşta İzlandalı Olafur Stefansson ile İsveçli Jonas Kallman toplam 23 gol atınca, zor olan gerçekleşti ve 31-25'lik skorla Ciudad Real iki yıl sonra tekrar kupayı aldı. Üstelik David Davis, Siarhei Rutenka ve Petar Metlicic gibi 7'nin değişmez isimleri de sakatlık nedeniyle ikinci maçta. Anlayacağımız Kiel deplasmanında bir mucize gerçekleşti ve İspanyollar şampiyon oldu...

kelebek etkisi...

Sağolsun bir Avustralyalı blog sahibi arkadaş dikkat çekmiş olaya. 2000 yılından itibaren Premier Lieague ile La Liga şampiyonlarını eşleştirince tuhaf bir "ikili" durumu söz konusu. Arsenal ile Valencia, Real Madrid ile Manchester United ve Barcelona ile Chelsea ne hikmetse aynı sezonlarda şampiyon olmuşlar. Hem de bir kez değil, en az iki kez. Tesadüfün böylesi...

2000-2001 Real Madrid & Manchester United
2001-2002 Valencia & Arsenal
2002-2003 Real Madrid & Manchester United
2003-2004 Valencia & Arsenal
2004-2005 Barcelona & Chelsea
20005-2006 Barcelona & Chelsea
2006-2007 Real Madrid & Manchester United
2007-2008 Real Madrid & Manchester United

12 Mayıs 2008 Pazartesi

marie-claire d'ubaldo

Başlıktan da anlayacağınız gibi resimdeki bayan Marie-Claire D'ubaldo. Kendisi Arjantinli bir şarkıcı. Onun için bir post ayırmamıza nedeni ise "1994 yazı". Bu hanım kızımızın müzik şirketi Polygram Records -1998'de Universal Music tarafından satın alınıp, gruba dahil edildi-, 1994 yazında "Rhythm Is Magic" adlı şarkının "o yazın şarkısı" olacağına o kadar çok inanmıştı ki "Music Week"e çarşaf çarşaf "yılın hiti" olacağına dair ilanlar vermişti. Şarkı piyasaya çıkınca çarşaf çarşaf ilanlardan geriye kalan İtalya'da 5 haftalık bir zirve keyfi, yılın en çok çalınan şarkısı ve "Il Ciclone" filminin soundtrack albümünde yer almak oldu. Hakkını yemeyelim bilimum ülkelerin radyolarında da sıkça çalındı ve anıldı. Fakat Polygram Recors'un beklediği başarı elde edilemedi. Şarkı ne İngiltere, ne ABD'de de ne de İspanya'da listelere giremedi. Parlaması beklenen ama bir hayal kırıklığından öteye gidemeyenler kulübünün üyeleri arasında yer aldı Marie-Claire D'Ubaldo. Benim için ise "Rhythm Is Magic" playlistimde her daim yer alan keyifli şarkılardan biri oldu. Bir yaz daha gelmek üzere, bakalım bu "yazın patlayan" şarkısı ya da şarkıları ne olacak. Postu tamamlarken o kadar bahsettiğimiz şarkıyı da koyalım dedik. Videosunu koymak isterdik ama malum youtube'a ulaşmak ne yazık ki pek mümkün değil bugünlerde...

11 Mayıs 2008 Pazar

paris'e ve futbola veda...

Son sekiz sezonunun tamamını çift haneli gol sayısıyla geçirdi Pauleta. Çoğu kişi onu, Portekiz Milli Takımı'nın zayıf halkası olarak nitelendirdi. 8 yılı Fransa'da geçen, 14 yıllık profesyonel futbol kariyerine gelecek haftaki Sochaux maçıyla son noktayı koyacak Pauleta. Dün, onun, Paris şehrine ve Saint Germain'e veda akşamıydı. Geride kalan, 109 golle kulüp tarihinin en fazla gol atan oyuncusu unvanı...