25 Nisan 2008 Cuma
gaizka mendieta....
Onun büyüsü Mestella'daymış. Valencia formasını çıkardığı gün onu farklı kılan bütün özelliklerini de o formayla birlikte bıraktı. 2000-2001 onun tavan yaptığı sezondu. Avrupa'da yılın orta saha oyuncusu seçilmişti. Valencia ile bir kere daha Şampiyonlar Ligi'nde finali görmüştü. Derken 48 milyon avroluk teklife hayır denmedi ve Laziolu oldu. Başkentte işler istediği gibi gitmedi. Önce Barcelona'ya, sonra Middlesborough'a kiralandı. Bu kiralık sözleşme daha sonra kalıcı oldu. son 5 sezondur İngiltere'de 62 maçta forma giyebildi. Sakatlıklar da onu rahat bırakmadı. Şimdilerde ise The Sun'ın haberine göre yolu Kanada'ya, Toronto FC'ye düşüyormuş. Yanlış tercihin bir kariyeri nasıl yerle bir ettiğine en iyi örneklerden Basklı Mendieta...
miralem pjanić
90 doğumlu süper yeteneklerden biri Miralem Pjanić. En azından şu anda gösterdiği performans onu farklı ve istenilir kılıyor. Bosnalı bir ailenin çocuğu. Ailesi Bosna savaşı sırasında Lüksemburg'a kaçınca, o da Lüksemburg'da büyümüş. Metz altyapısından yetişen Pjanić,orta sahada hücuma yönelik oynuyor. Bu sezon 28 maçta oynadı ve 2 gol attı. Lüksemburg 17 yaş altı takımında oynmasına karşın geçtiğimiz yıl Bosna Hersek Milli Takımı'nda oynayacağını açıkladı. Peşinde Fransa'nın iki büyüğü Marsilya ve Lyon var. Metz onun için kapıyı 10 milyon avro'dan açıyor. Son gelen dedikodular Barcelona'nın da ciddi bir şekilde onunla ilgilendiği ki Katalanların bu tür yetenekleri kaçırmadığını da biliyoruz....
yeni 1 numara lil wayne...
Billboard Hot 100'da yeni liste dün açıklandı. Geçtiğimiz haftalarda videosunu bloga eklediğimiz ve dikkat de çektiğimiz (aferim bana!) Lil Wayne Featuring Static Major, "Lollipop" ile 6. haftasında 1 numaraya yükselmeyi başardı. Geçtiğimiz hafta 1 numaraya geri dönen Leona Lewis ise bu hafta 2 numara. Leona sadece Single değil, Albümler listesinde de zirveden aşağıya yuvarlandı. Kariyerinin 11. albümü "E=MC2" ile Mariah Carey, Billboard Albümler Listesi'ne 1 numaradan girince Leona'nın liste keyfi bir haftayla sınırlı kaldı. Lewis'in, Single listesinde olduğu gibi Albümler Listesi'nde de Mariah'yı alaşağı edip edemeyeceğini önümüzdeki haftalarda göreceğiz. Tekrar Single listesine dönersek; haftanın iki kayda değer yükselişi var. Nelly Fea. Fergie ortak çalışması "Party People" 80'den 41'e yükselirken, geçen haftanın 35 numarası John Mayer da "Say" ile 12 numaraya kadar çıktı. Postu bitirken John Mayer videosunu da ekleyelim...
wrc'de ilk arap kadın...
Resimdeki bayanın adı Abir Al-Batikhi. Kendisi Ürdünlü ve ülkedeki yerel takımlardan AB Racing Team adına yarışıyor. Sadece yarışmakla da kalmıyor, bir ilke de imza atmaya hazırlanıyor Batikhi. Bu hafta sonu koşulacak olan Dünya Ralli Şampiyonası içerisinde yer alan Ürdün Rallisi'ndeki 11 Ürdünlü pilottan biri olan Abir Al-Batikhi, böylece Dünya Ralli Şampiyonası'nda yarışan ilk Arap kadın unvanına da sahip olacak. Yeri gelmişken Ürdün Rallisi ile ilgili olarak da birkaç notu posta ekleyelim. Dünya Ralli Şampiyonası'nın tarihindeki ilk ve tek Ortadoğu'da yer alan yarış olan Ürdün Rallisi, 22 etap ve 979 kilometreden oluşuyor. Sezonun beşinci yarışı olan rallinin en önemli etabı ise dünyanın rakımı en düşük yeri olan "Ölü Deniz".
libertadores'te son 16
Copa Libertadores'te son 16'lar hafta ortasında belli oldu. Büyük takımlardan elenen çıkmadı. Boca Juniors, averajla da olsa kendini kurtardı. Son 16'ya kalamayanlar içerisinde en büyük hayal kırıklığını Şilililer yaşıyor. Hem Colo Colo -ki onlar son maçta hem de averajla elendiler- hem de Universidad Catolica kupaya grup maçlarında veda ettiler. Geçtiğimiz yılın yarı finalisti Paraguaylı Libertad da tek galibiyet ile grup sonuncusu oldu. Son 16'da Brezilya ve Arjantin hakimiyeti söz konusu. 16 takımdan 10'u bu iki ülkeden. Bu turda 3 sağlam eşleşme var. Flamengo-America, River-San Lorenzo ve Cruzerio-Boca. Maçlar, 30 Nisan ile 7 Mayıs tarihlerinde oynanacak. Umarız geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi TV8'den uykusuz kalıp da seyredebiliriz...
24 Nisan 2008 Perşembe
olimpiyat meşalesi endonezya'da...
Olimpiyat meşalesi Endonezya'da turunu atarken sadece Çinli korumalar değil, yerel paramiliter polis de meşalenin güvenliği için mesai harcıyorlar...
ya ben ya o!!!
Üst üste 4. lig şampiyonluğunu kutlayan PSV'nin şu sıralar en önemli gündemi Heurelho Gomes. Brezilyalı kaleci kulüp yönetici Jan Reker'in görevinden ayrılmaması halinde PSV'den ayrılacağını açıkladı. Tabii Gomes durup dururken bunu istemiyor. Geçtiğimiz Aralık ayında sözleşmesi uzatılan Gomes'e bu esnada Reker tarafından çeşitli sözler verilmiş. Zaten Brezilyalı da bu sözlere kanıp! sözleşmeyi imzalamış. Aradan geçen 5 ayda bu sözlerden hiçbiri yerine getirilmeyince de Gomes çıldırmış. Basına yaptığı açıklamada sözlerin, imzalardan daha önemli olduğunu fakat kendisine verilen hiçbir sözün yerine getirilmediğini söylemiş Gomes. Sonra tam Türk filmi repliği gibi "o bizim dünyamızdan biri değil" diyerek ya o ya ben, ikimizden birini seçin diye tehdit etmiş PSV'yi. Bu haberi okuyunca aklıma yıllar önceki Sergen-Uğur Ekşioğlu hadisesi geldi. Orada kaybeden Sergen olmuştu. Burada Gomes mi yoksa Reker mi kısa süre sonra belli olur...
podyum takımı!
Pekin'de yarışacak olan Kenya Maraton Takımı açıklanmış. Erkeklerde Robert Kipkoech Cheruiyot, Martin Lel, Samuel Wanjiru'dan oluşan takımın yedek koşucuları ise Luke Kibet, William Kipsang. Bayanlarda Catherine Ndereba, Martha Komu, Salina Kosgei yarışacak takım. Bunların yedeği ise Rita Jeptoo. Maşallah Kenyalılar işi şansa bırakmamış. Hem erkeklerde hem de bayanlarda o olmazsa bu, bu olmazsa şu şampiyon olsun demişler, podyumdaki bütün dereceleri alacak bir kadro ile maratonda boy gösterecekler...
23 Nisan 2008 Çarşamba
bugün 23 nisan hayal doluyor insan
Bugün 23 Nisan ama benim aklım birkaç gün sonrasında.
GS-FB maçında yani...
Siz Ali Sami Yen'e gidin; ben maçı Moskova'da oynatıyorum ve Pazar değil, Çarşamba akşamı oynuyorlar.
Çünkü Şampiyonlar Ligi maçları bildiğiniz gibi, Pazarları değil, Çarşambaları oynanıyor.
Bu da final maçı üstelik. İki Türk takımı Süperlig'i unutmuş, Şampiyonlar Ligi finali'ne çıkıyor!
Bütün dünyanın gözü yine bu derbide ama bu kez Şampiyonlar Ligi finali olduğu için izliyorlar...
Umulmadık iki takım finale adını yazdırmış; Platini'nin de keyfi yerinde anlayacağınız...
Maç başlıyor, Arda soldan iniyor, kesiyor, Hakan Şükür bilmem kaçıncı resmi golünü resim çektirir gibi atıyor. Sonra Lincoln sağdan iniyor, Roberto Carlos'u zarif bir çalımla ekarte ediyor ortalıyor top Volkan'dan dönüyor yine Lincoln'ün önüne düşüyor. Lincoln sert vuruyor ama az farkla out. Volkan Lincoln'ü teselli ediyor degaj yapmadan önce...
İkinci yarı başlar başlamaz Alex bir kalça hareketiyle Mehmet Topal'ı 3 metre geride bırakıp hızlanıyor ve nefis bir ara pasıyla Semih Şentürk'ü görüyor; o da yine fırsatçılığını konuşturup nefis bir vuruşla köşeye bırakıyor topu. Hem o, hem bütün Türkler şen. Ali Şen bile...
Maç daha sonra iki Mehmet'in karşılıklı birer golüyle 2-2 oluyor. Önce Topal olanı sonra Aurelio olanı atıyor golleri. Maç uzuyor. Halbuki daha yeni başlamıştı; ne çabuk doldu 90 dakika!
Sevinçten, gururdan gözlerim doluyor. 120. dakikaya gelindiğinde eşitlik bozulmamış. Hakem penaltı atışları yapılmayacağını söylüyor. Az önce UEFA ve FIFA ortak imzalı bir fax mesajı gelmiş Moskova basın tribününe... Yetkililer okuyor, hakem sahanın ortasında kulaklığını tuta tuta dinliyor. Fax'ta şu açıklama yazılı:
Bundan sonra Şampiyonlar Ligi Final maçı kuralları değişmiştir. 120 dakika sonunda eşitliğin bozulmaması halinde kupa iki takım arasıda paylaştırılacak... Tek kupa nasıl paylaşılır diye merak edenler için şu açıklama geliyor: Her sene dönüşümlü olarak bir kulübün müzesinde kalacak, bir sene sonunda kulübün amigoları eşleriyle ve çocuklarıyla beraber kupayı diğer takımın müzesine götürüp kendi elleriyle teslim edecek!
İki takım oyuncuları sahada Aziz Yıldırım'la Adnan Polat tribünde sarmaş dolaş...
Lincoln, Volkan'ı omuzlarına almaya çalışırken altında ezilme tehlikesi geçiriyor, Servet olaya el koyup her ikisini birden bir hamlede omuzuna alıyor... Aynı şekilde Hakan Şükür'ü omuzuna almaya çalışan Alex yere yıkılmak üzereyken Lugano gelip ikisini birden kucaklıyor...
Stadın ışıkları lazer gösterisine dönüşüyor... Gökyüzüne Galatasaray ve Fenerbahçe'nin amblemleri çiziliyor. Türkiye'de herkes sokağa dökülmüş, herkes birbirine kendi takımının bayrak ve formalarını hediye ediyor...
Bu arada Süperlig'de ne mi olmuş?
Onu da Sivasspor götürmüş! Hem de son maça bırakmadan şampiyon olmuş... Onların son maçında da tribünlerin yarısını Kayserililer doldurmuş. Yıllar öncesinde kalan utanç maçının anısını tamamen kazımak için tarihten, Kayseri'den otobüsler dolusu insan ellerinde Türkiye Kupası ile Sivas'ın şampiyonluğunu kutlamaya gelmiş!
Dedim ya bugün 23 Nisan... Hayal doluyor insan !
GS-FB maçında yani...
Siz Ali Sami Yen'e gidin; ben maçı Moskova'da oynatıyorum ve Pazar değil, Çarşamba akşamı oynuyorlar.
Çünkü Şampiyonlar Ligi maçları bildiğiniz gibi, Pazarları değil, Çarşambaları oynanıyor.
Bu da final maçı üstelik. İki Türk takımı Süperlig'i unutmuş, Şampiyonlar Ligi finali'ne çıkıyor!
Bütün dünyanın gözü yine bu derbide ama bu kez Şampiyonlar Ligi finali olduğu için izliyorlar...
Umulmadık iki takım finale adını yazdırmış; Platini'nin de keyfi yerinde anlayacağınız...
Maç başlıyor, Arda soldan iniyor, kesiyor, Hakan Şükür bilmem kaçıncı resmi golünü resim çektirir gibi atıyor. Sonra Lincoln sağdan iniyor, Roberto Carlos'u zarif bir çalımla ekarte ediyor ortalıyor top Volkan'dan dönüyor yine Lincoln'ün önüne düşüyor. Lincoln sert vuruyor ama az farkla out. Volkan Lincoln'ü teselli ediyor degaj yapmadan önce...
İkinci yarı başlar başlamaz Alex bir kalça hareketiyle Mehmet Topal'ı 3 metre geride bırakıp hızlanıyor ve nefis bir ara pasıyla Semih Şentürk'ü görüyor; o da yine fırsatçılığını konuşturup nefis bir vuruşla köşeye bırakıyor topu. Hem o, hem bütün Türkler şen. Ali Şen bile...
Maç daha sonra iki Mehmet'in karşılıklı birer golüyle 2-2 oluyor. Önce Topal olanı sonra Aurelio olanı atıyor golleri. Maç uzuyor. Halbuki daha yeni başlamıştı; ne çabuk doldu 90 dakika!
Sevinçten, gururdan gözlerim doluyor. 120. dakikaya gelindiğinde eşitlik bozulmamış. Hakem penaltı atışları yapılmayacağını söylüyor. Az önce UEFA ve FIFA ortak imzalı bir fax mesajı gelmiş Moskova basın tribününe... Yetkililer okuyor, hakem sahanın ortasında kulaklığını tuta tuta dinliyor. Fax'ta şu açıklama yazılı:
Bundan sonra Şampiyonlar Ligi Final maçı kuralları değişmiştir. 120 dakika sonunda eşitliğin bozulmaması halinde kupa iki takım arasıda paylaştırılacak... Tek kupa nasıl paylaşılır diye merak edenler için şu açıklama geliyor: Her sene dönüşümlü olarak bir kulübün müzesinde kalacak, bir sene sonunda kulübün amigoları eşleriyle ve çocuklarıyla beraber kupayı diğer takımın müzesine götürüp kendi elleriyle teslim edecek!
İki takım oyuncuları sahada Aziz Yıldırım'la Adnan Polat tribünde sarmaş dolaş...
Lincoln, Volkan'ı omuzlarına almaya çalışırken altında ezilme tehlikesi geçiriyor, Servet olaya el koyup her ikisini birden bir hamlede omuzuna alıyor... Aynı şekilde Hakan Şükür'ü omuzuna almaya çalışan Alex yere yıkılmak üzereyken Lugano gelip ikisini birden kucaklıyor...
Stadın ışıkları lazer gösterisine dönüşüyor... Gökyüzüne Galatasaray ve Fenerbahçe'nin amblemleri çiziliyor. Türkiye'de herkes sokağa dökülmüş, herkes birbirine kendi takımının bayrak ve formalarını hediye ediyor...
Bu arada Süperlig'de ne mi olmuş?
Onu da Sivasspor götürmüş! Hem de son maça bırakmadan şampiyon olmuş... Onların son maçında da tribünlerin yarısını Kayserililer doldurmuş. Yıllar öncesinde kalan utanç maçının anısını tamamen kazımak için tarihten, Kayseri'den otobüsler dolusu insan ellerinde Türkiye Kupası ile Sivas'ın şampiyonluğunu kutlamaya gelmiş!
Dedim ya bugün 23 Nisan... Hayal doluyor insan !
22 Nisan 2008 Salı
kötü bir basketbolcu, iyi bir blogger
Paul Shirley'in basketbolculuğu için vasatın altında desek ayıp etmiş olmayız kendisine doğruya doğru. Lâkin abinin keyifli bir kalemi var, en azından benim için öyle. Son 2 gündür okuduğum kitap bu. Muhtemelen haftasonuna kalmaz bitiririm de. Shirley'in basketbol tecrübelerini paylaştığı espn blogundan bir toplama. Shirley şu sıralar bir yandan İspanya'da basketbol kariyerini sürdürürken, bir yandan da çok sık aralıklarla olmasa da espn için yazmaya devam ediyor. Eline sağlık Shirley derken, kitabın kapağı da çok hoşuma gitti. Bunu da belirtmeden geçmeyeyim...
bilić'ten euro 2008 şarkısı
Slaven Bilić, Euro 2008'e sadece Hırvatistan Teknik Direktörü olarak değil, şampiyona için yaptığı şarkıyla da katılacak. Hırvat teknik adam, Rawbau adlı yerel bir heavy metal grubuyla "Vatreno Ludilo" adlı bir şarkı yaptı. Bilić, takımı maçlara bu şarkı eşliğinde hazırlayacak mı henüz fikrimiz yok. Merak edenler olur diye şarkının Split'teki bir festivaldeki canlı performansının linki burada. Video internette dönmeye başladığında onu da belirtiriz. Darısı Fatih Terim'in başına diyerek postu sonlandılarım...
televizyon yıldızı cesc
Cesc Fabregas artık sadece bir futbolcu değil, bir televizyon programına sahip olan bir futbolcu. Arsenalli, 19 Mayıs'tan itibaren her pazartesi SkySports 1'de yayınlanacak olan "The Cesc Fabregas Show: Nike Live" ile televizyon dünyasına adım atıyor. Program, Fabregas'ın günlük hayatından anektotlardan oluşacak. Bir tık ötede programın fragmanı mevcut...
13. kez...
Malum ayın sonuna doğru geliyoruz. Bizim için de dergiyi yetiştirme koşturmacasının yaşandığı günler. Yazamadığım arada ABD'de Leona Lewis zirveyi Mariah Carey'den tekrar devraldı. Açıkçası iki hafta kötü bir düşüş yaşayınca tekrar bir numara olmasını beklemiyordum. Atlantik'in Amerikalı yakasında İngiliz bir bayan zirvedeyken, öbür yakada ise Estelle'in 4 haftalık İngiltere'deki zirve keyfine, bir Amerikalı daha doğrusu iki Amerikalı son verdi. Madonna yanına aldığı Justin Timberlake'le söylediği "4 Minutes" 5. haftalarında listede 1 numara olmayı başardı. Bu, aynı zamanda Madonna'nın İngiltere'de zirveye ulaşan kariyerindeki 13. şarkısı. İngiltere Single Listei ile ilgili ayrıntılar bir tık ötede. Ekte yepyeni 1 numaranın videosunu bulmanız mümkün...
21 Nisan 2008 Pazartesi
george karl
Yorumcunun dediği gibi play-off baskısı insana tuhaf şeyler yaptırabiliyor...
mahkeme kararıyla şampiyonluk!
Yunanistan'da sezon sona erdi. Fakat şampiyon henüz belli değil. Daha doğrusu görünürde şampiyon Olympiakos da ama bunun CAS tarafından tescil edilip edilmeyeceğine göre AEK da olabilir. Neyse konuyu izah edersek; Olympiakos, 26 Şubat'ta oynadığı Apollon Kalamarias maçını 1-0 kaybeder. Daha sonra o maçta forma giyen Avusturyalı forvet Roman Wallner'in Ocak ayında Yunan ekibine yaptığı transferin bu sezon gerçekleştirdiği 3. transfer olduğu ortaya çıkar. Bu durumu öğrenen Pire ekibi, FIFA'nın kurallarına göre bir sezon bir futbolcunun en fazla 2 takımda forma giyebileceğini ileri sürerek Yunan Futbol Federasyonu'na başvurur. Yunan Futbol Federasyonu'da Olympiakos'u hükmen galip ilan eder. Böyle olunca son hafta oynanan maçlarla birlikte Olympiakos, AEK'nın 2 puan önünde ligi şampiyon tamamladı. Fakat Apollon, CAS'a başvurarak yapılan transferde bir usulsüzlük olmadığını Wallner'in Falkirk takımı tarafından kısa bir süre için Hamilton'a kiralandığını, bunun da yeni bir transfer olmadığını savunuyor. Bu tuhaf süreç nedeniyle kimse saha içerisinde sevinemedi. CAS'ın açıklayacağı karara göre ya Olympiakos ya da AEK sezonu şampiyon olarak tamamlayacak. Ligin 2. sırasında yer alan takım ile birlikte PAO, Aris ve Panionios, 6 maçtan oluşan play-offta mücadele edecekler. Play-off'u ilk sırada tamamlayan takım ise Şampiyonlar Ligi'ne gidecek ikinci takım olacak. Ama bu play-offların başlayabilmesi için CAS'ı beklemek gerekecek!!!
20 Nisan 2008 Pazar
büyük stadyumlar....
Aşağıdaki liste, kulüplere ev sahipliği yapan ve kapasitesi 80 binin üzerinde olan stadyumlara ait. Listede İBB'nin maçlarını oynadığı Olimpiyat Stadyumu da var. Unutmadan resimdeki stadyum da Azteca....
Yubabharati Krirangan (Salt Lake) - Kalküta, Hindistan
Mohun Bagan Athletic Club
East Bangal Club
Mohammedan Sporting
120,000
Azteca - Mexico City, Meksika
Club America
114,465
Camp Nou - Barcelona, İspanya
FC Barcelona
98,772
Azadi - Tahran, Iran
İstiklal FC
Persepolis
90,000
Maracanã - Rio de Janeiro, Brezilya
Flamengo
Fluminense
88,992
Luzhniki - Moskova, Russia
Torpedo Moskova
Spartak Moskova
84,745
San Siro - Milano, İtalya
AC Milan
Inter Milan
82,955
Olimpiyat - Roma, İtalya
AS Roma
Lazio
82,955
Atatürk Olimpiyat - İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediyespor
81,283
Westfalenstadion (Signal Iduna Park) - Dortmund, Almanya
Borussia Dortmund
81,264
Santiago Bernabeu - Madrid, İspanya
Real Madrid
80,354
Giants - East Rutherford, New Jersey
Red Bull New York
80,242
King Fahd International - Riyad, Suudi Arabistan
Al Nasr
Al Hilal
Al Shibab
80,000
Morumbi - São Paulo, Brezilya
São Paulo FC
80,000
11 Haziran - Tripoli, Libya
Al-Ahly
Al-Ittihad
Al Madina Tripoli
80,000
Yubabharati Krirangan (Salt Lake) - Kalküta, Hindistan
Mohun Bagan Athletic Club
East Bangal Club
Mohammedan Sporting
120,000
Azteca - Mexico City, Meksika
Club America
114,465
Camp Nou - Barcelona, İspanya
FC Barcelona
98,772
Azadi - Tahran, Iran
İstiklal FC
Persepolis
90,000
Maracanã - Rio de Janeiro, Brezilya
Flamengo
Fluminense
88,992
Luzhniki - Moskova, Russia
Torpedo Moskova
Spartak Moskova
84,745
San Siro - Milano, İtalya
AC Milan
Inter Milan
82,955
Olimpiyat - Roma, İtalya
AS Roma
Lazio
82,955
Atatürk Olimpiyat - İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediyespor
81,283
Westfalenstadion (Signal Iduna Park) - Dortmund, Almanya
Borussia Dortmund
81,264
Santiago Bernabeu - Madrid, İspanya
Real Madrid
80,354
Giants - East Rutherford, New Jersey
Red Bull New York
80,242
King Fahd International - Riyad, Suudi Arabistan
Al Nasr
Al Hilal
Al Shibab
80,000
Morumbi - São Paulo, Brezilya
São Paulo FC
80,000
11 Haziran - Tripoli, Libya
Al-Ahly
Al-Ittihad
Al Madina Tripoli
80,000
Etiketler:
ecnebi,
futbol,
istatistik
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)