30 Ocak 2010 Cumartesi

güney afrikalı manyak taraftar...

partizan'dan nba tarzı pazarlama

Avrupa basketbolunun örnek alınması gereken kulüplerinden biri Partizan. Hem sportif anlamda hem de ticari anlamda başarılı işlere imza atıyorlar. Geçtiğimiz sezon çeyrek final turunda Panathinaikos maçını Pionir Hall yerine Beograd Arena'da oynamayı tercih etmiş, 22 bin 567 kişi ile Euroleague tarihinin rekoru kırılmıştı.
Geçtiğimiz hafta ikinci grup maçlarına PAO'yu deplasmanda yenerek mükemmel bir başlangıç yapan Sırp temsilcisi bu hafta Belgrad'da Barcelona'yı konuk ediyor. İlk iki sırada yer almak için büyük önem taşıyan Barcelona maçı öncesinde Partizanlılar farklı bir pazarlama işine girişmiş durumda.
Pionir Hall'da Partizan benchinin yanında yer alan iki koltuk Barcelona maçı öncesinde dün internet üzerinden açık arttırmayla satışa çıktı. 15 bin dinardan -yaklaşık 210 dolar-  başlayan açık arttırmanın sonucunda en fazla parayı veren iki şanslı Partizanlı maçı sahadan iki adım uzaklıkta takip etme şansına sahip olacak. Kim akıl ettiyse bu promosyonu tebrik etmek lazım...

bskyb premier league'e neden 1.1 milyar £ verebiliyor?

Digiturk'un kazandığı ihalenin ardından konuyla ilgili yazılıp söylenenler çeşitliydi. Yayıncı kuruluşun ihaleden çıkan meblağı ödemekte zorlanacağı, abone sayısını arttırması gerektiği yönünde analizler yapıldı. Konuyla ilgili daha çok şey yazılıp çizilecek. Herkesin üzerinde mutabık olduğu tek gerçek, lige değerinden fazla bir paranın ödendiği. 
İngiltere'de Premier League başta olmak üzere kriket, rugby, şampiyonlar ligi gibi organizasyonların yayın haklarını elinde bulunduran BSkyB hafta içerisinde geçtiğimiz yıla ait verilerini yayınladı. İngiliz yayın kuruluşu bir yıl öncesine göre kârını yüzde 3 oranında arttırarak 411 milyon sterline çıkardı.
Sadece geçtiğimiz yılın ikinci çeyreğinde 172 bin yeni aboneye sahp olan BSkyB'nin toplam abone sayısı 9 milyon 700 bin kişi. Şirketin 2010 yılındaki öncelikli hedefi 10 milyon aboneye ulaşmak.
İngiliz yayın kuruluşunun Sky+HD kanalına ise 500 bin hane abone oldu. Yarın Arsenal-Manchester United, hafta içerisinde de Six Nations maçlarından İngiltere-Galler karşılaşması 3-D olarak yayınlanacak.
Bütün bu verileri üstüste koyunca Sky'ın Premier League'in yayın hakları için 1 milyar 100 milyon sterlini neden gözde çıkarabileceğini, Digiturk'un Süper Lig için vereceği 500 milyon dolara yakım paranın da neden riskli bir yatırım olduğunu daha rahat anlıyor insan...

26 Ocak 2010 Salı

gökten golf topu büyüklüğünde golf topu yağıyor!


Golf, memleket sınırlarında ismi hep beş yıldızlı otellerle, zengin iş adamlarıyla falan anıldığından olsa gerek zengin sporu olarak bilinir. Hani çok da haksız bir kanı değil bu. Masrafı bol bu spor bazen oynamayanların bile cebine zarar verebiliyor. Örneğimizin kahramanları Bill ve Dorothy Abbott isimlerinde 75 yaşında ABD’li bir emekli çift.

Kendi hallerinde yaşam süren bu çiftin sessiz sakin hayatları, evlerinin yanı başına Stonebridge Country Club isimli bir golf sahası açılmasıyla bir eziyete dönüşmüş. Golf, pahalı olduğu kadar da zor bir spor. Sopayla topa isabetli bir vuruş yapmakla bilmiyor. Attığın topa sahip çıkacaksın. Belli ki Abbott ailesinin yanı başındaki bu golf sahasına hep acemi golfçüler gelmiş. Zira aile, evlerine düşen golf toplarından dertli.

Hani üç-beş golf topunun lafı yapılmaz. “Komşuluktur, olur böyle şeyler” denir geçilir. Ama 1995’ten beri Abbott arazisinin hava sahasına giren 30 binden fazla topdan bahsediyoruz. 15 yıldır hiç aralıksız günde 200 golf topu manasına geliyor bu. “Fena mı bedavadan golf topu koleksiyonu yapar tonton Abbottlar” demeyin sakın. Yapmışlar zaten, renk renk çeşit çeşit topların hepsi saklanıyor ama kırılan camlara, kiremitlere, pencere tellerine, bozulan ve ölen çiçeklere, zarar gören ağaçlara ödedikleri paranın haddi hesabı yok bu yaşlı çiftin.

Defalarca polisin kapısını aşındırmışlar ama sonuç çıkmamış. Üç kez el değiştiren golf kulübüne yüzlerce kez mail atmışlar, şikâyet mektubu yazmışlar. En son bu yaz işletme müdüründen haber gelmiş: “Kalıcı bir çözümümüz yok. Ama bir mimarla konuşuyoruz, deliklerin yerlerini değiştireceğiz. Ne kadar faydalı olur bilemem.” Zaten Abbott ailesi durumu kabullenmiş, “Verdikleri zararı ödesinler bize yeter. Kalkın gidin demiyoruz ki” diyorlar. Ama belli ki bir zamanlar bahçeye kaskla çıkan ama artık alıştıklarından bu huylarında vazgeçen Abbott’ların çilesi devam edecek.

by Tarık Dağlı

25 Ocak 2010 Pazartesi

sevinç ve hüzün








Futbol böyle tuhaf bir oyun işte. Dakiklar 89'u gösterirken attığınız golle yarı finalist olduğunuz için sevinirken, 2 dakika sonra yediğiniz golle birden herşey değişebiliyor. Fildişi Sahili de uzatma dakikalarına önde girdiği Cezayir maçında, sahadan 3-2 mağlup ayrıldı.
Karşılaşmanın ardından Cabinda'ya takımlarını desteklemeye gelmiş Fildişili taraftarlar hayal kırıklıklarını gizleyemezken, Marsilya'daki Cezayirliler de sürpriz yarı finali kutluyorlardı.