Her devirde çocuk olmanın farklı avantajları oluyor. Bizim çocukluğumuzda -bundan 15-20 sene öncesinde- sokakta top oynardık ya da basketbol topuyla potaları döverdik. Şimdilerde sokakta top oynayamasak da sahilde potalarda ara sıra şut atmayı sürdürüyoruz. Bu konuda yetenekli bir insan olsaydık daha fazla vakit ayırabilirdik.
Bizim dönemimizde bilgisayar lüks tüketim araçlarındandı. Şimdilerde ise öyle değil. Çocukların bilgisayar başında geçirdiği saat sayısı sokakta top koşturmak ya da basketbol oynamak için ayırdığı vaktin neredeyse 100 katı. En azından bana öyle geliyor. Neyse arada basketbol oynayan çocukları görünce seviniyoruz bilgisayar jenerasyonunun eseri olmamış insanlar var diye. Gerçi şimdilerde basketbol oynayan çocuklar bizden çok daha fazla şanslı. Hani biz oynadığımız basketbol ile Amerika'ya gitme hakkı kazanamıyorduk. Şimdikiler ise bunu elde etme şansına sahip.
Garanti Bankası geçen yıl ilkini yapmıştı "nba skills challenge"ın. Gerçi ben organizasyon kadar belki ondan da daha fazla jingle'ını beğenmiştim. Bu yıl da "NBA Skills Challenge" organizasyonu devam ediyormuş. Ayrıntıları www.nba-garanti.com adresinden öğrenmek mümkün. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da isteyen 13-18 yaş arası gençler, temel basketbol yeteneklerini gösteren orijinal videolarını, 31 mayıs 2009 pazar gününe kadar www.nba-garanti.com sitesine yükleyebiliyor. Gençlerin “top sürme”, “şut”, “pas”, “1’e 1 oynama” da dahil bireysel yeteneklerini sergileyen en fazla 2 dakikalık videolarına, site ziyaretçileri tarafından puan verilecek. en yüksek puanı alacak 100 kişi arasından uzman bir jüri tarafından seçilecek 30 genç, 19-21 haziran tarihleri arasında istanbul nba skills challenge kampı’na katılma hakkı kazanacak. NBA koçları ve oyuncularının gözetiminde yapılacak kampta, 30 kişi arasından performanslarına göre seçilecek 4 genç ise Ağustos’ta Orlando Magic tarafından orlando’da düzenlenecek basketbol kampına katılacak. Kendi videolarını çekemeyen kişiler için NBA ve Garanti streetfilming (sokak çekimi) haftasonları düzenliyor.
Bu yılın geçtiğimiz sene ki organizasyona göre bir artısı da daha fazla interaktif olması. Netlog, My Space, Facebook, Hi5 ve Daily Motion üzerinden NBA Skills Challenge'a ulaşmak mümkün.
Ben 12-13 yaş daha genç olsaydım kesin şansımı denerdim...
15 Mayıs 2009 Cuma
14 Mayıs 2009 Perşembe
"los galacticos"un dönüşü
Real Madrid'i bekleyen hareketli yazın ilk ve önemli adımı atıldı. Florentino Perez başkan adaylığını resmen açıkladı. Perez 14 Hazirandaki seçimi kazanarak II. "Los Galacticos" dönemini başlatacak. İlk hedefi en son onun döneminde kazanılan Şampiyonlar Ligi kupası olacaktır. Tabi bu yazın City ile birlikte en fazla para harcayan takımının da Real olması kuvvetle muhtemeldir.
Fotoğraf: PHILIPPE DESMAZES/AFP/Getty Images
13 Mayıs 2009 Çarşamba
ilk ciplak
Biz buraya biraz edepli bir fotoğrafını koyduk ismini bilmediğimiz arkadaşın. Yaptığı bu "çıplak" gösteri ile New York Mets tarihine geçmeyi başardı. Citi Field tarihinde sahaya inen "ilk çıplak" ve sahada gösteri yapan "ilk taraftar" olarak portföyü doldurdu. Yapılan hareket çılgınca olsa da amaç Mets'in başarısı ve Atalanta Braves maçını kazanması. İstediği de oldu maçı 4-3 Mets aldı...
tribün ateşi
Copa Libertadores'te son 8'e kalanlar bu hafta belirleniyor. Venezuella temsilcisi Caracas, ilk maçta 2-1 yenildiği Deportivo Cuenca'yı 4-0'la geçti. Böylece Caracas, tarihindeki en büyük başarısını elde etti Copa Libertadores'te. Daha önce iki kere son 16'yı gören Venezuella temsilcisinin bu tarihi başarısına Olimpico de la UCV'deki 38 bin kişi de "tribün ateşleriyle" tanıklık ettiler...
Fotoğraflar: THOMAS COEX/AFP/Getty Images
Etiketler:
copa libertadores,
ecnebi,
futbol,
güney amerika
12 Mayıs 2009 Salı
nba'ciler kadroda
Fransızları uzun bir yaz mesaisi bekliyor. EuroBasket 2009'a son bilet için İtalyanlar ve Finliler ile kapışacaklar Ağustos ayında. Ondan da önce Temmuz ayının başında kampa giercek Fransa. Michel Gomez'in ardındna takımın başına geçen Vincent Collet 29 kişilk aday kadroyu açıklamış. Collet bütün NBA oyuncularını eklemiş bu 29 isim arasında. Takıma Parker ile birlikte abilik yapsın diye de Laurent Foirest'de seçilmiş. Gerçi bu NBA'cilerden hangileri kampa katılacak hangileri sakatlık v.b bahane edip ayrılacak soru işareti. Postu Vincent Collet'nin seçtiği 29 isimle bitirelim...
Alexis Ajinca, Nicolas Batum, Rodrigue Beaubois, Yannick Bokolo, Nando De Colo, Aldo Curti, Mamoutou Diarra, Yakhouba Diawara, Boris Diaw, Antoine Diot, Laurent Foirest, Mickaël Gelabale, Joseph Gomis, Dounia Issa, Alain Koffi, Thomas Larrouquis, Abdoulaye M’Baye, Ian Mahinmi, Claude Marquis, Adrien Moerman, Joakim Noah, Tony Parker, Marc-Antoine Pellin, Johan Petro, Florent Pietrus, Mickaël Pietrus, Ali Traore, Ronny Turiaf, Ludovic Vaty
philadelphia union
Yaklaşık bir haftadır zaten hem logo hem de isim dolanıyordu İnternet sitelerinde. Dün de basın toplantısı düzenlendi ve resmi açıklama yapıldı MLS'de 2010 sezonunda mücadele edecek 16. takım hakkında. Beklenildiği gibi Philadelpia Union oldu yeni "expansion" takımın ismi. İnternette yapılan seçimde oy kullananların en fazla tercih ettiği isimmiş. Biz de oyumuzu Union'a vermiştik. İstediğimiz oldu böylece takımın ismi açısından.
Birleşik Devletler'in futbola en meraklı şehirlerinden biridir Philadelphia. Seaport Drive'da yapılan enfes stadyumlarıyla birlikte yaratacakları sinerji Seattle benzeri bir organizasyonu karşımıza çıkarabilir. Gerçi önümüzdeki 11 ayda kat etmeleri oldukça çok yol var.
fortitudo 2. ligde
Birebir olmasa da Lazio'ya benziyor Fortitudo Bologna'nın düşüşü. 5 yıl öncesinde Tel-Aviv'de Maccabi ile Euroleague finali oyanayan bir kulüp bugün LegaDue yolcusu. İtalya'da normal sezon tamamlandı ve yılların Fortitudo Bologna'sı BancaTerca Teramo'ya 73-72 yenilince ligden düşmek kaçılmaz oldu onlar için. Kadrosunda Huertas, Mancinelli, Papadopoulas, Alex Scales, Gregor Fucka, Bagaric, Uros Slokar gibi oyuncuları bulunduran bir kadronun normal koşullarda düşmesi sürpriz olur. Ama sezon başında beri işler istediği gibi gitmedi Bologna'da.
Hoş Allah'ın sopası yok diye boşa denmiyor. 4 yıl önce Virtus küme düştüğünde epeyce dalga geçmişti Fortitudo seyircisi. Şimdi kendileri "o dalga geçtikleri" hale düştü ki Virtus'un küme düşmesinde sportif etkenler söz konusu değildi. Kulübün mâli durumu nedeniyle Sani Becirovic'e ödemesi gereken tazminatı ödeyememesi sonucu kulüp küme düşürülmüştü.
Neyse biz konumuza geri dönelim. Fortitudo hem maç sırasında hem de maçtan sonra bayağı gergin ve sinirliydi. Hakemlerin yaptıkları bariz hatalar ile maçın kaybedildiği söyleniyor. Örneğin 3. çeyreğin sonunda Malaventura'nın attığı basket sayılmamış. Yine Alex Scales'in maçın bitimine 4 saniye kala attığı basket de sayılmamış. Üstelik bu arada tribünlerden atılan bir şişe sportif direktör Renato Nicolai'nin yüzünde patlamış. Buna karşılık da oyunculardan Jamont Gordon da taktik tahtasını tribünlere yollamış. Aşağıya da olayın videosunu koyduk zaten.
Fortitudo olaylar ve hakemler nedeniyle o kadar kızgın ki sadece kendileri değil, Barcelona'da forma giyen eski oyuncuları Gianluca Basile'ye bile açıklama yaptırılmış bu konuda. Hatta Basile olayları yorumlarken maça yetişmek için koşa koşa Nou Camp'tan çıkıp -O saatlerde Villarreal'in son dakika kazığı olmasa Barcelona şampiyonluğu kutlayacaktı- eve geldiğini, SKY'dan maçı takip ettiğini, söylemiş. Basile hakemlerin çok kötü olduğunu ve Fortitudo'nun işini bitirdiğini de eklemiş resmi sitede yaptığı açıklamada.
İtalya basketbolunun 2000'li yıllarda geçirdiği ekonomik buhran önce Virtus'u etkilemişti. Benetton tökezlese de düşmedi. Montepaschi, Roma, AJ Milano gibi kulüpler doğru finansal çözümler ve yönetimsel kadrolar ile güçlenerek krizi atlattılar. Fortitudo ise krizi doğru yönetemeyenlerdendi. Her geçen yıl daha da kötü bir grafik çizdiler, istikrarsızlığa doğru gittiler.
Fortitudo da ezeli rakibi Virtus gibi belki de LeaguDue'de geçireceği yıl ile yeniden toparlanıp eski günlerine dönecek. En azından umutlarımız o yönde. 90'lı yıllarda basketbolla haşır neşir olan bir jenarasyonun üyesi olarak İtalyan basketbolu denildiğinde akla Bologna şehri ve onun temsilcileri gelir. Virtus ya da Fortitudo'suz İtalyan basketbolu da çok yavan ve tuhaf gözüküyor insana. Bu arada üzüldüğümüz başka birşey varsa o da, en azından gelecek sezon için Bologna derbisi izleyemeyecek oluşumuzdur.
Hoş Allah'ın sopası yok diye boşa denmiyor. 4 yıl önce Virtus küme düştüğünde epeyce dalga geçmişti Fortitudo seyircisi. Şimdi kendileri "o dalga geçtikleri" hale düştü ki Virtus'un küme düşmesinde sportif etkenler söz konusu değildi. Kulübün mâli durumu nedeniyle Sani Becirovic'e ödemesi gereken tazminatı ödeyememesi sonucu kulüp küme düşürülmüştü.
Neyse biz konumuza geri dönelim. Fortitudo hem maç sırasında hem de maçtan sonra bayağı gergin ve sinirliydi. Hakemlerin yaptıkları bariz hatalar ile maçın kaybedildiği söyleniyor. Örneğin 3. çeyreğin sonunda Malaventura'nın attığı basket sayılmamış. Yine Alex Scales'in maçın bitimine 4 saniye kala attığı basket de sayılmamış. Üstelik bu arada tribünlerden atılan bir şişe sportif direktör Renato Nicolai'nin yüzünde patlamış. Buna karşılık da oyunculardan Jamont Gordon da taktik tahtasını tribünlere yollamış. Aşağıya da olayın videosunu koyduk zaten.
Fortitudo olaylar ve hakemler nedeniyle o kadar kızgın ki sadece kendileri değil, Barcelona'da forma giyen eski oyuncuları Gianluca Basile'ye bile açıklama yaptırılmış bu konuda. Hatta Basile olayları yorumlarken maça yetişmek için koşa koşa Nou Camp'tan çıkıp -O saatlerde Villarreal'in son dakika kazığı olmasa Barcelona şampiyonluğu kutlayacaktı- eve geldiğini, SKY'dan maçı takip ettiğini, söylemiş. Basile hakemlerin çok kötü olduğunu ve Fortitudo'nun işini bitirdiğini de eklemiş resmi sitede yaptığı açıklamada.
İtalya basketbolunun 2000'li yıllarda geçirdiği ekonomik buhran önce Virtus'u etkilemişti. Benetton tökezlese de düşmedi. Montepaschi, Roma, AJ Milano gibi kulüpler doğru finansal çözümler ve yönetimsel kadrolar ile güçlenerek krizi atlattılar. Fortitudo ise krizi doğru yönetemeyenlerdendi. Her geçen yıl daha da kötü bir grafik çizdiler, istikrarsızlığa doğru gittiler.
Fortitudo da ezeli rakibi Virtus gibi belki de LeaguDue'de geçireceği yıl ile yeniden toparlanıp eski günlerine dönecek. En azından umutlarımız o yönde. 90'lı yıllarda basketbolla haşır neşir olan bir jenarasyonun üyesi olarak İtalyan basketbolu denildiğinde akla Bologna şehri ve onun temsilcileri gelir. Virtus ya da Fortitudo'suz İtalyan basketbolu da çok yavan ve tuhaf gözüküyor insana. Bu arada üzüldüğümüz başka birşey varsa o da, en azından gelecek sezon için Bologna derbisi izleyemeyecek oluşumuzdur.
11 Mayıs 2009 Pazartesi
ve bir kere daha...
Portekiz'de ligin bitimine iki hafta kala Porto yine şampiyonluğunu ilan etti. üstüste 4. kez şampiyon olan Porto, son 20 yılda da 14. kez kupayı kaldırdı. Ligin bitimine 2 hafta kala Sporting de Şampiyonar Ligi'ne katılma vizesini garantiledi. Benfica, Nacional, Braga ve Paços de Ferreira ise ÛEFA Avrupa Ligi'nde şanslarını deneyecekler...
10 Mayıs 2009 Pazar
son virajlar
Liglerde son haftalara girilirken kimin şampiyon olacağına dair ince hesaplar devam ediyor. Almanya'da 6 takımın şampiyonluk şansı devam ediyor. Şampiyonluk şansları görece az olsa da Hamburg ile Dortmund bile şampiyonlar ligi vizesi için mücadele ediyor.
Mısır'da Ismaily ile Al Ahly son iki hafta eşit puanla giriyorlar. Her iki takımında sezonu eşit punal tamamlaması halinde 24 Mayıs'ta şampiyonu belirleyecek bir final maçının oynanacağı açıklandı Mısır Futbol Federasyonu tarafından. Averaj kavagalarıyla uğraşmak yerine akıllıca bir karar vermiş Mısır Futbol Federasyonu.
Güney Afrika'da da lig sona erdi. PSL'in son haftasına iki puan önde gelen son şampiyon SuperSport United, Santos deplasmanından 0-0'lık beraberlikle döndü. İkinci sıradaki Orlando Pirates ise AmaZulu 3-1 ile geçti. Her iki takımın puanı eşit olunca averaja bakılarak şampiyon belirlendi. SuperSport United hem ikili hem de genel averajda Orlando Pirates'a üstünlük sağlayınca 15 yıllık tarihinde üstüste ikinci PSL şampiyonluğuna ulaştı. PSL ile ilgili daha geniş bir post yazmayı da umuyoruz bu hafta içerisinde...
Görüldüğü üzere sadece bizde değil dünyanın dört bir köşesinde son virajlara heyecan dorukta giriyor takımlar ve taraftarlar...
Etiketler:
bundesliga,
ecnebi,
futbol,
güney afrika,
mısır
japonlar havuzda
Bundan yaklaşık 3 ay önce 18'lik Shino Sakai'nin 100 metre sırtüstünde kırdığı rekoru yazmıştık.
Japonların havuzdaki başarılarına bugün de bir başka "teenage"in dünya rekoru eklendi. 1990 doğumlu Ryosuke Irie ilk profesyonel yarışına Ağustos 2007'de çıkmıştı. O günden bu güne 1.5 yıl geçti ve Japon yüzücü unutamayacağı bir hafta sonunda önce 100 metre sırtüstünde Asya rekorunu kırdı. Bugün ise daha da büyük bir sürprize imza attı ve Ryan Lochte'nin Pekin 2008'de 1:53.94 ile kırdığı dünya rekorunu neredeyse 1 saniye kadar geliştirdi. Ryosuke Irie Canberra'da katıldığı yarışlarda dünya rekorunu 1:53'ün altına indirerek 1:52.86'ya çekti. Roma'da dikkatlice izleyeceğimiz isimler arasına kendisini de not ettik böylece.
Fotoğraf: ALAN PORRIT/AFP/Getty Images
çifte kupa
gelenler gidenler
Futbolculardan önce teknik adamlar için transfer sezonu açıldı. Gelen en son havadisler Louis Van Gaal'in Bayern Münih'in başına geçeceği yönünde. Werder Bremen'de 10. sezonunu geride bırakan Thomas Schaaf'ın da Felix Magath'ın yerine Wolfsburg'un başına geçeceği söyleniyor. En azından Bild Zeitung öyle yazıyor.
Görevinden ayrılanlardan biri de Ernesto Valverde. Sezona kötü başlamıştı İspanyol teknik adam. Olympiakos önce Şampiyonlar Ligi ardından da UEFA Kupası'ndan elenmişti. Buna karşın lig ve kupa şampiyonluğu ile kapamıştı sezonu. Gerçi son 10 yılda 5. kez çifte kupa ile sezonu kapatıyor Pire temsilcisi. Bu nedenle bu başarı çok da fazla tatmin etmemiştir Sokrates Kokkalis'i. Zaten demiştik sezonun başında Şampiyonlar Ligi'nden elenince kovar İspanyolu diye. Ama bu sefer sabırlı davrandı Kokkalis ve sezon sonunu bekledi. Valverde ile Kokkalis arasında sorun kontrat uzatmak için yapılan görüşmelerde çıkmış. Olympiakos, İspanyol'a 1 milyon avro net, primlerle birlikte 1 milyon 750 bin avro teklif etmiş. Valverde ise 1 milyon 500 bin de diretince "haydi sana güle güle denmiş". Gerçi 24 saat geçmeden Ernesto Valverde'nin boşluğunu kimin dolduracağı bile belli olmuş. Sezon başında Anorthosis Famagusta ile Olympiakos'u Şampiyonlar Ligi'nin dışında bırakan Temuri Ketsbaia, Pire ekibinin yeni teknik direktörü oldu. Resmi açıklama olmasa da Yunan basınında işin bittiği yazıyor. Fazla yabancı olmadığı bir ortamda Ketsbaia, Olympiakos'a alışmakta fazla zorlanmayacak gibi. Eğer Şampiyonlar Ligi'nde iyi bir iş çıkarırsa da hem taraftarı hem de Sokrates Kokkalis'i arkasına alır.
coupe de france & guingamp
Her yıl olduğu gibi bu yıl da farklı ve süprizlerle sonuçlanan bir Coupe de France'a şahit olduk. Yarı finalde eler dediğimiz Toulouse kendi evinde Guingamp'a son dakika golüyle yenildiğinde bu sezonun o ana kadarki en büyük sürprizi gerçekleşmişti zaten. Ligue 2'de küme düşme potası ile orta sıralar arasında gelip giden bir takım finale çıkmıştı. Bu bile bu sezon için yeterliydi aslında. Ama adı üstünde final bu, tek maç üzerinden oynanan bir organizasyonda herşey olabilirdi. 80 bini aşkın Rennes ve Guingamp en önemlisi futbol tutkunu doldurmuştu Stade de France'ı. Sadece onlar değil Nicolas Sarkozy de tribündeydi. Francois-Henri Pinault, Salma Hayek'i koluna almış 1971'en sonra ilk kez finalde yer alan takımını Rennes'i desteklemeye gelmişti babasıyla birlikte.
Maç başlarken kabul etmek lazım favori Rennes'di. Guingamp finale kadar bileğinin hakkıyla gelmiş olsa da şans da yanlarındaydı. Sadece son 16'da Le Mans ve yarı finalde Toulouse ile eşleşmişlerdi final yolunda Ligue 1 ekiplerinden. Onlar için kolay bir yol çizilmişti diğer rakiplerine göre. Sochaux, St. Etienne, Rennes ve Grenoble dörtlüsünü geçmesi gerekmişti Rennes'in Stade de France'a ulaşabilmesi için. Ulaşmak yeterli değildi elbette onlar için 28 yıl sonra ayaklarına kadar gelmişti Coupe de France'ı kaldırma şansı. Maç başladı ilk yarıda aksiyon vardı elbet ama kalecileri ve direklere nişanlanan toplar kalenin içini bulamamıştı ilk yarı boyunca.
69'da anlaşıldı ki Carlos Bocenegra'nın golü bekleniyormuş maçın ve ikinci yarının hareketlenmesi için. Rennes'in gol sevinci kaptan Petter Hansson'un da katkısıyla sadece 3 dakika sürdü. İsveçli'nin hatasını Eduardo affetmedi. Kimse tahmin etmiyordu Eduardo'nun 10 dakika sonra bir kez daha sahneye çıkacağını. Brezilyalı 82'de bir kez daha avladı Nicolas Douchez'i. Ligue 2'nin mütevazi takımı Coupe de France'ı almak üzereydi. 90+1'de Rennes beraberliğe yaklaşsa da maçın skorunu 1-2 olarak belirliyordu Thierry Auriac'ın çalan düdüğü.
Kimsenin beklemediği olmuş ve kupanın 91 yıllık tarihinde ikinci kez bir Ligue 2 takımı şampiyon olmuştu. Bundan 40 yıl önce 1958-59 sezonunda Le Havre, Sochaux'u 2-2'nin rövanşında 3-0 yenerek tarihte bir ilki başarmıştı. Guingamp da L e Havre ile birlikte Fransa futbolunun ve Coupe de France'ın tarihinde anılacaklar arasındaki yerini aldı. Postu sonlandırırken ortada yer alan resimdeki ikiliden birinin bir zamanlar Samsunspor forması giyen Wilson Oruma olduğunu hatırlatmakta fayda var...
Etiketler:
coupe de france,
ecnebi,
futbol
16.2
Emin adımlarla Lakers-Cavaliers final serisine doğru ilerliyoruz. Yao'nun sezonu kapattıran ayak sakatlığının ardından Lakers seriyi 4-1 alıp Nuggets'ın rakibi olacak gibi. Hani Denver'ın Lakers'ı elemesi yılın sürprizi olur ama bu hakemler varken Lakers'ın elenmesi ihtimali de mucizeden ötedir.
Cleveland ve LeBron final serisinde de böyle mi oynar bilinmez ama gümbür gümbür ve neredeyse hiç yıpranmadan finale geliyor Cavs. İlk turda Detroit karşısında maç başına ortalama 15.5 sayı fark atarak kazandılar. Konferans yarı finalinde Hawks'a karşı da benzer bir performans sergiliyor LeBron ve arkadaşları. Serinin ilk 3 maçı sonunda ortalama fark 17.3 sayı. Ki ikinci maçta fark 32'ye çıktıktan sonra yedekler oyuna girmiş ve maç 20 sayı ile bitmişti. Cleveland'ın playofflardaki 7 maçlık performansı maç başına 16.2 ortalama farkı gösteriyor. Şimdilik işler iyi gidiyor Cavs adına, bakalım Kobe'ye karşı da işler böyle iyi gidecek mi LeBron cephesinde...
Fotoğraf: Jesse D. Garrabrant/NBAE via Getty Images
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)