Geçtiğimiz iki yılı bir kenara bırakırsam son 15 yıldır bir alışkanlıktır ilk gününde Kitap Fuarı'nı gezmek. Bu yıl da öyle oldu sabah çıktık yola, öğleyi bulmadan içeri girdik. Beylikdüzü'ne taşınmadan ayrı bir keyfi vardı İstiklal'den yürüyüp fuarı gitmenin. Gerçi hoş o zamanlarda da fuarda kitaplara bakmak mümkün olmuyordu alan darlığından. Herkes üstüste, dipdibe kitaplara bakmak ve almak zorunda kalıyordu. Beylikdüzü'nün böyle bir avantajı var. 2-3 salona yayılmış fuarda standları rahat, rahat doya doya gezebiliyorsunuz.
Kendi adıma bu yıl geçen yıllara oranla daha az kitap aldım. İnternet çıktı sanal alışveriş kitap fuarının heyecanını kaçırdı. Bir yıl boyunca beklemektense İdeefixe ve Kitap Yurdu'nun sitelerini aşındırmak daha kolay geliyor. Gerçi kitaplara baka baka almanın da ayrı bir tadı var.
Fuara gidecekler için Literatür'de yer alan "Fotoğraflarla 20. Yüzyılın Sosyal Tarihi Getty Images" serisini tavsiye edeceğim. Her 10 yıllık dilimi ayrı bir kitapta ele alan seri 10 kitaptan oluşuyor ve fuar boyunca da yüzde 50 indirimle kitap başına 10 YTL'ye satılıyor. Bilmiyorum bana belki dergi nedeniyle Getty Images ile fazla haşır neşir olduğumdan harika bir seri gibi geldi. Fuara yolunuz düşerse Literatür'ün standında Getty Images'in serisini incelemenizi öneririm.
Postu kapatırken fuara ilişkin birkaç gözlemimi sıralayayım:
* Anadolu yakasında oturanlar için her tarafı kazılan İstanbul'da fuara araçla gitmek yerine deniz otobüsü ile Bakırköy'e geçmeyi oradan da servis ile fuar alanına gitmeyi öneririm. Acayip rahat ve kısa bir yolculuk sizi bekliyor.
*Fuarı ortalama olarak 3 saatte rahat dolaşıyorsunuz.
*Eğer haftasonu yolunuz düşecekse fuarın oradaki McDonalds'tan birşeyler yemeye karar verirseniz iki kere düşünün. Bırakın onlarca kişiden oluşan sıraya, yemek yiyecek masa bulmak için beklemeniz gerekebiliyor. Bu arada şu GençTurkcell tarifesi de felaket bir olay. Sadece bundan dolayı bir sürü gereksiz kuyruk oluşuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder