17 Haziran 2009 Çarşamba

güney afrika polisi & güvenlik

Dünya Kupası öncesi en çok sorulan soruların başında Güney Afrika'da güvenliğin sağlanıp sağlanamayacağı geliyor. 2010'un Organizasyon Komitesi Başkanı Danny Jordaan geçtiğimiz ay içerisinde New York'ta yaptığı sunumda daha önce aralarında 1995 Rugby Dünya Kupası, 1996 Afrika Uluslar Kupası ve 2003 Kriket Dünya Şampiyonası da dahil olmak üzere 146 adet önemli organizasyon yapıldığını, bu organizasyonların hiçbirinde de güvenlik sorunu yaşanmadığını söylüyordu.
Herhalde bu tespiti yaparken işlenen suçlar açısından olaya bakmıştı Jordaan. Fakat geçtiğimiz gece İspanya - Yeni Zelanda maçını izleyen Reuters muhabiri Mike Collet'in başına gelenler işlerin farklı bir açıdan yolunda olmayacabileceğini gösterdi. Hikayeyi anlatınca söylemek istediğimizi daha rahat anlayacaksınız.
Mike Collett maçı seyrettikten sonra Rustenberg'den otelinin bulunduğu Sandton City'e gitmek için yola çıkıyor. Sandton City'e yaklaşırken iki polis, Reuters muhabirini durduruyor. Kendisinden ehliyetini ve pasaportu isteniyor. O da istenilen belgeleri veriyor. Ardından araçtan inmesi isteniyor, nereden geldiği ve içkili olup olmadığı soruluyor. Boynunda akreditasyon kartı bulunan Collett de içkili olmadığını söylüyor. Akreditasyon kartını gören polisler Reuters muhabirine maçın nasıl geçtiğini bile soruyorlar.
Bu muhabbetin ardından Mike Collett kaldığı otelin adını -ki 5 dakika uzaklıkta- söyleyince polisler Reuters muhabirine, oteli belki de hiç bulamayacağını söylüyorlar! Ardından geçen bir dizi muhabbetin sonrasında "Dollarımız ya da sterlinlerimiz nerede" diyerek ağızlarındaki baklayı çıkarıyorlar. Tabi bu baklayı çıkarırken de tehditkar davranmayı unutmuyorlar. Mike Collett de eli mahkum parayı veriyor ve olay yerinden ayrılıyor.
Gecenin bu harika! olay ile sona ereceğini sanan Collett bir dakika sonra aynada yine aynı polis aracını görüyor. Yine benzer bir muhabbet ile diğer polis Reuters muhabirinden ikinci kez parayı tırtıklıyor. Ardından iyi geceler derken "Dikkatli olmasını, Güney Afrika'da geceleri yolların tehlikeli olduğu" hatırlatmasını da yapmadan geçemiyor.
Mike Collett'in felaket gecesi de otele varmasıyla sona eriyor. Olayın kahramanı iki polis ya kendilerine çok güveniyor ya da Mike Collett'in yaşadıklarını yazacağını düşünmüyorlar. Fakat ertesi sabah Reuters muhabirinin ilk iş yaşadıklarını yazmak oluyor.
Organizasyon Komitesi'nin Collett'in başına gelen bu olaydan sonra güvenlik daha doğrusu Güney Afrika polisi hakkında iki kere düşünmesi, gerekli önlemleri alması gerekiyor. Söz konusu kişi bir gazeteci değil de bir taraftar olsaydı muhtemelen bu yaşananlardan haberimiz bile olmayacaktı...

1 yorum:

1903 dedi ki...

Dünyanın her yerinde olan olayları yazmış bence. Polis dünyanın her yerinde aynı demek ki. Siyahı, beyazı, Afrikalısı, Amerikalısı...