3 Ağustos 2009 Pazartesi

roma'nın hesabı - kitabı...

Amacımız hergün ayrı bir değerlendirme yazmaktı fakat ancak ilk gün için bir değerlendirme yazabilince Dünya Yüzme Şampiyonası ile ilgili genel bir değerlendirme yazmak gerekiyor herhalde. Yazacak çok konu olduğundan kısa notlarla gitmekte fayda var.
8 günde 41 dünya rekorunun kırıldığına şahit olduk. FINA’nın bu rekorları kabul etmesi önümüzdeki dönemde dünya rekorları kırıldığını görmemizi oldukça zorlaştıracak. Ocak 2010’dan itibaren teknolojik mayoların kullanılmasının yasaklanmasıyla Roma’daki rekorların geliştirilmesi için 10–15 yıl kadar bekleyebiliriz. Hatırlatmakta fayda var 100 metre kelebekte dünya rekorunun kırılması için 9 yıl bekledik. Sarah Sjöström’ün kırdığı dünya rekoru Sydney 2000’den -Inge de Bruijn’e aitti- beri kırılmayı bekliyordu.
Roma’da yeni bir jenerasyonun gelişine şahit olduk. 1990 ve sonrası doğumlu yüzücüler bangır bangır geldiklerini gösterdiler. 93’lük Sarah Sjöström’ün elde ettiği başarı 90’lılara sadece bir örnek. Tabi bir de teknolojik mayolar olmadan bu jenerasyonun ne yapacağına bakmakta fayda var.
Brezilyalıların takım sporlarında oldukça başarılı fakat bireysel sporlarda takım sporlarındaki kadar başarılı olmadıklarına inanırdım, yanılmışım. Roma’da Cesar Cielo Filho’nun 50 ve 100 serbestte favori iki Fransız’ı geride bırakması şampiyonun en dikkat çeken olaylarındandı. 200 ve 400 metre karışıkta bir diğer Brezilyalı Thiago Pereira’nın madalyayı son ana kadar kovalaması da şampiyonanın bir diğer güzel sürpriziydi.
Michael Phelps için başarılı bir dünya şampiyonası geride kaldı. 6 ay boyunca antrenman yapamamasının kendisini ne kadar olumsuz etkileyeceği bekleniyordu. O, sadece 200 metre serbestte Paul Biedermann’a geçildi. Gerçi bunun tesadüf olduğunu pek söyleyemeyiz. Bu yarıştan 2 sonra gerçekleşen 4x100 karışıkta da Biedermann kendi 100 metresinde Phelps’e yaklaşık 1 saniye fark attı. Gerçi onun bu performansı Alman takımının yarışı kazanmasına yetmedi. Şampiyonanın sonunda aklımda kalan sorulardan biriydi Paul Biedermann, Michael Phelps’ten gerçekten iyi mi? Roma’nın ardından bir gerçek var ki Phelps’in 6 altından 5’ini cebine koyduğu.
Çinlilerden ve Japonlardan daha iyi işler yapmasını bekliyordum. Takım yarışlarını saymazsak kadınlarda sadece Zhao Jing, erkeklerde de Zhang Lin ile kazandıkları bireysel altınlar Çinliler’i de hayal kırıklığına uğratmış olmalı. Japonlarda da Junya Koga’nın performansı şampiyonayı altınla kapatmalarını sağladı. Ryosuke Irie’nin 200 metre sırtüstünde kazandığı gümüş, onun daha çok pişmesi gerektiğini gösterdi.
Emre Yazıcıol’un Eurosport yayınında dediği gibi Milorad Cavic’in koca çenesi onu 100 metre kelebekte kazanabileceği bir altından etti belki de. Karşında Michael Phelps varken sözlerine dikkat etmesi gerekirdi. Phelps’in yüzde 70 performansla 200 metre gibi bir sprint yarışında onu geride bırakması Cavic’in çenesinin uzun süre açılmasını engelleyecektir.
İspanyollar için fena bir şampiyona geçmedi. Rafael Munoz ve Aschwin Wildeboer podyuma çıkmayı ve 3 bronz kazanmayı başardılar.
Roma’dan hayal kırıklığı ile dönenlerden bir tanesi Laszlo Cseh. Macar yüzücü hem 200 hem de 400 karışıkta altın kazanamadı. Üstelik 400 metre karışıkta finale açık ara en iyi dereceyle kalan yüzücü olmasına karşın.
Macarlardan konu açılmışken bir diğer Macar yüzücüyü de anmak gerekiyor. Katinka Hosszu 400 metre karışıkta şampiyon olurken Stephanie Rice’ın üçüncü olacağını kimse beklemiyordu. Hosszu, 200 karışık ve 200 kelebekte de bronz kanarak Macarların yüzünü güldürdü.
Birleşik Devletler ile birlikte yüzme denilince akla ilk gelen ülkedir Avustralya. Bu şampiyonada beklediklerini bulamadılar. Eamon Sullivan virüs rahatsızlığı nedeniyle yoktu Roma’da. Brenton Rickard ve Jessicah Schipper olmasa altınsız döneceklerdi ülkelerine. 50 metre kelebekte Marieke Guehrer’in kazandığı altın gibi Stephanie Rice’ın da kürsünün ilk sırasına çıkamaması Avustralyalıları şaşırtmış olsa gerek. Avustralyalılar için şampiyona kötü geçse desek de Roma’dan 16 madalya ile ayrıldılar.
Tuhaf yarışlar izledik kadınlar 200 metre kurbağalamada olduğu gibi. Rebecca Soni dünya rekoru kırar derken son 50’de temposundaki inanılmaz düşüş ile birlikte Sırp Nadja Higl’in sürpriz şampiyonluğunu kimse beklemiyordu.
Teknolojik mayolara karşı çıkan ve geleneksel mayo ile yarışan Kirsty Coventry’e Roma’da bir kere daha hayran olduk. 200 metre sırtüstünde altın madalyayı kazandı. 400 metre karışıkta da ikinci oldu Coventry. Şampiyonaya geleneksel mayo ile başlayan fakat yarış kazanmanın teknolojik mayoyla olacağını anlayan Rus Yuliya Efimova, 50 metre sırtüstünde dünya rekoru kırarak dünya şampiyonu olması Dünya Yüzme Şampiyonasına ilişkin ilginç notlardandı.
Britta Stefen kısa mesafe serbestte rakipsiz olduğunu gösterdi. Şampiyona öncesi kırdığı dünya rekorlarını Roma'da geliştirmeyi ihmal etmedi Alman yüzücü.

Hiç yorum yok: