28 Eylül 2009 Pazartesi

balon patladı mı(!) ?

Sezonun yedinci haftası ve Galatasaray bir hafta önce maç bitimine yakın attığı gollerle yaşamadığı puan kaybı tecrübesini Eskişehirspor karşısında yaşıyor. Futbol yönüyle gayet normal bir hadise olsa da Galatasaray seyircisi kendini bu sezon biraz peri masalında hissettiği için gizliden bir hayal kırıklığı yaşandığı da bir gerçek.

Farklı bir yerden girelim konuya. Spor üzerine profesyonel ya da amatör fikir beyan eden herkes, hepimiz aslında bir ucundan skor yazarıyız. Kınamıyorum, işin doğasının gereği bu böyle. Psikolojiniz sonuçtan etkileniyor, doğal olarak. Durduk yere nerden çıktı derseniz; maç çıkışı arabada “%100 Futbol” dinleyerek eve dönüyordum. Türkiye’nin açık ara en iyi futbol analisti Rıdvan Dilmen dedi ki (maddeler halinde);

- Nonda-Baros değişikliği yersizdi,
- Rijkaard’ın B planı yok,
- Hücum hattından 3 kişi çıkar, 3 kişi sok, burası Türkiye, bu iş bu kadar kolay değil…

Eyvallah, bu üç görüşe de sonsuz saygım var. Tartışabilirim ama yanlıştır diyemem. İşin can sıkan tarafı, pazartesi akşamı aynı programda Rıdvan Dilmen’in söyledikleri (O da madde madde):

- Keita ile Nonda’nın oyuna alınışları yerli yerindeydi,
- Rijkaard, ne değişiklik yaparsa yapsın M.Sarp-Topal ikilisini bozmuyor, takımın direncini düşürmemek için.

Memleketin 1 numarası bunu yaparsa, canı sıkılıyor insanın. B Planı uygulamamasını bir hafta önce öv, bir hafta sonra yer. Hücum hattı değişikliklerini bir hafta önce öv, bir hafta sonra yer. Ters köşe oldu sanki biraz. Tüm bunlardan sonra ekleyelim; memlekette TV’lerde futbol yorumlayan 5 tane daha Rıdvan Dilmen olsun, futbol kültürümüz kalkınır, o kadar da sever, sayarız kendisini. Bizimkisi sadece bir durum tespiti.

Uzatmadan maça dönelim. Soru cevap yapalım bu kez de:

Soru: Galatasaray döküldü mü?

Cevap: Hayır. Maç içinde etkili hücum ettiği dakikalar oldu. Misal, bir önceki sezonun Galatasaray’ının ortalamalarının yine çok üzerindeydi. Ancak tercih edilen hücum alternatifleri sonuç getirmedi. Enfes oynadı denemez ama döküldü demek insafsızlık olur.

Soru: Galatasaray balonu patladı mı?

Cevap: Bu sorunun cevabı, Abdulkadir Keita’nın ilk goldeki şovunda gizli. Hala Galatasaray bu ligin en tehlikeli takımı. Sınırsız hücum varyasyonu kullanabiliyor. Böyle düşünen yanılmak için çok beklemez.

Soru: Bundan sonra ne olacak?

Cevap: Değişen bir şey olmayacaktır. Dişli bazı rakipleri karşısında Galatasaray yine puan kaybedecektir. Ancak aslolan, futbol iştahını, kazanma hırsını kaybedeceğini düşünmüyorum.

Soru: Galatasaray 6’da 6’yı, hatta Avrupa Kupaları ile beraber sayısını unuttuğum başarılı seriyi tesadüfen yakalamış olabilir mi?

Cevap: Açıkçası bu soru da yine %100 Futbol’da, bu kez Güntekin Onay’ın yorumu üzerine yazımıza dahil oldu. Beşiktaş ve Panathinaikos maçlarını tesadüfi gollerle kazandı, Kasımpaşa’da az daha kaybediyordu diye başlayan cümlelerle ima etti Onay ancak bunu da pek insafsız buluyorum. Bu bakış açısıyla her maça bir kulp takabiliriz. Galatasaray sayılan üç maçta da gayet iyi oynamıştı. Aynı anda rakipleri de iyi oynamışlardı. Ama futbol bu, yürüyerek sahada bekleyen tesadüfen de kazanamıyor. Bir de bu sezon yakalanan hücum istatistikleri tesadüf olamayacağının ispatı diye düşünüyorum.

Peki Rijkaard’ın hataları neydi?

- Sarp-Topal ikilisinde ısrar ediliyor ve ben de ısrar ediyorum ki bu tercih yanlıştır. Ayhan varsa oynar, yoksa alternatifi Barış olur. Sarp-Topal ikilisi pas servisinde kalite düşürmektedir. Aralara sızma konusunda, sızdıkları pozisyonlarda ise skor yaratma konusunda sıkıntı çekmektedirler.

- Futbolcu boyutlarının üzerinde boya sahip bir kaleci, bir de stoper arasında havadan sonuç beklemek pek gerçekçi değildi. Her zaman yapılan yer organizasyonları ise verimsiz ve başarısızdı.

- Galatasaray Elano ve Arda’dan bir arada faydalanabilmelidir. Puan kaybedilen bu maçta Elano’nun 1 dk bile yer almaması, sorun olabileceği konusunda insanı şüphelendirmektedir. Umarız yanılıyoruzdur. Ancak ben de Elano’nun yerinde olsam, bugüne kadar aldığım süreleri yeterli bulmazdım.

- PAO deplasmanında, 1-0 da öndeyken çaresizlik anında Uğur’u sol bek oynatmaya, eyvallah. Maç başlarken tehlikeli kanat oyuncularına karşı Uğur ile başlamak, anlaşılabilir. Skor beklerken, kanat bindirmelerine ihtiyaç duyarken Uğur’da ısrar, anlamsız. Gol ararken sol kanadını verimli kullanamadı Galatasaray.

Son olarak; Eskişehirspor’dan bahsetmeden olmaz. Bu takım Türkiye’nin bir tarihidir, değeridir, şehri, seyircisi, potansiyeli ile. Yöneticilerine tebrikler, doğru teknik adamla istikrar konusunda sabırlı ve akılcı davrandıkları için. Rıza hocaya tebrikler, iki sezondur işini dosdoğru yaptığı ve her zaman takımını diri ve kuvvetli tutabildiği için.

Çalımbay’ın ilk 11 tercihi gayet iddialı idi. İyi futbolcularım var, onları da oynatırım demiş, bu yol ile Galatasaray savunmasının hücum yolunu kesmeyi de ikincil olarak düşünmüştü. Kısmen etkili oldu. Orta alanda, elinde Ragıp varken, Doğa ile başlamak tartışılabilir bir seçim. Ancak Bülent Ertuğrul’un yıllardır istikrarla sürdürdüğü kariyerini de satırlarımıza alalım, tebrik edelim.

Eskişehirspor iyi başladığı sezonu bu seviyelerde sürdürecek, çok da sürpriz (Lehte ve aleyhte) sonuçlara imza atacaktır. Bu ofansif güç, bazı maçlarda defansif zafiyet olarak geri döner, kaçınılmaz.

by Nurullah Bakır

Hiç yorum yok: