7 Aralık 2009 Pazartesi

şaşırtıcı değil


Manisaspor ve Bursaspor maçlarından sonra İBBspor maçı da gösterdi ki Rİjkaard-Neeskens ikilisinin Türk futboluna alışmaları zaman alacak. Fenerbahçe deplasmanına Keita, Arda, Elano üçlüsü önünde Baros ile çıkan teknik heyet, Manisa'ya 3 defansif orta sahalı, İBBspor maçına ise Keitasız başlayabiliyor. Öncelikle anlatılması gereken, ya da onların anlaması gereken, Fenerbahçe deplasmanı ile iç sahada İBBspor ile oynanan maç arasında bazı farklar var.

Fenerbahçe deplasmanında mücadeleyi orta sahada yaparsın, ağırlık koyar ya da koyamazsın, maçın sonucu böyle belirlenir. TÜrkiye'de yaşıyor ve yarışıyorsan, İBBspor'a karşı orta alan mücadelesi hedefi ile çıkmazsın maça. Hele ki rakibin 8 oyuncusundan yoksun geliyorsa senin sahana, yani bir diğer deyişle müthiş de bir psikolojik üstünlük sahibiysen, bu maça özel tüm silahlarını kullanmanın derdine bakarsın.

Bu ülkede büyük takım maçı ne kadar erken kopartırsa, o kadar rahatlar. Rakipleri ile arasındaki teknik fark, psikolojik farktan daha azdır. Rakip dakikalar geçtikçe, direndikçe, psikolojik farkı kapatır, ortak olur maça ve Manisa'ya karşı yaşadığın, İBBspor'a karşı yaşadığın sonuç kaçınılmaz olur. Senelerdir Türkiye'de "başarılı" olarak tanınan Yanal, Vural, Sağlam, Kocaman, bir zamanlar Kurtar gibi teknik adamların başarılı olmaları altında yatan temel nokta, psikolojik farkı bertaraf edebilmedeki kabiliyetleridir.

Neden anlatıyorum bunları? Abdulkadir Keita senin futbolcun ise, sağlıklı ise, İBBspor'a karşı kullanmazsan ne zaman kullanacaksın Allah aşkına? Domine etmen gereken bir maçta, rakibin en az 2 kişiyle konsantre olacağı bir silahı 71 dakika kenarda bekletmek, büyük hatadır. Orta alan göbeğindeki ikilide Elano'ya yer yaratmalı, Kewell, Arda, Keita ve Nonda da aynı anda sahada olmalıdır. Bu şekilde oyunun kuralını sen koyarsın, hakimiyet senin kontrolünde olur.

Gelelim bazı bireysel performanslara. Elano'da ısrar edilmesinin faydaları ortaya çıkmaya başladı. Takımın aklı başında top kullanan oyuncuları arasında Elano ilk sıralardaydı. Orta alan mücadelesine katkı yaptı, oyun açıcı çapraz paslarını sürdürdü.

Nonda konusunda bir sıkıntı var. Tek santrafor sıfatıyla Nonda'dan beklenen, rakip yarı sahada sürekli dolaşan bir forvet modeli. Oyunun parçası olmak için çabaladığı kesin. Baros bunu çapraz koşularla yaparken, Nonda genelde orta alan göbeğine doğru gelip duvar pasları ile yapmaya çalışıyor. Nonda'dan Baros kadar dinamik olmasını bekleyemeyiz ancak mevcutta tercih ettiği/ettirildiği pozisyon ise sıkıntı yaratıyor. Şöyle ki; örneğin bu maçta, Elano, Mustafa ve Barış zaten göbekte oynuyorlar, Arda sürekli içeri kaçıyor ve bir de bu bölgede pas maksadıyla Nonda pozisyon alıyor; sonuç kilitlenme. Kaldı ki Nonda rakibin de gayet kalabalık olduğu bir bölgeyi zorladığı için yanında stoper taşımıyor, rakip savunmanın da rahat yerleşmesine katkı sağlıyor. Nonda'nın toplu ya da topsuz yapmış olduğu pozisyon değişikliklerinde beklenen, rakip savunmada bir eşleşme sorunu yaratması ve takım arkadaşları için boş alan yaratabilmesi olmalıdır. Nitekim Baros'un iyi yaptığı, Nonda'nın yapamadığı da budur.

1-0 kazanılan ya da önce götürülen tüm maçlarda İBBspor'a karşı yaşanan son ihtimali mevcuttur. Bu sebeple Galatasaray gibi takımlar ya işini ciddiye alıp önceden garanti skoru yaratabilmeliler ya da rakibin psikolojik dengeyi kurmasına izin vermemeli, yani rakibe top göstermemelidirler. Siz elinizle rakibi maça ortak ederseniz, yaşadığınız sonuç şaşırtıcı olmaz.

by Nurullah Bakır

Hiç yorum yok: