Amerikalı bir arkadaş üşenmemiş 1992-1993 sezonunda Premier League'de oynayan futbolcuların listesini çıkarmış. O sezon mücadele eden 22 takımda 37 yabancı futbolcu forma giymiş. Ki bu takım başına 1.5 yabancı futbolcu anlamına geliyor. Bu sezon ligin yüzde 57'sinin yabancı futbolculardan oluştuğunu düşünürsek 15 yılda Ada'da yaşanılan gelişim dudak uçuklatıcı cinsten. Premier League'in ilk sezonunda İskandinavların baskın olduğunu da görüyoruz. 37 futbolcudan 13'ü İskandinavya'dan. Premier League'in ilk sezonu denildiğinde aklıma Cantona, Limpar ve Grobbelaar geliyor. Listenin tamamı aşağıda...
Pal Lydersen (Norveç)
Erland Johnsen (Norveç)
Frank Strandli (Norveç)
Gunnar Halle (Norveç)
Erik Thorstvedt (Norveç)
---------------------------
John Jensen (Danimarka)
Jan Molby (Danimarka)
Peter Schmeichel (Danimarka)
----------------------------
Anders Limpar (İsveç)
Patrik Andersson (İsveç)
Roland Nilsson (İsveç)
------------------------------
Ken Monkou (Hollanda)
Michel Vonk (Hollanda)
Hans Segers (Hollanda)
------------------------------
Mark Bosnich (Avustralya)
Jaston Kearton (Avustralya)
------------------------------
Craig Forrest (Kanada)
Frank Yallop (Kanada)
------------------------------
Thorvaldur Orlygsson (İzlanda)
Gudni Bergsson (İzlanda)
------------------------------
Stefan Beinlich (Almanya)
Matthias Breitkreutz (Almanya)
------------------------------
Dariusz Kubicki (Polonya)
Robert Warzycha (Polonya)
------------------------------
Roy Wegerle (ABD)
John Harkes (ABD)
------------------------------
Peter Ndlovu (Zimbabve)
Bruce Grobbelaar (Zimbabve)
------------------------------
Kare Ingebrigtsen (Austria)
Jan Stejskal (Cek Cumhuriyeti)
Eric Cantona (Fransa)
Istvan Kozma (Macaristan)
Ronnie Rosenthal (İsrail)
Nayim (Fas)
Mark Tinkler (Güney Afrika)
Dwight Yorke (Trinidad - Tobago)
Andrei Kanchelskis (Ukrayna)
1 yorum:
Nayim'i Seaman'a 354 metreden attığı golle, Grobbelaar'ı yıllar sonra Dudek'in Halkalı kırsalında taklit ettiği çarpık bacak rutiniyle, Limpar'ı 80'ler modeli saçları ve 'Fever Pitch'de kendisine düzülen övgülerle, Cantona'yı ise kalkık yakasıyla hatırlarım. Arz ederim.
Yorum Gönder