Dün Lyon'da mahkeme kararıyla dört Lyon taraftarı 12 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sebebi ise aşırı sağın Fransa'daki simgesi Jean-Marie Le Pen'in partisi Front National'in gençlik kolu olan Front National de la jeunesse grubuna mensup bu dört OL taraftarının, 2006 yılında bir maç öncesinde iki mağripli gence saldırıp, yaralamaları. Açıklamaya göre bu dört taraftar zaten ırkçı yönelimli şiddet eylemlerinde bulunmak ve ateşli silah bulundurmaktan sabıkalı isimler. 25 Şubat 2006'da oynanan OL - Rennes maçına geç kalan Rachid (19) ve Medhi (17) Harji kardeşlerin Stade de Gerland'da çoğu dazlak olan bir grup seyirci arasında kalmasıyla gerçekleşen olayda, tanıkların ifadelerine göre iki kardeşi yere düşürüp tekmeler ve yumruklarla defalarca vuran aşırı sağcı taraftar grubunun aynı zamanda kırık şişeler kullandığı ifade edildi. Haftalarca hastanede kalan kardeşlerin saldırganları böylece Fransa adaletinden cezalarını almış oldular.
Lakin burada değinilmesi gereken asıl konu ise bu dört ırkçı holiganın cezalarını almasına rağmen bu tarz ideolojiye sahip taraftar gruplarının ve toplulukların sayılarının Avrupa'da gittikçe çoğalması. Sürekli hale gelen dış göçün yarattığı azınlık mozaiği, ekonomik çöküşte, sıkıntılarda ve işsizlikte öfkenin tepkinin bu etnik kökenlere yönelmesine yol açıyor. Zaten yıllardır köklerini koruyan bu tarz eğilimler ve Jean Marie Le Pen gibi ırkçı ideolojiye sahip politikacıların gençleri saflarına çekmesi sıkıntının kartopu gibi büyümesine yol açıyor. Bu sorun Avrupa'nın içinde yer etmiş habis bir tümör gibi adeta. Fransa'da özellikle son yıllarda daha çok PSG'nin Boulogne Boys grubu ekseninde rastladığımız ırkçı tandanslı olaylar bu minvalde artmaya devam ediyor. Afrika kökenli nüfusun bir hayli yaygın olduğu ülkede patlamaya hazır bomba misali bölgeler oldukça fazla. İspanya'da tezahürat bazında gördüğümüz ırkçı eylemlerin altında, İspanya halkının işlerini, ekonomik rahatlıklarını kaybetmelerine, ülke dışından gelen (özellikle Afrika) işçilerin yol açtığını düşünmelerinin yattığı yazılıp çiziliyor. Hollanda'da herkesin bildiği gibi demokrasinin yuvalarından biri olmasına rağmen ırkçılık ivmesi bir hayli artmış durumda. Almanya belki statlardan bunu uzak tutabiliyor ancak sokaktaki olayları henüz onlar da engelleyemiyor. İtalya ve İngiltere'de ise durum bu ülkelerden çok daha vahim. Önemli ırkçı taraftar gruplarının olduğu iki ülkede, hala kafatasçı zihniyet hakim. Doğu Avrupa'da ise vaziyet içler acısı. ABD'deki KKK'cıların ve Hitler'in gözlerini yaşartacak şekilde sayıları ve etkinlikleri çoğalıyor. Aslında bu konuya daha uzun ve kapsamlı bir yazıda değinmek istiyordum ancak bu haberi L'Equipe'de okuyunca biraz dokundurmuş olduk. Taraftar gruplarını özel olarak araştıran birisi olarak bu konuda daha enine boyuna tartışmak lazım aslında. İşin ucu bambaşka yerlere de gidiyor. Aynı Napoli'nin derinliklerinde Gomorra'nın olması gibi. UEFA her ne kadar Irkçılık karşıtı çalışmalar yapsa da bu çok kısa sürede halledilebilecek bir konu değil. Hatta bu sorun giderilebilir mi o da...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder