Yüzme tarihinde kimse geçilmez değildir. 90’ların ortasında Alexander Popov rekorları altüst ediyordu. Derken milenyumla birlikte Ian Thorpe edilen Avustralyalı bir adamla tanıştık. Ian Thorpe’un da geçilemeyeceğini düşünülüyordu ki Michael Phelps adında genç bir adam ortaya çıktı. Henüz 20’sine basmadan, Thorpe’un esamesini okutan bu adamın da günün birinde geçileceğini biliyorduk. Ki bugün söz konusu o günmüş.
Aslında geçtiğimiz yıl Pekin’de geç reaksiyon veren uyarı sisteminin azizliğine uğramasa Milorad Čavić, bir finalde Baltimorelu arkadaşı geride bırakan şanslı Avrupalı –nasıl bir Avrupalıysa doğma büyüme Amerikalı bir Sırp!- olacaktı. Čavić’in başaramadığını Alman Wilderrman başardı. Üstelik de uzun soluklu bir finalde. Niye bu cümleyi kullandık; Michael Phelps, Pekin’deki 8 altının ardından normal koşullarda Mart ayına kadar antrenmanlarına ara vermişti. Fakat Kasım ayında partilerken “aşırı doz” pozlarının ortaya çıkması bu geri dönüş süresini uzatmıştı. Bu nedenle de Roma’da 100 metre gibi sprint gerektiren kısa kulvar yarışlarında açık ara başarılı olması biraz zordu. Ama 200 metre gibi nispeten uzun mesafede tempoyu çok iyi ayarladığını bildiğimiz Phelps’in her türlü koşulda –kapasitesinin yüzde 60-70 performansını gösterse de- başarılı olacağını düşünüyordu pek çok kişi. Fakat çoğu yüzücünün Roma’ya formda gelmesi Amerikalı’nın işini bozdu.
Alman yüzücüler de Roma’ya formda gelmişti takım olarak. O takımın da en iyi isimlerinden biriydi Paul Biedermann. Kendi adıma Michael Phelps’i zorlayacağını düşünüyorduk fakat bu kadar da etkileyici bir performans beklemiyorduk. Hani son 50 metrenin içerisinde attığı sprintle Michael Phelps gibi bir adama neredeyse iki kulaç ve 1 saniyelik bir fark atması bu dünya yüzme şampiyonasının kenara not edilecek anlarındandı.
Bu yarış, Pekin sonrası normal bir insan olduğuna kanaat getirdiğimiz Michael Phelps’in havuzda artık o kadar rahat olmayacağını göstermesi açısından anlamlı. Gerçi Phelps yarış sonrası Alman yüzücünün hesabını gelecek yıl keseceğine dair “cümleler” söylemiş. Hani bir söz vardır; “Gelecek yıla kadar kim öle, kim kala Michael kardeş”…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder