21 Kasım 2009 Cumartesi

medya & futbol savaş çıkartabilir mi?


Mısır ile Cezayir arasında yaşanılan olayların seyri ciddiye biniyor. Maçın üzerinden 2 gün geçmesine karşın Mısırlıların öfkesi geçmiyor. Mısır'daki Cezayir Büyükelçiliğine saldırılmaması için Kahire polisi 24 saat boyunca güvenlik önlemi aldı.
Buna karşın gösteriler devam ediyor. Mısırlılar Cezayir bayraklarını yakıyor. Hatta bu tepkiler sadece gösterilerle de sınırlı kalmıyor. Polisle girilen çatışma da 11 polis yaralanmış, 15 araç da kullanılmz hale gelmiş. Bu rakamları Mısır İçişleri Bakanlığı veriyor. Ki bu da bu sayıların daha yüksek olma ihtimali olduğunu söylüyor bize.


Mısırlıların ne kadar öfkeli! olduğunu gösteren resimlerden biri yukarıdaki olsa gerek. Arabayla Cezayir Büyükelçiliği önünden geçen bir Mısırlı üşenmeyip ayağındaki ayakkabının bir tekinin candan dışarı çıkartabiliyor.
Olayların bu boyuta gelmesinde hem Cezayir hem de Mısır medyasının rolü büyük. Geçtiğimiz cumartesi akşamı Kahire'de yaşanılanların ardından özellikle Le Buteur aşırı milliyetçi yayınlar ile Cezayirlileri galeyana getirmişti. Yapılan yayınlar, yazılan yazılar ve kullanılan resimler Cezayirli olmayan birinin bile Mısırlıların aleyhine döndürebilirdi.
Haftasonu Cezayir medyasında gördüğümüz yayın anlayışının bir benzeri çarşamba akşamından itibaren Mısır medyasında görülmeye başlandı.


Özellikle özel televizyonlar -ki Al Hayat ve Dream TV bunların başında geliyor- zaten Arap dünyasının en vatansever ulusu olarak bilinen Mısırlıları sokağa dökecek kadar sert yayınlara imza atıyor. Maç sonrası Mısır kafilesinin uğradığı iddia edilen saldırının görüntüleri yayınlandı önce. Ardından kafiledeki kişilerin yaşadıkları anlattırıldı. Hatta Hüsnü Mübarek'in oğlu Alaa Mübarek'in de saldıraya uğradığı ileri sürüldü.
Mısır televizyonlarındaki bu yayın belirli bir süre de devam etmedi. Görüntüler tekrar tekrar yayınlandı. Böyle olunca halkın da bu durumdan etkilenmemesi imkansızdı.
Gerçi sırf halk etkilenmiyor bu yayınlardan. Kahire Belesiye Meclisi, "Cezayir" olan caddenin ismini "Hasan Shabata" olarak değiştirmek üzere. Facebook'ta da Kahire'nin güneyinde Maadi'de yer alan "Cezayir Meydanı"nın isminin değiştirilmesi için kampanya başlatılmış durumda.

Medyanın bu yayınından futbolcular da nasibini alıyor. Farkında olmadan medyanın oyununa gelenlerden biri Mohamed Zidan.
Mısırlı futbolcu maçtan önce ve sonra hem kendisine hem de kaleci El Hadary'e yönelik ölüm tehditleri içeren mesajların olduğunu söyledi. Ki bu mesajlar Cezayirlilerden gelmiş. Zidan ayrıca maç içerisinde de Cezayirli futbolcuların kendilerini taciz ettiğini, Cezayir'in golünü atan Antar Yahia'yı ise anlayamadığını söylemiş ve eklemiş; "Bochum ile Borussia Dortmund arasındaki maçın ardından kucaklaşıp, formalarımızı değiştirmiştik. Fakat ona ne olduğunu anlayamadım. Maç boyunca anneme küfür edip durdu". 
Bu tür yayınlar zaten gergin olan ortamı daha da germekten başka bir işe yaramıyor. Her iki medyasının yaptığı yayınlardan rahatsız olan Arap dünyası da bir basın konseyinin kurulmasını gerektiğine inanıyor.  Yoksa söz konusu yayınların sona ereceği yok.
İki ülke arasındaki gerginlik 10-31 Ocak tarihleri arasında Angola'da yapılacak Afrika Uluslar Kupası'nın kura çekimine bile yansıdı. Luanda'da dün akşam yapılan kura çekiminde Mısır ile Cezayir final maçından önce birbiriyle eşleşemeyecek şekilde gruplara düşürüldü. Bu bilinçli mi yoksa tesadüfi bir şekilde mi yapıldı bir fikrim yok. Yalnız son bir hafta içerisinde yaşanılanların ardından insanın aklına soru işareti takılmıyor değil.
Arap dünyası bu yaşananlara müdahele eder mi bilinmez ama ülke medyalarının körüklediği futbolun merkezde yer aldığı bir savaşa doğru ilerliyoruz gibi görünüyor dileğimiz bu olmasa da.... 

Fotoğraflar: CRIS BOURONCLE/AFP/Getty Images

Hiç yorum yok: