21 Mayıs 2009 Perşembe

finalden kalanlar...

Kendi adıma beklediğim gibi kötü bir final oldu. Hem maç açısından hem de tribünler açısından. Herhalde tribünlerde boşlukların rahatça görülebildiği enden finallerden biri olmuştur. Açıkçası final maçının aksiyonu saha içinden daha çok maç öncesinde stadyum etrafındaydı. Sağolsun Werder Bremenli taraftarlar maçtan 4-5 saat öncesinden keyifli bir ortam oluşturdu Yoğurtçu'nun etrafında. Maç yazısı yazmayı sevmeyen biri olarak maç dışındaki gözlemlerimizi yazalım.
Önce öğlen 2 civarında deniz otobüsleri iskelesinin oradaki taraftar alanını gezdik. Gerçi Bremenliler Almanya'dan gelen bayraklarını filan taşımakla meşgul olduklarından söz konusu alan taraftar alanından başka herşeye benziyordu. Arada bir kaç işimizi hallektikten sonra akşam 5'te Caner Eler ile birlikte Kalamış'ta Ukraynalılar için ayrılmış taraftar alanına gitmeye karar verdik. Alana gerdiğimizde parkın karşısındaki kebapçıda daha fazla sayıda Shakhtar taraftarı olduğunu gördük. Tabi içeride 5 avroya bir bardak bira satılınca ve Ukraynalılar da yanlarındaki vodkalarda içeri sokulmayınca dışarı kalmayı yeğlediler. Zaten tuhaf bir uygulamayla bileti olmayan içeri giremiyordu. Bileti olan adam da stadyumun etrafında dolaşmak varken neden gelsin 1 kilometre uzaktaki taraftar alanında durdun ki. Taraftar alanında Di Massimo Talento'dan Talento ve Million Dollar Donkey'den Million Dollar Donkey ile karşılaşınca nispeten kalabalık bir ekip olduk. Taraftar alanın içerisinde Carlsberg'in dağıttığı eşantiyonlardan isteyince bunun Ukraynalılara özel bir hediye olduğu cevabı garip karşılandı grup içerisinde haklı olarak. Taraftar alanına girmeye hakkınız var ama oradaki etkinliklerden yararlanmaya hakkınız yok! Neyse taraftar alanından çıkıp stadyumun oraya geldiğimizde Eurosport Türkiye'den Dağhan Irak da aramıza katıldı. Bu arada taraftar alanından stadyuma kadar olan 1 kilometrelik yolda kafeleri işgal eden ve alkole kendini vuran Ukraynalıları da söylemeden geçmemek lazım. Yolda yürürken stadyum etrafında blog camiasından tanıdık kişilerle de karşılaşabiliyordunuz Flying Dutchman'den Tuncay Yavuzla olduğu gibi. Derenin kenarında otururken Yakir Mizrahi'deki atkıyı görünce atkının bir benzerini bulmak için yola düştük. Neyseki bir yerde yakaladık atkılardan satan abiyi. 20 milyonun üstü 5 milyon çıkmayınca 3 dolar para üstü almak zorunda kaldık. Gerçi bizde de bozuk olmayınca döner ekmek yediğimiz yere 3 dolar verdik yediğimizin karşılığı. Taraftar olarak Werder Bremenliler, Shakhtar'dan daha çok taraftardı. En azından maç öncesinde keyifli anları yaşatanların Almanlar olduklarını söylemek mümkün. Hatta bir ara kimin yaptırdığını bilmemekle birlikte "Aziz Yıldırım İstifa" diye bağıran kalabalık bir Werder Bremenli taraftar grubu görünce fazlasıyla güldük. Arada Andriy Voronin'in 40 yaşındaki abisine de denk geldik -En azından bana öyle geldi, fotoğrafı da var koyarız bloga.- Bir de yılların Gigi Multescu'su da maç için yollara düşmüştü. Biz onu gördüğümüzde Kuşdili'nde boynunda bir atkı bulunuyordu. Hava kararmaya yakın meşaleler yakıldı etraf görsel açıdan biraz daha renklendi. Tabi kalabalık artıyordu...Stadyuma doğru gittiğimizde UEFA'dan bir arkadaşın Alman bir taraftara; "alkollü taraftarlar buradan girecek" diye söylediği İngilizce cümlenin karşılığı "İngilizce bilmiyorum" oldu. Tabi ben o İngilizce bilmeyen arkadaşı 5 dakika önce İngilizce konuşurken gördüğümü de belirteyim. Anlatacak konu çok sayıda olunca unuttuklarımız da olabilir elbette. Neyse saatler 9'u gösterirken stadyuma girildi. Stadyumda ortam açıkçası keyifsizdi. Hani Bremenliler ve Telsim'in göbeğindeki Shakhtarlı taraftarlar olmasa maçın bırakın bir maçı olduğunu, resmi bir karşılaşma olduğunu bile anlamak mümkün olmayacaktı.

1 yorum:

Alper Öcal dedi ki...

Allah muhabbetinizi arttırsın :)

İmrendim şimdi.