Nelerden rahatsızsınız futbolda? Seyirci sayısının azlığı, küfür? Hepsinin bir tane çaresi var, güzel oyun. Güzel oyun kimlerle oynanıyor? Güzel adamlarla… İddia ediyorum, Türkiye’ye 3 tane daha Keita gelsin, ne küfür kalır, ne kafir.
İçindeyim, oradan biliyorum; Ali Sami Yen kapalısı keyifli yerdir. Bazı uç arkadaşlar dışında, bitiyle kavga etmeye gelmez Galatasaray seyircisi. Çok üstüne giderseniz isyan da eder elbet. Kötü huyu, geçen sezona kadar küfür meselesine bir çare bulunmamış oluşuydu. Ama tribünün destekçi tavrı ile toparlar futbolcu kendini, diğer büyüklerden Galatasaray’a geldiğinde, Servet, Ayhan gibi. Bu gidişle Gökhan Zan’ı da aynı kategoriye sokacağız, işaretler o yönde. Ama bu sezon ne yapıp etmeli, ihtiyar Sami Yen’in kapalısını keyif için en az bir sefer görmelisiniz. Tanınmayacak kadar başka, keyifli bir seyirci grurbu var. Derdi tasası dünya kadar binlerce insan gelmişler ve nasıl güzel eğleniyorlar, görmeye değer. Güzel adamları kulübe ve sahada Galatasaray çatısı altında buluşturanlara şükranlarımızla…
Çok havaya girmiş bir intiba yaratmak istemem. Ziyadesiyle biliyorum, Netanya, Tobol, Denizli ve Levadia takımlarının zayıf olduklarını. Ama en az bunun kadar doğru bir gerçek daha var ki, Galatasaray öldürücü hücum ediyor. Bunu yalnızca adamlarının bireysel kabiliyetleri fazla olduğu için değil, şevkle yaptığı için beceriyor. Yahu bu adamlar sanki futbolculara futbol antrenörü değil, yaşam koçu olmuşlar. Eminim topçulardan evinde eşiyle sorun yaşayan varsa onlar bile bir düzene girmiştir. Adamların futbola da, hayata da bakışları değişmiş halde çünkü.
Kulübedeki güzel adamların oyunculara kazandırdıkları özgüveni, doğru iletişimin bir adamı ne hale getirebileceğini Arda Turan’da izleyin. Bu satırların yazarı ve Arda Turan’ın bizzat kendi dahil, çoğunluk Arda’nın çizgi topçusu olduğunu iddia ettik. Serbest oyunda savruk kaldığını yazdık. N’oldu? Adam her maç şiir yazıyor. Nasıl bir uyum, özellikle de Keita ile. Yarın Elano geldi, çizgiye geçti; fark etmez. Özgüven patlaması yaşıyor Arda, çok doğru adanların elinde, çok doğru yaşta, çok büyük yerlere doğru ilerliyor. Nazar değmesin.
Galatasaray 11’inin piyangocusu Mustafa Sarp. Bülent Korkmaz kontenjanından Galatasaray’a katılan, belki de mecburiyetten kampa götürülen oyuncu, hala bu Galatasaray’ın ayarında top oynamıyor. Ama bir gerçek var, bu yaşta eline geçen fırsatın ne demek olduğunun farkında, kendini parçalıyor. Topal varken ve sağlamken 11 onun için zor ama olağanüstü mücadelesine ve eline geçen fırsatın kıymetini bilişine sonsuz hayranım.
Falsosu yok mu Galatasaray’ın; elbette var. Örnek, bekleri hücumun fazlası ile içindeler. Buna itirazımız olamaz, hatta beklerin oyun kurmada hayati roller üstlendiğini iddia ediyoruz senelerdir. Ama bu hücum desteği, Levadia gibi takımlara karşı kontrolsüz gerçekleştirilebilir. Örnek, Pazar günü Gökhan Emreciksin, Mehmet Eren gibi çizgi hücumcularına karşı doğru atılacak bir kontra uzun topta rakip Leo Franco ile baş başa kalıverir. Hücum şevkinin dizginlenmesi ya da normalleştirilmesi gereken pozisyonu, Galatasaray’ın bekleridir. Yanlış anlaşılma olmasın, Galatasaray’ı rakiplerinden üstün kılacak olan da aynı beklerin nitelikli hücum katkılarıdır. İş, kontrolü sağlayabilmekte.
Levadia bu madeni değerlendiremedi, kullanmadı bile. İki tane 190’lık stoper arasına şişirdiler durdurlar, hücum edeceğiz diye. Sonuç, tabii ki hüsran.
Bağlayalım; gidin Sami Yen’e, futbol hastası arkadaşlarım. Pişman olmayacaksınız, müthiş keyif alacaksınız, ortamdan da, futboldan da.
by Nurullah Bakır
2 yorum:
Maçı eski açıkta izleme şansını yakaladım. Gerçekten karnaval havası var. Hayatımda ilk defa bir maçta çevremdeki kimsenin bireysel küfür (Ahmet Çakar'a edilenleri koro halindeydi )etmediğini gördüm. Herkes maçtan zevk almaya bakıyor, tadını çıkarıyordu. Keita bugünden sonra sahanın ortasına sıçsa alkışlar bu taraftar. Selamlar.
Çok çabuk tahliller gibi geldi bana. Galatasaray evinde Fenerbahçe'ye yenildiğinde de görmek isterim o medeni taraftarları.
Yorum Gönder