23 Ağustos 2010 Pazartesi

galatasaray'dan bu sezon bir halt olur mu?

Biliyorum daha sezonun başı, bu soruyu sormak için erken yani.

Ne yani, ezeli iki rakip teknik heyet değişikliğine gitmişken, Galatasaray’da kadronun iskeletini değiştirecek geniş çaplı transferler yapılmamışken (ki gerek de yok zaten) aynı teknik hoca(lar) güdümünde sezona hazır girmiş bir Galatasaray görmeyi beklemek için çok mu erken? Hani, geçen sezon bir ön eleme maçı az oynayacak, sezonu biraz daha geç açacak diye koskoca Galatasaray olarak buna sevinilmişti! Bir ön eleme az oynandı da, o ara fizik kondüsyon olarak sezona daha mı iyi hazırlanılmış?

Evet iyimserseniz şunu da söyleyebilirsiniz: Geçen sezona çok hızlı girildi de ne oldu? İlk 7-8 hafta Avrupa maçları dâhil, gelene 3 gidene 4 atılıyordu da ne oldu? Ligde ilk 3’e zor zar kaldı Galatasaray; bu sezon da belki Arap atı gibi sonradan açılır Galatasaray (en iyi “Arap Atı”nı sezon öncesinde ve birden bire satmış olmasına rağmen). Bu iyimserliği daha da naif bir hâle büründürelim o zaman ve diyelim ki: İlk iki haftada 0 (yazıyla da “sıfır”) çekmiş olmasına rağmen ilk maçı en zor deplasmanlarından birindeydi (dondurucu soğukta geçerliydi o ya, neyse) ve penaltısı verilse beraberliği koparıp dönebilirdi İstanbul’a. İkinci maçını da, boru değil son şampiyonla oynadı ve rakibi baskı altına almışken ikinci golü kalecisi kontrpiye’de kaldığı için pis/talihsiz bir şekilde yedi. Hem maç sonunda dicili cicili yayının spikeri de söyledi, en son ilk iki hafta sıfır çektiği sezon 1999-2000 sezonuymuş! O sezon almadığı kupa kalmamıştı UEFA da dâhil. Yani iyimserlikte doruk yaparsanız bu sezona Galatasaray iyi başladı da diyebilirsiniz. Ha! İçimdeki “Devil’s advocate” kıs kıs gülerek bana “Yahu yukarıda saydığın iki maçta da rakip ileri uç elemanları biraz becerikli olsalar 4-5 yerdi Galatasaray” diyor ama boşverin şimdi şeytanın avukatını...
Peki nedir durumu Galatasaray’ın?
Kadrosu mu zayıf?
Kabul edemiyorum.

Dün Bursa takır takır takım oyunu oynarken içlerinden iki tane oyuncu zor sayar Galatasaraylılar “Keşke bizim takımda olsa” diyebilecekleri (belki bir tek kalecileri İvankov’u sayarlar, daha güven vermesi bakımından) ancak tersini Ertuğrul Hoca dâhil hangi Bursalıya sorsanız en az 4-5 isim sayarlar Galatasaray’dan alınacak.

Çok değil 2 ay önce Dünya Kupası’nda oynayan oyuncuları bir gözünüzün önüne getirin, değil Türkiye’de, dünyada kaç orta düzey kulüp takımı sayabilirsiniz kendi ülkesi turnuvaya katılamadığı halde 4 oyuncusu kupada oynayabilen? Dolayısıyla, taraftarın “Bu sene iyi transfer yapamadık” sızlanması kadronun zayıflığının değil, şu üç ezikliğin göstergesidir bence.
1) İki ezeli rakipten birinin yaptığı çok havalı transferlere karşı sessiz kalınmasının,
2) İki ezeli rakipten diğerine Stoch ve Caner’i kaptırmanın,
3) Sevilen ve transfer ustası olarak algılanan Haldun Üstünel’in küstürülüp uzaklaştırılmasının ve yeni flaş transfer beklentilerini karşılayacak yöneticinin kalmamasının…
Hem Sivas hem de Bursa kadrolarına bakın, Ali Turan hariç hangi oyuncu yedeğe alınsa (belki bir de Barış hariç) taraftarın içi rahat eder ki? (Hakan Balta’nın dünkü evlere şenlik oyunu geçicidir diye düşünüyor, umuyorum.)

Her maç kalesinde (rakibin gücü ne olursa olsun) ortalama 2 gol gören ve en az o kadar da net gol pozisyonu veren Galatasaray’ın sorunu saha içinde iyi yönetilmemesidir. Disiplin derseniz, o da hak getire. Saha içi dizilişi veya bir oyun şablonuna (tabii belli bir oyun şablonu varsa! Ben o şablonu da çözebilmiş değilim henüz) 90 dakika sadık kalmak gibi bir disiplinden de geçtim. Bazı oyuncuların laubaliliği ve sinirli tavırlarına bakılırsa çekindikleri bir otoritenin varlığından söz etmek zor. Baros gibi bir oyuncunun hakemle girdiği itiş-kakışa ne demeli? Veya haftalarca yedek kalıp çıktığı ilk maçta Sivas’lılara horozlanarak kart görmesine... Elano’ya bakın. 2 aydır sahalardan uzak. İlk kez oyuna giriyor 10 dakika sonra hakemle dalaştığı için sarı kart görüyor. Bu ne umursamazlıktır!
Barcelona’yı şampiyon yapmak mı daha büyük başarıdır, Galatasaray’ı Avrupa’da ve Türkiye’de zirvede tutmak mı? Sanırım Galatasaray’ın sorununun özü bu sorunun yanıtında gizli. Rijkaard Türkiye'ye ilk geldiğinde “Barcelona’yı ben de şampiyon yaparım” diyenlere “Hop! O kadar da değil” diyordum içimden... Ancak son 3-4 maçını izlediğim Galatasaray’ı gördükten sonra bu kez ben, “Bu Galatasaray’ı ben de bu kadar oynatırım” diyebiliyorum.

Bilmem anlatabildim mi?

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Berbat bi yorum.

Burak Demirsoy dedi ki...

Belki yorumlarınızda kendinizce haklı olabilirsiniz.Ben söylediklerinize pek katılmıyorum bunu söylemem gerekir.Ha,burda tartışmaya girmek veya yazdıklarınıza saygı duymamak gibi bir niyetim yok.Yalnızca şu cümleniz dikkatimi çekti:''Dün Bursa takır takır takım oyunu oynarken'' Galiba ben yanlış bir maç seyrettim.Hücumda hiç bir organize atağı olmayan,yalnızca Volkan Şen'in ayaklarına bakan,maçın bütün bölümlerinde savunma yapan ve buna rağmen pozisyonlar veren bir takım görüntüsü çizdi Bursaspor.Tek artıları,soğukkanlı bir şekilde maçı götürmeye çalışmalarıydı.Ben dün oynanan maçta bunu gördüm.Saygılarımı sunarım.

Plaza Gurusu dedi ki...

Estagfurullah! Elestirebilirsiniz tabii.
Ikinci yarı 1-0 yenik oynayan, yani en azından skoru dengelemek için bastıran Galatasaray'a tek net pozisyon dahi vermediler. Ikili mücadelelerde 60. dakikadan sonra hep aykta kalan onlardı. Goller ve gol pozisyonlarına gelince: Hem 2 golü de Volkan atmadı hem de diğer kaçan net 3 pozisyonun sadece birinde Volkan başroldeydi diye hatırlıyorum. Neticede, sivrilen adamları yoktu ama herkes ne yapması gerektiğini iyi biliyordu. GS'de herkes ayrı telden çalıyordu... Benim(uzman olmayan gözlerle) gördüğüm buydu.

Adsız dedi ki...

baros ve elano eger umursamıyor olsaydı o kartları görmezlerdi.. oyunu ve takımı umursadıkları yenilgiyi içlerine sinderemedikleri için hakeme karşı o hareketleri yaptılar bence..

ayrıca galatasarayın pozisyon bulamadığını sölemeniz de biraz talihsizlik olmuş bursanın maç boyunca 3 pozisyonu wardı onun biri ve serbest vuruştan alaksız bir pozisyonları wardı..

bu yazının altına böyle bir yorum yazmak salakca olabilir ama benim 2 yıldır izledigim en derli toplu oyunlardan biriydi.. arda turan oyuna biraz daha dahil olabilseydi ve orta üçlü hem defans hem ofans kısmında biraz daha başarılı olabilseydi bugün bu blogda farklı seyler yazıyor olurdunuz..