26 Ekim 2009 Pazartesi

tekerrür


Maç öncesi planlanan, konuşulan, düşünülen ne varsa Fenerbahçe lehine, Galatasaray aleyhine; hepsi gerçek oldu. 10 senedir yaşananlar da, bir kere daha tekerrür etmiş oldu.

Bu maçların taktiği yok, taktik analizi de. Sezon başından beri neredeyse uzun top kullanma yasağı getiren Rijkaard’ın topçuları, Alex ilk golünü atana kadar savunmadan, kaleden kısa pasla çıkmak ne demek, hatırlamadılar bile. Franco dahil ayağına gelen sallıyordu topu rakip yarı alana. Senelerdir ilk 15 dakikada yenen gollerin bu sabahda 10 yıldır kazanılamıyor oluşunun sebebi olduğu unutulmuştu bile. 10 dakika olsun top yapalım, tempoyu düşürelim diyen olmadı.

Nihayetinde 11.dakikada, bu tuhaf top kayıpları ve kaybedilen savunmacı pozisyonları arasında boş kalan Vederson’un ortası, ilginç biçimde orada olan ve topun üstünden atlayan Roberto Carlos, ardından gelen Alex golü. Maçın rutine bindiğinin işareti oldu zaten.

Panik halinde yapılan paslaşmalar sırasında kaptırılan toplar (Leo Franco, Servet, Hakan başta olmak üzere tüm Galatasaray futbolcularından), karşılığında verilen pozisyonlar, penaltı ve ikinci gol.

Dört hücumcu ile sahaya çıkan Galatasaray’ın attığı ilk şut, 36.dakikadaydı. Çünkü kaliteli pas, bilinçli oyun kurmak, Galatasaray’ın ilk devre becerebildiği bir şey değildi. Tüm bunlara maç öncesi çıkan yine gereksiz tartışma/kavga, 10 yıldır kazanamıyor olmanın verdiği stres ve erken yenen gol de eklenince, kilitlendi Galatasaray. Su içmek, yemek yemek kadar basit yapabildiği şeyleri de yapamaz oldu.

Buna karşılık Christoph Daum’un ve Fenerbahçe takımının doğrularını da yazalım. Herkesin beklediğinden farklı, mücadele yönü fazla olan bir 11 ile sahaya çıkarttı takımını. Galatasaray’ın en büyük eksiğini, önemli silahları ile vurmuş oldu. Misal, Fenerbahçe orta alan kanatlarında oynayan Mehmet Topuz ve Vederson’u savunmanın kenarlarında da rahatlıkla oynatabilirdiniz ama Galatasaray’da Keita ve Arda ile bu mümkün değildi.

Güiza, Semih, Andre Santos’u kenarda oturtup, taktik disiplinine uygun adamları sahaya göndermek, önemli bir teknik adam becerisi ve ötesinde cesaret işi. Bu rekabeti, bu ligi tanıyor olmanın avantajını kullanmış oldu Daum.

Rijkaard’ın yaptığı hata neydi derseniz, Rijkaard’a bağlayarak verilebilecek bir cevabım yok. Linderoth ile sezona başlamak bir tercih ve Rijkaard’ın tercihi olduğunu sanmıyorum. Mustafa Sarp eldekilerin iyi niyet yönüyle en iyisi; ama kalan yönüyle yetersiz. Bu maç ve benzerlerinin atmosferini kaldıramayacağı aşikar. Sabri, Arda gibi miras devralanlar var, soyunma odalarında kusan ağabeylerinden. Maçı “maç” olarak göremeyenlerdir 10 yıllık muhasebenin sorumluları, yönetici, antrenör, futbolcu.

Galatasaray, hocası ile uzun soluklu bir çalışma dönemi geçirecek ise, kadrosunu asgari olarak direk oynayacak bir stoper ve bir defansif orta alan oyuncusu ile desteklemek mecburiyetindedir. Bu sistemin gereği budur.

by Nurullah Bakır

Hiç yorum yok: