Bir anda soğuyan hava, durmak bilmeyen yağmur, gündüz maçlarının netice anlamındaki uğursuzluğu, kaybedilen Fener maçı, tatsız Buca maçı, özetle keyifli olması ihtimali çok düşük bir maçtı. Keyifsiz de oldu. Maç sonu Rijkaard’ın basın toplantısına, futbolcu görüşlerine bakınca, bir toparlanma arzusu olduğunu, bunun için çaba sarfedildiğini görüyorum; aşırı iyimserlik bunun sonucu ancak esasen ortada iyimser fikir beyan edecek bir futbol yoktu.
Galatasaray’ın 11.hafta maçında en büyük artısı, rakibinin konumuydu. Sivasspor’un, tek kelime ile “bitmiş” olduğunu söylersek, kesinlikle abartmış olmayız. Allah Muhsin Ertuğral’a sabır versin. Söze Sivasspor ile başlayalım. Bülent Uygun’un oyuncularını etkisi altına aldığı, teknik ve taktik beceriden öte inanç ve itaate dayalı futbol anlayışı, malumunuz bu sezon başında çöktü. Bülent Uygun ile yollar ayrıldı ancak onun öne çıkardığı futbolcular, Bülent Uygun’a olan hayranlıkları ve bağlılıkları ile hala takımın parçası konumunda. Uygun’un gidişini içlerine sindirmiş değiller, çok bariz. Musa Aydın’ın gol atıp asker selamı vermesi, buna en güzel örnek.
Oyundan alındığı dakikaya kadar sahada en küçük bir varlık göstermeyen Sezer Badur’un oyundan çıkış anında sergilemiş olduğu münasebetsiz tavır, Muhsin Ertuğral’ın daha sağlam ruh sağlığına sahip yeni bir oyuncu grubu ile zaman içinde mevcut kadroyu değiştirmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Mevcut kadro, mental olarak bitik vaziyette. Oyuncuların bir günahı yok, geride kalan iki senenin stratejisidir onları bu hale getiren. Sportif çöküş, ruhsal çöküşün neticesiydi zaten. Bu adamları yeniden hayata, futbola, Sivasspor’a ve başarıya alıştırmak, mevcudu yıkıp yenisini yapmaktan zor.
Bu sebeplerle Muhsin Ertuğral’ı çok zor günler beklemekte. Alternatiflerden biri de “canınız cehenneme” deyip bırakıp gitmektir. Sivasspor kadrosunun hadiselere yaklaşımları, beden dilleri, boşvermişlikleri tahammül edilebilir sınırları zorluyor. “Safi gaz” tipi kısa vadeli hocalık modelinden Türk antrenörlerinin kendilerini kurtarmaları gerektiğini de hatırlatalım, yeri gelmişken. Orta vadede sonuçlarını görmek isteyen, Sivasspor’u alıcı gözle seyretsin.
Galatasaray, Rijkaard’ın biraz da mecburiyet neticesinde yaptığı sistem revizyonu ile sahadaydı. Dörtlü savunmanın önünde Mehmet Topal biraz daha gömülü önlibero pozisyonunda, Mustafa Sarp ile Barış ise orta alan organizasyonundalardı. Önceki haftalara göre orta alan göbeğinde mücadele eden popülasyon bir kişi artmıştı.
Buna karşılık Arda ve Elano’nun tercih edildiği forvet arkası pozisyonundan vazgeçilmiş, tek santraforun sağ ve sol arkasında, Arda ve Kewell ile 3’lü bir hücum hatta oluşturulmuştu. Bu yeni diziliş, Rijkaard’ın Barca’daki anlayışına çok benzeyen, sezon öncesinde de denenen ancak kadro kimyası mecbur ettiği için vazgeçilip revize edilen diziliştir. Ve olumsuzluğu, yeteri kadar dinamizm olmadığı zaman, hücum bölgesinde etkin şekilde çoğalamamaktır. Sİvasspor maçı ölçü olmamakla beraber Galatasaray bu sistemde çoğalma sorunu yaşamadı. Ama açık konuşalım, Elano ve Keita geldiklerinde takıma, bildiğimiz 2-3-1 orta alan dizilişine geçeriz yeniden.
Taktik, teknik bir yana; Galatasaray hala tatsız. Ritmini yakalamış değil. Şevki kırılan oyuncular var, Arda başta olmak üzere, onlar hala keyifle oynamıyorlar. Bu da takımın performansına etki ediyor. Olumsuz yorum ve değerlendirme okumaktan bıktığınızın farkındayım, tekrarlamayacağım. Olumlu bulduklarımı yazacağım müsaadenizle:
Sabri Sarıoğlu; temposu, arzusu, mücadelesiyle gayet formda bir dönemini yaşıyor. Ofansif katkısı üst düzeyde. Nefesi de inanılmaz kuvvetli. Mücadelesinin hakkını tribünden de fazlası ile alıyor.
Mustafa Sarp; yılın sürprizi istikrarla vazifesini yapmaya devam ediyor. Bu kez Mehmet Topal tek önlibero oynarken, Mustafa orta alanda görev aldı ve top dağıttı. Pasörlük ve hücuma katkı konusunda Galatasaray’daki en iyi maçlarından birini oynadığını ekleyelim.
Harry Kewell; en vasat maçlarından biri olmasına karşın, bambaşka bir adam Kewell. Önümüzdeki sezon Galatasaray’da olması çok önemli. Kim ikna edilecekse, eşi mi, kendi mi; zaman kaybetmeden bu yapılmalı ve asgari 1 sezon daha Kewell Galatasaray forması giymeli.
by Nurullah Bakır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder